Nuran YILDIZ

SİNİR OLDUM!

----- 24.11.2010 - 09:15 -----

Tatil biteli çok oldu ama anlatacaklarım bitmedi. Herkes bayram tatilindeyken ben Ankara’da kaldım ya... İş günlerinde belki de dikkatimi hiç çekmeyecek birçok şeye sinir oldum. Nelere mi? İşte uzun bir listenin kısacık bir özeti;

- Başbakanın, Süleymaniye Camii önünde bayram mitingi düzenlemesi örneğinde olduğu gibi cami avlularını AKP Genel Merkezi gibi kullanmasına,

- Siyasi partilere bayramlaşmaya giderken çiçek götürme işinin cinsiyetim nedeniyle bana kalmasına,

- Sesinin, müziğinin tutkunu olduğum blues şarkıcısı Randy Crawford Türkiye’ye gelsin ve ben onu dinlemek için fırsat bulamayayım durumuna,

- Kelebek söyleşisi için karizmasız yazar Tuna Kiremitçi ve karizmalı İbrahim Tatlıses’in salıncaktaki pozlarının yapmacıklığına,

- Ajda Pekkan’ın fotoğraflarındaki ev kadını haliyle, Madonna’nın Dolce Gabbana pozlarını taklit etmesine (taklit edilen fotoğraf bu web sitesinde, “Aklımdaki Fotoğraflar”da duruyor hatta),

- Hollywood filmlerinde herkesin, uzaydan gelen yaratıkların da Hint masalından New York’a ışınlanan Hintli delikanlının da sular seller gibi İngilizce konuşuyor olmalarına (hiç değilse alt yazıyla kendi dillerinde konuştursalar ya),

- Başbakan Erdoğan’ın devlet televizyonuyla özel televizyonları aynı anlayışla değerlendirip, kamu yayıncılığı diye bir kavramdan haberinin olmamasına,

- Üç büyüklerin hezimete uğradığı haftalarda, sonuç ve yorumların üç büyükler açısından anlatılmasına (“Fenerbahçe hezimete uğradı” demek yerine “Gaziantep hezimete uğrattı” demeleri daha doğru değil mi?),

- Vedat Malor’un ağzına aldığı her yudum ya da lokmanın kimyasal analizini yapacak kadar yeme-içme konusunda uzman olmasına (Benim gibi damak tadı sevdim/sevmedim’den bir adım öteye gidemeyen biri için fazlasıyla sinir bozucu),

- Çocukluğumun unutulmaz keyiflerini oluşturan “TRT’de western film izlemek” nostaljisi için her ekran başına oturuşumda “Bu filmlerden mi keyif almışım?” demek durumunda kalışıma SİNİR OLDUM!

AKLIMDA KALAN

Cantona Türkiye’de yaşasaydı gör başına neler gelir durumu: Fransa’nın unutulmaz futbolcusu Eric Cantona emeklilik reformuna karşı çıkan işçilere akıl vermiş: “Yürüyüş yapacaklarına bankaya gidip tüm paralarını çekerlerse sistem çöker.” Cantona bu aklı Türkiye’de verseydi “Hükümeti devirmeye yönelik eyleme teşvik” gerekçesiyle Ergenekon üyesi olmaktan Silivri Cezaevini boylardı. Cantona, Ergenekon’un Fransa ayağında “tehdit içeren hücre” olarak etiketlenirdi. Halkı Hükümete karşı protesto eylemlerine teşvikten tutuklanan sivil toplum kuruluşu yöneticileri bizde değil mi? Silivri’de aylardır tutuklu bulunan çoğu asker ve gazetenin “Hükümeti devirmeye yönelik eylemlerde bulunma” suçları dışında bilinen bir suç var mı? Amaç olarak demokrasiyle araç olarak demokrasi arasındaki fark bu…