Nuran YILDIZ

SEVGİLİM…

----- 12.02.2010 - 00:01 -----

Sana olan aşkımı sen biliyorsun zaten. Durup dururken satırlara dökmek istemezdim aslında. Ama… Son günlerde elime aldığım her gazetenin arasından “sevgilinize hediye kataloğu” düşüyor ya. Yazmanın zorlayan etkeni oluyor işte…

Katalogdaki her hediyenin karşısında duran indirimli fiyatlara takılıyor gözüm. Benim yüreğimin sana verdiği değer için piyasanın biçtiği değere bozuluyorum.

Sevgilim…
Kucağına sokulmak istiyorum, sımsıcak, kuytuda kendimi güvende bilmek için. Tam sokulmaya çalışırken aklımdakileri atıp, ana kucağından alınıp sokağa bırakılmış bebekler geliyor aklıma. Senin kokunu içime çekmek isterken bebekler de aç kalmak yerine süt koksun istiyorum.

Aramızdaki bağın nedenlerini fısıldamak istiyorum kulağına uzun uzun. Olmuyor, aramızdakilerin derinliğinde kaybolamıyorum bir türlü, olup bitenlerin sığlığıyla kuşatılmışken…

Sevgilim…
Şaraplı ve loş bir gecede, gizlide, sıcağında suskun kalayım derken, birbirine sokulmuş, soğukta ve açıkta öylece duran Tekel işçileri beliriyor gözümde, seni aklımın kenarına sıkıştırıyorum.

Tatlı tatlı söyleşelim istiyorum. İkimiz. Birbirimizi anlatmadan anlamak için. Aksilik, Meclis’teki kavgaların gürültüsü bastırıyor kulaklarıma, vazgeçiyorum.

Sevgilim…
“Sensiz yaşayamam” demek istiyorum sen olma halimin altını çizmek için. Diyemiyorum. Çünkü, seninle bile yaşamak isteyeceğim bir ülke olmaktan çıkıyor ülkem…

Sevgilim… Beni affet. Benim seni sevme halim, ülkemin halinden ayrı düşmüyor hiç.

AKLIMDA KALAN

Can Yücel’in “Bağlanmayacaksın” şiiri: Ne kadar itiraz etseniz de sevgililer gününe kayıtsız kaldığınızda yüreğiniz yokmuş gibi algılanıyor. Sevgililer günü geyikleri bir yana sevmek üstüne yazılan şiirler denince, gelip Can Yücel’in önünde eğiliyor başımız:

Bağlanmayacaksın bir şeye, öyle körü körüne.
"O olmazsa yaşayamam" demeyeceksin.
Demeyeceksin işte.
Yaşarsın çünkü.
Öyle beylik laflar etmeye gerek yok ki.
Çok sevmeyeceksin mesela. O daha az severse kırılırsın.
Ve zaten genellikle o daha az sever seni,
Senin onu sevdiğinden.
Çok sevmezsen, çok acımazsın.
Çok sahiplenmeyince, çok ait de olmazsın hem.
Hatta elini ayağını bile çok sahiplenmeyeceksin.
Senin değillermiş gibi davranacaksın.
Hem hiçbir şeyin olmazsa, kaybetmekten de korkmazsın.
Onlarsız da yaşayabilirmişsin gibi davranacaksın.
Çok eşyan olmayacak mesela evinde.
Paldır küldür yürüyebileceksin.
İlle de bir şeyleri sahipleneceksen,
Çatıların gökyüzüyle birleştiği yerleri sahipleneceksin.
Gökyüzünü sahipleneceksin,
Güneşi, ayı, yıldızları...
Mesela kuzey yıldızı, senin yıldızın olacak.
"O benim" diyeceksin.
Mutlaka sana ait olmasını istiyorsan bir şeylerin...
Mesela gökkuşağı senin olacak.
İlle de bir şeye ait olacaksan, renklere ait
olacaksın.
Mesela turuncuya ya da pembeye.
Ya da cennete ait olacaksın.
Çok sahiplenmeden, çok ait olmadan yaşayacaksın.
Hem her an avuçlarından kayıp gidecekmiş gibi,
Hem de hep senin kalacakmış gibi hayat.
İlişik yaşayacaksın. Ucundan tutarak...