Nuran YILDIZ

YAŞASIN 19 MAYIS!

----- 19.05.2010 - 00:01 -----

Bugün Mustafa Kemal’in doğum günü. Modern Türkiye’nin doğuşunun başlangıcı.

İnançlar tükendiğinde yeni bir inanç. Umutlar tükendiğinde yeni bir umut. Vazgeçişler ülkesinde yeni bir direnç.

Büyük bir destan, böylesi bir zafer… Olsaydı başka bir ülkede… O ülkede günlerce karnaval havası eserdi…

Biz başkalarına hayran kendimize hoyrat bir ülke olduk bir süredir…

Biz sahip olduklarımızın kıymetini hiç bilmedik.

İmkansız zaferlerin ülkesiydik, silindi aklımızdan.

Biz öyle kötü olduk ki bize karşı… Ben, sen, o olduk, “biz”i unuttuk.

19 Mayıs “biz” demekti halbuki. Ankara Üniversitesi olarak, unutulanları yeniden ve en güzel biçimde anımsatmak için iki yıldır özel bir konser düzenliyoruz.

Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası çalıyor, binlerce insan eşlik ediyor. Bildiğimiz şarkıları “biz” hep bir ağızdan söylüyor.

Davetiyeler çoktan bitti. Bugün biz 19 Mayıs konserindeyiz. Siz değilseniz, TRT Haber’i açın 19.30’da…

“Hayatınızın en güzel 19 Mayıs’ı” sloganını kullandık. Geçen yıl konsere katılanların duygularından ilham aldık.

Ve elbette ana sloganımızdan vazgeçmedik: Yaşasın 19 Mayıs!

NE DEMİŞTİM?

Döndük, dolaştık aynı yere geldik. Ne demiştim, 11 Aralık 2009’da “Yine mi, Yine mi, Yine mi?” başlığı attığım yazıda?:

Aziz Yıldırım tam 11 yılı aşkın süredir Fenerbahçe’yi yönetiyor. 11 yılda tam 14 kez teknik direktör değiştirmiş Fenerbahçe. 11 yılda 14 teknik adam!

Yıl başına bir çeyrek falan teknik adam düşüyor.

Her başarısızlıkta teknik adamlar, futbolcular her şey değişmiş, yönetim kapı gibi yerinde kalmış. Arada bir Aziz Yıldırım’ın ‘İstifa edeceğim’ söylentisini yayıp sonra da ‘Şaka yaptım’ tavrıyla milletle dalga geçmesi de cabası.

Bugünlerde üst üste alınan yenilgiler sonrası yine teknik direktör Daum tartışılıyor. Görülen o ki Avrupa maçlarındaki ilk hezimette o gidecek, yönetim kalmaya devam edecek.

İnsan ister istemez isyan ediyor: Yine mi, yine mi, yine mi?!

Bugüne geldik, durum aynı. Avrupa maçlarında olmadı, lig ve kupa maçlarında oldu. Daum gidici, Aziz Yıldırım kalıcı. Yanılmıyorsam Yıldırım istifa kartını yine açar gibi olup hemen topladı. Değişen zerre bir şey yok. FB bu tabloya müstehak olabilir, iyi de taraftar müstehak değil ki… Yazık.

AKLIMDA KALAN

İki okur mektubu: Okurlarımdan Cihan G. yazmış: “Hocam, Biraz önce Kılıçdaroğlu’nun aday olduğunu duydum ve hemen içimde bir umut oluştu. Ama nedense arkasından da bir kaygı oluştu. Bence Kılıçdaroğlu’nun kesinlikle size ihtiyacı olacak ona danışmanlık, karizma ve imaj danışmanlığı yapmalısınız mutlaka. Eğer böyle bir teklif gelirse lütfen reddetmeyin bence çok iyi bir iş çıkarabilir ve Kılıçdaroğlu’nda eksik olan karizmayı ve duruşu şekillendirebilirsiniz. Bunu çok isterim ve bu olursa gerçekten mutlu ve umutlu olurum.” Cihan Bey, Kemal Kılıçdaroğlu benim 15 yıllık dostum. Bu web sitesinin de devamlı okurlarından biri. Merak etmeyin kendisi ihtiyaç duyduğunda yanında olacağımı bilir. Doğan K. ise şöyle yazmış: “Kılıçdaroğlu aday. Açıkca ben sizden yarın bir yazı bekliyorum.” Doğan Beyin beklentisini şuana kadar karşılayamadım. Çünkü insan çok yakın bir dostu için yazarken tarafsız olamaz. Tarafsız olamayınca hata yapabilir. Bir dost hassas bir süreçten geçerken diğer dosta sessizlik düşer, düşmeli. O sorunca söylemek, sonrasında susmak lazımdır. Hatta gözüne bile bakmayacaksınız ki, gözleriniz aklını karıştırmasın. Yoksa ben de istemez miyim Nihat Genç gibi heyecanlanarak içimi dökmeyi. Emin olun isterdim.