Nuran YILDIZ

SOLCUNUN DÖNEĞİ Mİ, SAĞCININ DÖNEĞİ Mİ İYİDİR?

----- 20.01.2010 - 00:01 -----

Kafası çalışan (zekâ anlamında değil, işleyen anlamında) kadınların mola yeri kuaförlerdir.

“Buradan çıkarken nasıl görüneceğim?” telaşıyla, tüm güzellik sırlarını kendisine bahşedecekmiş sanısıyla kuaföre teslim olurlar.

İşte ben de tam o haldeyim. Bırakmışım kendimi kuaförümün eline. Talebim basit, sadece fön, yani çeki düzen verme hali…

Kafamı boşaltmışım, montumla birlikte vestiyere bırakmışım adeta. Bekliyorum ki beni hoş tutsunlar.

Öyle olmuyor. “Solcuların döneği de hiç çekilmiyor” demesin mi kuaförüm Yusuf Ali? Pat diye. Haydaaa, nereden çıktı şimdi bu? Öylece kalıveriyorum. Ben şaşkın gözlerle bakarken Yusuf Ali siyasetçisinden, sanatçısına “dönekler” listesini sıralayıveriyor. Hepsi de tam 12’den.

Saydığı isimler solun dönekler resmi geçidi sanki.

Yusuf Ali’nin konuya hakimliği dikkat çekici. “İyi de” diyorum, “Yusuf Ali sağcının döneği de bu ülkede fazlasıyla prim yapıyor. Buna ne diyorsun, çelişki değil mi?”

“Öyle de Nuran Hanım solculuktan döndün mü yolunu yitirmiş olursun. Sağcılık öyle değil. Onlar baştan yanlış yolda, onların az biraz dönekleri bile doğru yolu bulmasalar da sempati topluyorlar.”

İnanamıyorum. Kuaförün gündeme, siyasete hakimi mi beni buluyor? Yoksa ben bir acayipim de kuaförün acayipi bile bana mı rastlıyor?

DENİZ BAYKAL’IN ÖNEMİ

“Baykal gitse CHP’yi kimse tutamaz”, “Baykal gitse CHP ihya olur”, türü cümleler kuranlara zerre pirim vermem. Kanımca siyaset bilenler de, az biraz CHP’nin içini bilenler de benimle aynı fikirdedir.

Baykal’dan sonraki olası durum senaryoları bir tür korku filmi senaryosu. O yüzden karşımda biri “Baykal gitse…” demeye başladı mı kendimi tutamayıp ağzımdan cümleyi fırlatırım: “Aman yerinden kıpırdamasın!”

Elbette CHP’nin değişime gereksinimi var. Sarıgül hareketinin baskısı belki de CHP’deki değişimi hızlandırmaya yarar kimbilir.

CHP’de bir değişim olacaksa Baykal başındayken olmalıdır. Değişimi yapacak olan Baykal’ın kendisi.

Diyeceksiniz ki “AKP’nin oylarının düşmesinden medet uman bir genel başkandan çok şey beklemiyor musun?”

Bekliyorum, haklısınız. CHP lideri, Hükümet partisinin oy oranına odaklanmak yerine kendi partisinin oy oranına odaklanmalı. Bu söylemi bir iletişim, bir strateji hatası. İyi de Baykal gidince yerine gelecek olanlar zaten ona o hatayı yaptıranlar değil mi? Bir de buradan bakın.

CHP’yi Baykal’dan başkasının değiştirmesi zor. Değiştirebilecek olanların CHP’de o koltuklara gelmesi de neredeyse olanaksız. Sanırım Sayın Baykal da durumun farkında ki az biraz kıpırdanıyor. Elini çabuk tutsa iyi olur, ne insanlarda sabır ne de siyasette keyfi bir ortam var.

İKİ KAPILI OTOMOBİL ÇIKMAZI

İki kapılı lüks otomobillerin mantığını hiç anlamadım. Bir otomobilde iki kapı, zihnimi düğümleyen bir durum.

Dört koltuğu varsa neden iki kapısı var?

İki kapısı varsa neden dört koltuğu var?

Arkadakiler insin diye neden sürücü de inmek zorunda?

Arkadakiler binsin diye neden sürücü de kavak ağacı gibi dikilmek zorunda?

İki kapılı arabaların çelişki yumağı hali benim için kördüğüm bir durum..

Derken…

Otomobil sektörü bu çelişkili hali fark etmiş olmalı ki yeni modellerinin çoğunu spor otomobil kıvamında dört kapılı üretmeye başlamışlar. BMW daha önce yapmıştı. Şimdi Opel’de var, Audi’ de gördüm. En son Volvo da benzer bir otomobil tasarlamış.

Doğru çözüm benle alâkasız bir durum için de olsa beni sevindiriyor. Bana neyse…

AKLIMDA KALAN

Dönem sonu ödevlerinden birinin son cümlesi: Yüksek lisans öğrencilerime tartışma alanı olarak verdiğim konu başlıklarından biri “değişim, bireyin dönüşümü ve yeni gerçeklik” kavramlarını içeriyordu. Bu kavramları sorgulayan öğrencilerden biri ödevini Adorno’nun muhteşem bir saptamasıyla bitirmiş. Çok sevdiğim bu saptamayı ders verdiğim bir öğrencinin ödevinin son cümlesi olarak gördüğümde öyle sevindim ki sizinle de paylaşmak istedim. Diyor ki Alman felsefeci Adorno: “Yanlış hayatlar doğru yaşanmaz.