Nuran YILDIZ

AÇIKÇASI BU KADAR ÇABUK BEKLEMİYORDUM…

----- 23.08.2010 - 12:00 -----

İnsanlar dalga dalga gözaltına alınırken… Kimliği, kaynağı belirsiz ihbar mektuplarını gerekçe gösterip asker-sivil bir bir içeri alınırken…

Günlerce, haftalarca, aylarca, yıllarca onlar içeriden, bizler dışarıdan söyledik.

Durmadan söyledik. Bıkmadan söyledik. “Adalet herkese lazım” dedik. “Hukuk hassastır, oynamayın” dedik.

“Suçu kanıtlanmadıkça kimse suçlu muamelesi görmemelidir” dedik. “Medya infazları yapmayın” dedik.

İçerideki, dışarıdaki… Hepimiz…

En çok ama en çok da “iddia sahipleri iddialarını kanıtlamakla mükelleftir” dedik. Hatta geçen hafta, aylardır tutuklu bulunanlardan biri, Tuncay Özkan “Ya suçumu kanıtlayın ya da serbest bırakın!” diye mahkemede isyan etti.

Tüm bunlar Hükümet edenlerin bir kulağından girdi bir kulağından çıktı. Biz iktidarız, hukuku da biz belirleriz tavrıyla, kendilerine bir şey olmaz sandılar…

Belki bir gün. İktidardan düşünce hukuk lazım olurdu ve iktidardan da düşmemek üzere planlamışlardı süreci.

Gitmelerine gerek bile kalmadı. Başbakanın hem de en güçlü olduğunu düşündüğü şu günlerde, Başbakanla terör örgütünün işbirliği haberi bomba gibi gündeme düşmesin mi?

Gündeme düşüren kimler? “Devletle terör örgütü dolaylı yoldan görüşebilir” diyen Hükümet yanlıları.

Başka? Terör örgütünün elebaşıları.

CHP ne diyor? “Var mı böyle bir durum? Çık açıkla!” diyor.

Başbakan “Bu iddianızı ispatla siz mükellefsiniz. Hukukta bir kaide var, iddia sahibi iddiasını ispatla mükelleftir. Eğer bu iddianızı ispatlayamazsanız müfterisiniz,” diyor. Açıkçası bu kadar çabuk beklemiyordum.

Belki şimdi içeridekilerle empati kurma yeteneği gelişir…

NORMAL İLE ANORMAL…

Ne zaman “Postmodern…” diye söze başlasam karşımdaki bakışlar “Ne ola ki postmodern?” sorusuyla dolar.

Bu konu üzerine okuyan öğrencilerimin okudukça kafası karışır, sadeleşmiş postmodernizm tanımına gereksinim duyarlar.

Sıradan insanın “Bize de faydası olacak bir şey mi?” diye sorası gelir kavramı duyunca.

Bazıları anlamasa da bozuntuya vermez, anlamış gibi yapar.

Yumuk gözlü Behlül’ümüz Kıvanç Tatlıtuğ’un “Aşkın hiçbir hali beni amcamın karısıyla yatağa sokamaz” sözlerini okurken “işte” dedim, “postmodern halimizin en anlaşılır tanımı.”

“Anormal”in “normal” gibi sunumu. Zaten anormal olan bir durumu normalleştireceksin, sonra da o normale itiraz edeceksin. İşte postmodernizm bu!

Halâ anlamayan varsa, yapabileceğim bir şey yok!

AKLIMDA KALAN

Günümüzde köşe yazarlarının düştüğü zavallı durum: Büyük gazetelerimizden birinin epeyce meşhur bir köşe yazarıyla kahve içiyoruz. Söz doğal olarak dönüp dolaşıp Hanefi Avcı’nın yeni kitabına geliyor. Köşe yazarı şöyle diyor; “Gazeteler bu konuyu haber yaptı ama hükümete muhalif köşe yazarları bu konuya girmemeleri için uyarıldı. Ya uyarıya kulak vereceğiz ya da tatile gideceğiz..” Durum budur sevgili okur. Yandaş yazar değilseniz bugünlerde süresiz izin alarak patronlarınızı acayip mutlu edebilirsiniz.