Nuran YILDIZ

ANADOLU YOLLARINDA AKLIMDA KALANLAR

----- 18.08.2010 - 00:00 -----

Biliyorum pazartesi yaz(a)madığım için kızanlar var. Yine biliyorum o kızgın okurlar içten içe de anlayış gösteriyorlar. Onlarla ben aynı kaygıları taşıyoruz çünkü. Bir tür kaygıdaşlık bizimkisi…

2 il (Hatay, Osmaniye), 20’ye yakın ilçe. 5 kısa gün. İşte oralardan aklımda kalanlar;

Bir, nereye gitsek herkes Kemal Kılıçdaroğlu’nun gönüllü danışmanı. Birinin önerisi öbürününkiyle örtüşmüyor ama olsun. Öyle gönülden önerilerde bulunuyorlar ki, sanırsınız Kemal Bey onların evlerinden çıkmış, onların oğlu. O kadar sahiplenmişler.

İki, Hatay’ın incisi İskenderun muhteşem bir yer. İzmir’in güzeli. Hani İzmir’de deniz kıyısına dizilmiş yüksek binalar var ya, hani onlar yüzünden bir arka sıradaki evlerin denizle ilişkisinin kesildiği binalar, onlar İskenderun’da yok işte… Görmediyseniz görmeden ölmeyin derim.

Üç, siyaset o kadar canlanmış ki, halkın heyecanı küslük, didişme, rekabet tanımadan herkesi sarıp sarmalamış.

Dört, CHP’nin il, ilçe merkezleri dolup taşıyor, küsler barışıyor.

Beş, köylü yoksul, çiftçi kızgın. AKP politikaları nedeniyle tarımdan geçinenler kan ağlıyor. Sinirlerim bozuluyor, sakin olmaya çalışıyorum.

Altı, Hatay’ın Erzin ilçesini bilir misiniz? Ya dünyanın en güzel deniz kıyılarından birinin Erzin’de olduğunu? Ben bilmezdim, öğrendim. Öğrenmekte geç kalmışım ama o kadar güzel…

Yedi, açık konuşalım meşhur Hatay mutfağını daha zengin sanıyordum. Bana o kadar zengin gelmedi ya da ben yanlış yerlerde yemek yedim.

Sekiz, bundan sonra İskenderun’da Kral Künefenin künefesi derim de başka şey demem. Ben öyle bir lezzetle daha önce hiç karşılaşmadım.

Dokuz, Kadirli’nin yayla yollarında arabayı durdurup karpuz alıyorum. Canım karpuz istediğinden değil, çocukluğumun iri siyah çekirdekli karpuzu olduğunu söylediler de dayanamadım.

On, dağ yolundan ekmeğimize katık olsun diye aldığımız domatesin GDO’suz, o bildiğimiz kokulu, lezzetli domates olduğunu farkedince, onun için de tohumunun ekilebilen, ürün veren tohum olduğu için, ısırdığım her domateste hissettiğim suçluluk duygumu anlatamam. Düşünsenize, yuttuğum her domates çekirdeği yeni bir GDO’suz domates fidesi demek.

Onbir, az zamanda çok yol, çok yorgunluk. Az uyku, az yemekti özeti. Sonuçta… Referandumda “hayır” çıksın diye çalışınca içimize dolan huzur anlatılır gibi değil…

Şimdi yazı yazmadım diye kızgınlığınız geçti mi?

AKLIMDA KALAN
Bürokrasinin içler acısı durumu: Adalet Bakanı, Hrant Dink’in TCK 301’den mahkumiyetiyle ilgili AİHM’e gönderilen savunmada “Neo Nazi davasının referans verilmesi”ni yanlış bulmuş. Savunmayı Adalet Bakanlığı’nın avukatlarının hazırladığını söylemiş. Türkiye’nin AKP döneminde sırf partili diye liyakata bakmaksızın görevlendirilen bürokratlar tarafından yönetildiğinin yalnızca bir örneği bu. Ötesini ne siz söyleyin ne ben söyleyeyim.