Nuran YILDIZ

TÜRK ORDUSU YIPRANIR MI?

----- 06.01.2010 - 00:01 -----

Başlıktaki sorunun yanıtını bir yana bırakıp aşağıdaki resme bakalım;

Önce silahları gömüp sonra da gömdükleri yerleri bir çırpıda bulabileceğiniz krokileri ajandalarında taşıyorlar.

Birlikte kaldıkları evde esrar torbasını buzdolabının üzerinde saklıyorlar, üstelik de içlerinden biri Harp Okulu’nu dereceyle bitirmiş.

Üçü beşi bir araya gelip onca düşman dururken önce kendi kuvvet komutanlarına suikast düzenleyeceklerdi. Kendi önlerini açmak için olsa gerek. Henüz albay olsalar da bir umut işte. Komutan kazaya kurban giderse rütbeleri üçer beşer atlayıp yerine geçebileceklerini sanıyorlar demek ki.

“Kafes Eylem Planı”nı hazırladığı iddia edilen subay elektrikli ateşleme düzeneğine sahip silahı suya gömmüş. Üstelik bunu yapan bir SAT komandosu. Su Altı Taarruz Timi’nden. “Suyun iletkenliği” ilkokulda öğretiliyor ama öğrenememiş arkadaş ve isyan etmiş: “Bu kadar da olmaz, bu iddia bize hakaret!” Kimin umuru?

Onların arkadaşları da metal silahları hiçbir koruyucu kılıfı olmadan toprağın hemen altına gömmüşlerdi. Üç beş yağmur damlasa hepsi ayna gibi ortada olacaktı ki yağmur yağmadan silahlar bulundu da, sorun çözüldü.

“AKP’yi bitirme planı”nını hazırlayan subay da altına imza atmıştı da günlerce hepimizi meşgul etmişti. Sevgilisine mektup yazsa altını imzalamaz halbuki.

Arınç’a suikast yapacak olanlar adresi kağıda yazmakla kalmamış, kağıdı yutmaya kalkmış, bir de su istemişti. Bu adamlar Isparta Eğirdir Dağ Komando Okulu’nda gerekirse taş, yılan yemeyi öğreniyorlardı hani? Üstelik serbest bırakıldılar, her an birimizden su isteyebilirler, aman dikkat.

Kozmik hakimi aşçıyla terziye takip ettiriyorlar. Hadi onunla kalsalar iyi, bir de takip araçları mini panelvan! Koşsalar öndeki aracı yakalama ihtimalleri daha yüksek. Ve içinde beş kişi. Beş çocuk.

Gizli belgelerin hepsini geçici askerlere/erlere imha ettirmelerine ne demeli? Onlar da babalarına telefonla rapor veriyor. Ne de olsa “hepinize selam eder ellerinizden öperim” demek kesmiyor artık.

Bir ara da twitter’da sayfa açmışlıkları vardı bu arkadaşların.

Şimdi de kozmik hakimi kalaşnikof mermisi göndererek tehdit etmeye kalkmışlar. Kalaşnikofu zarfa sığdıramamışlar demek ki.

Tüm bunları yapan kim? ABD başta olmak üzere bir çok ülkenin aklını, zekasını, gücünü kıskandıkları, kendi ordularına örnek gösterdikleri Türk Silahlı Kuvvetleri.

Yukarıdaki resim ise komedi filmi dalında Oskar’a, bu senaryo üzerine ciddi ciddi analizler yapanlar ise Oskar ödüllerinde ikinciliğe aday.

Ya bu senaryoyu yazan havaya girmiş, artık aklına eseni yazıyor. Ya da durum iştah kabartıcı olduğundan senarist sayısı artmış. Dışarıdaki senaristlere içeridekiler eklenmiş. Herkes kârdan pay peşinde. Yıpranmış bir Türk Ordusundan yararlanacak pek çok taraf var. Kim bu taraflar orasını bilemeyiz.

İletişimci olarak bilebileceğimiz şey, Türk Ordusunu yıpratmaya hevesli böylesi bir kara propagandanın dozunu kaçırırsanız durumun bir komedi filmine dönüşmesi ihtimali olduğu. Gülünür ama inandırıcı olmaz. Dozunu biraz daha artırırsanız gülmekle kalmaz, zekânızdan da şüpheye düşülür.

Başlıktaki soruya dönersek: Ordu hedefli kara propaganda başladığı gibi gitseydi, kesin orduyu yıpratırdı ama bu zıvanadan çıkmış senaryolarla hedeflenen yıpratma tam 12’den vurmaz.

SONUNDA BUNU DA GÖRDÜM!

Hani medya magazinleşiyor diyorduk ya. Artık magazinleşme sürecini tamamladık, medya=magazin oluverdi. Bir konferans haberi magazin sayfasında yer almıştı. Gözlerimle gördüm!

Haberin başlığı: Demokrasi Konferansı.

Başlığı okuyunca sayfanın tepesine baktım hemen, yanlış sayfada mıydım? Magazin sayfasındayken kendimi kaybetmiş, hoop siyaset sayfasına mı atlamıştım? Değil. Halâ magazin sayfasındayım ve “Demokrasi Konferansı” başlığı öylece bana bakıyor, pardon ben ona bakıyorum.

Türk Demokrasi Vakfı, Demokrasi Enstitüsü iki gün süren bir konferans düzenlemiş. Sonrasında da kokteyl vermiş. İyi ki vermiş. Konferansta kimler konuşmuş orası haberde yok. Önemli değil, o kokteyl olmasa konferanstan haberimiz bile olmayacaktı.

AKLIMDA KALAN

İletişim mezunları listesine gelen bir e-posta: Mezunlarımızdan Özgür Ö. şöyle bir e-posta göndermiş ki güldürüyor ağlanacak halimize: “Son haberlere göre Bülent Arınç, ‘Polisteki tutanağı gördüm, takipçiler polisten istedikleri bir şişe suyla arabalardaki tüm malzemeyi ve bunların alışveriş fişlerini yutmaya çalışırken polis tarafından engellenmişler’ dedi. Bu iddialar üzerine; marketin ve mağazanın kozmik odalarında ilk aramalar başladı, askerlerin ranzalarının altına da bakıldığı öne sürülüyor, ayrıntılı bilgiler az sonra! Yakalanan kişilerin hakimi rehin aldıktan sonra ‘Bülent Arınç gelsin, valla billa bişey yapmayacağız’ diyerek Bülent Arınç'ı olay yerine getirip öldürmeyi planladıkları öne sürülüyor. Bülent Arınç az sonra! Melih Gökçek: ‘General üniformalı biri tarafından gizlice takip ediliyorum!’ Ayrıntılar az sonra! Şok iddia; TSK, AKP'ye oy vermiş herkesi takip ettiriyor, ayrıntılar az sonra! Anketimize katılın ‘Siz de takip edildiğinizi mi düşünüyorsunuz?’ Evet diyorsanız... Yazıyı bitirmem lazım çünkü arkamda biri var...!” Bu e-posta yukarıdaki senarist arkadaşlara ithaf olunur.