Nuran YILDIZ

KALBİM AĞRIYOR…

----- 27.08.2010 - 00:01 -----

İki gündür… Ağrıyor… Bazen ağrı yerini derin bir sızıya bırakıyor. Hangisi daha katlanılır yanıt vermem zor.

Ağrı da sızı da kıvrandırıyor…

Bir inşaattan gencecik bir adamın düştüğü haberini okuduğumdan beri…

İnşaattan düşen gencecik adamın “edebiyat öğrencisi” olduğunu öğrendiğimden beri…

Haberin içindeki “üniversiteli vasıfsız işçi” vurgusu kafama çakılalı beri…

Adı Ömer… Unutmayın hiç. Başka Ömer’ler var.

Ben… Üniversitede. Her gün gözlerinin içine bakarım onların. Heyecanlarını bilirim. Umutlarını bilirim. Üretkenliklerini bilirim.

Yüreklerindeki kanatlar öyle büyüktür ki bıraksanız dünyayı kucaklarlar… Uçarlar bulutlara kadar…

Ömer’in o büyük kanatları inşaattan düşerken işe yaramamış. Çünkü Anayasa’sında “sosyal devlet” ilkesi yazan bir ülkede, Ömer’e kanat takan olmamış.

“Sosyal devlet”te parası olmayan öğrencileri devlet okuturdu. Okulu bitirip meslek sahibi olan öğrenci devletine borcunu öderdi sonra… Çocuklar anne-babaların olduğu kadar devletin de çocuklarıdır sosyal devlette.

Unutuldu. “Sosyal devlet” ilkesi unutuldu. Kanadı kırılmış gençleri de unuttular böylece… Hiç kanadı olmayanları yok saydılar.

İşte okur… Yıllar yılı sosyal devleti umursamayan, sermayenin sözcülüğü ve savunuculuğunu yapan tüm hükümetler Ömer’lerin ölümü üzerine kurdular iktidarlarını. Şikayetim size…

Şimdi hepimizin, başka Ömer’lere, açınca dünyayı kucaklayacak kanatlar bulmak, kanatlar olmak borcumuz var.

Kalbim ağrıyor… Sizin ağrımıyor mu?

AKLIMDA KALAN

En iyi 20 genç Türk yazardan biri: Newsweek Türkiye kendilerine göre “En iyi 20 genç Türk yazar” listesini yayınladı. “Kendilerine göre” belirtmesini kullandım çünkü “yazarlık” konusunda ahkam kesmek okurun ve tarihin hakkıdır derim hep. Liste 40 yaş altı yazarları kapsıyormuş. Durum seçiciler açısından görece olduğu gibi, iyi yazar kriteri 40 yaşın üzerine çıkıp halâ bu ünvanı hak edebilmekle ilgili olmalı. Çünkü sevgili hocam Emin Özdemir’in dediği gibi “18 yaş civarında herkes şairdir.” Gençlik ve pervasızlık bir araya gelince, hele bir de kalbin kapıları kalemin ucuna yakınsa yazmamak yazmaktan daha zordur o yaşlarda. Neyse… Ne o listeyle ne de orada geçen isimlerle ilgiliyim ben. 20 yazarın fotoğraflarını yayınlamış Internet siteleri. O fotoğraflardan biri çekti ilgimi. Genç yazar- şair Onur Caymaz’ın fotoğrafı. Daha önce ne bu ismi okumuşluğum ne de duymuşluğum var. Fotoğraf iyi bir yazar fotoğrafı ama. Diğerlerinin fotoğraflarında bir şeyler eksik. Ya yaptıkları işi fazla önemsemiş bir tavırla bakmışlar fotoğraf makinesine ya da biraz “artizz”ce durmuşlar. Onur Caymaz öyle değil. Başka fotoğraflarına da baktım. Çocuksu bir yüz görseniz de, her zaman arkasına hayatı almış. Derinlikli fotoğraf dediğimiz türden. Bazen binalar, bazen bir doğa var arkasında bazen de bir kafe. Ama hep hayat var. Kendisi de o hayattan sözler üreten, bir tür “hayat sözcüsü” sanki. Bir yazar da “artizzz” gibi değil, “hayatın sözcüsü” gibi durmalı durunca.