Nuran YILDIZ

AH BİZİM FANTASTİK DIŞ POLİTİKAMIZ…

----- 16.11.2009 - 00:01 -----

Geçen cumartesi Sedat Ergin, Hürriyet’teki köşesinde, Türkiye’yi ziyaret eden ABD Dışişleri Bakanı Clinton’un yardımcısı Phil Gordon’un sözlerine yer vermişti; “Türkiye komşularıyla sıfır sorun istediğini söylerken buna İsrail’i de dahil ettiğini ümit ediyoruz.”

Gordon’un sözlerinde biraz kinaye var, biraz da sitem.

Ahmet Davutoğlu’nu Dışişleri Bakanlığı’na taşıyan “stratejik derinliği”, sıfır sorunlu dış politikaya dayanıyordu. İtiraf: anlamaya çok çalıştım bu stratejiyi. İçinden çıkmam mümkün olmadı.

Dış politika alabildiğine reel, bizimki alabildiğine fantastik. Tezat.

Grip nedeniyle evlerinden çıkamayan çocuklar için televizyondan verilen ilköğretim matematik dersine takılınca biraz, işin içinden çıkabildim. Nihayet!

Matematiksel yolla size de anlatayım, biz bu sıfır sorunlu dış politikaya nasıl ulaştık?

Ermenistan’a açılıp neredeyse kangrenleşmiş sorunları çözmek için (bence ihtimal dışı olsa da) protokol imzaladık.
Oldu mu, elde var artı bir!

Suriye ile can ciğer kuzu sarması olduk.
Etti mi artı iki!

Gelelim denklemin diğer tarafına.

Azerbaycan’la sorunlarımızda zirve yaptık.
İşte sana eksi bir!

İsrail’le yarattığımız sorunlar ABD’ye vardı dayandı.
Etti mi eksi iki!

Peki biz ilköğretim matematikte ne öğrenmiştik?

Artı iki, eksi iki birbirini götürür, kalır geriye sıfır!

AKLIMDA KALAN

Bir çift beyaz eldiven: Albay Dursun Çiçek sorguda. Malum ıslak imzalı belge uzatılıyor. Belgenin kendisine ait olup olmadığını soruyor savcılar. Albay Çiçek cebinden bir çift beyaz eldiven çıkarıyor. Ellerine giyiyor. Belgeyi beyaz eldivenli elleriyle tutuyor. Çünkü kendisine ait olmadığını söylediği belgede kendi parmak izlerinin olmadığını defalarca söyleyip, bunun tespit edilmesi için talepte bulunuyor. Üzerinde parmak izlerinin olmadığına inandığı belgeye parmak izi bırakmak istemiyor. O sırada soruşturmayı yürüten savcıların yerinde olmayı asla istemezdim. Gerçeği bulmak için sorguladıkları insan, savcılara “gerçeği üretiyorsunuz” dercesine eldivenle belgeyi tutarken acaba ne hisseder ki savcılar?