Nuran YILDIZ

GÖRÜNÜR OLMANIN YANILSAMASI

----- 29.11.2010 - 00:01 -----

Ülkemizin siyaset yapma anlayışında bir gariplik var. Bir yanlışlık. Ne var ki faturası oldukça ağır bir yanlışlık, bir hata bu.

Siyaset gitgide daha çok “ekran odaklı” oluyor. Kim ekranda daha çok görünecek, daha çok ekranda kalacak yarışı sürüyor. Ekranda kalmanın gerektirdiği rezillik, çatışma, saygısızlık, kavga ne varsa hepsini göze alarak ekrana tutunmaya çalışan bir siyasetçi türü ve siyaset yapma biçimine tanıklık ediyoruz.

Siyasetin günümüzde ekran aracılığıyla yapılabildiği fikri çok tehlikeli bir yanılsama. Anlatması da, anlaşılması da karmaşık bir cümle kurduğumun farkındayım. Belki de en iyi özet; bir tür şov malzemesi olarak ekranda duran siyasetçi, seçmenin ondan talep ettiği pek çok pozitif nitelikten uzakta duruyor ekranda.

“Görünür olmak”la “kalıcı olmak” aynı şey değil. Öyle sanıyorlar. Tam tersine birincisinin ikincisini tüketmesi şeklinde işler bu süreç.

Yıpranıyorlar. Saygınlıkları erozyona uğruyor. Ne için ekrandalar? Bu soruyu kendilerine acilen sormaları gerekiyor.

Etkili bir siyasetçi olmak için mi? Öyleyse doğru yöntem ekranda olmak değil.

Düşüncelerini aktarmak için mi? Benim bildiğim ekran denen olgu, bir bilgilenme aracı olmaktan çıkıp bir eğlence kutusuna dönüşeli epey zaman oldu. Baksanıza biri ekranda bilgi içeren, ağır, derinlikli cümleler kurmaya başladığı zaman, karşısındaki sunucu/spiker (şov kurucu demek daha doğru) sözlerini ağzına tıkayıveriyor. Hele bir de ağızdan çıkan cümle o ekranın görüşüne ters olursa, “süremiz doldu” yanıtını alıveriyorlar.

Ünlü olmak için mi? İyi de “ünlü olmak” artık öyle matah bir durum değil ki. Herkes bir şekilde ünlü olabilir. Çünkü artık “ün”ü tanımlayan şey, kısa ömürlü ve negatif olması. Ekranda olmadığınız sürece herhangi bir değere çeviremeyeceğiniz, yalnızca “an”a ilişkin bir yanılsama. Hatta ve hatta “ün”ün bu geçiciliği için yeni bir kavramdan söz ediliyor: “Şöhret’imsiler.”

Ekranda olmanın ilk kuralı “şov”un parçası olmaktır. Bu kurala uymazsanız ekran size yer vermez. Ekranda olmak için izlenirliliğin tüm gereklerini taşımanız gerekiyor. Onlar arasında da ne yazık ki pozitif hiçbir nitelik yok.

Kimi akıllı, dikkatli ve elbette sonuç odaklı siyasetçiler ekranlardan çekildi. Ortalık “heveskâr”lara kalmış görünüyor. Heveskârlar, sosyolojik ve psikolojik varlıklarını ekranda olmakla anlamlandıranlar…

Kimi akıllı, dikkatli ve elbette sonuç odaklı siyasetçiler, ne zaman, hangi çerçevede ekranda olacaklarına çok büyük bir özenle karar veriyorlar.

Kimi akıllı, dikkatli ve elbette sonuç odaklı siyasetçiler asıl “getiri”nin, “ekran”ı aradan çıkararak kurulan iletişimle mümkün olduğunu biliyorlar.

Geriye kalanlar ise hem kendilerini, hem siyaseti tüketiyorlar. Geriye içi boş, eğlencelik dramatik durumlar kalıyor.

Bir kenara not etmek istedim.

AKLIMDA KALAN

Kendimi izlemekten hoşlanmıyorum düşüncesi: Görünür olmanın yanılsamasının farkında olduğumdan kamera önünde olmaktan hoşlanmam. Zorunlu durumlar dışında aynaya bile bakmayı sevmediğimden çantasında aynasıyla gezen kadınlara da hep imrendim. Televizyonda program yaptım, kendi programımı izlemedim. Televizyon haberlerine konu olacak ortamlarda kameralardan hep uzak durdum. O nedenle geçen bayramın ikinci günü CHP adına siyasi partileri ziyaret haberleri ekranda döndükçe canım sıkılıyor. Sürekli bir kendimi eleştirme halinde kalıyorum ve bu da hiç hoş değil.