En az yaptığımız şey kendimize bakmak. Oysa en çok yapmamız gereken şey.
Yok, “kendine iyi bak” türünden bir esenlik dileği değil sözünü ettiğim.
Gerçek anlamıyla eylemin kendisi.
Bir işe kalkışırken bir insan…
Ya da bir teklif aldığında…
Bir yola çıkarken…
Bir masaya otururken…
Bir ilişkiye başlarken…
Bir anlaşma imzalarken…
Bir laf ederken…
Önce dur ve kendine bir bak.
Eğer bunu yaparsan, dönüp kendine bir bakar, bir ölçer, bir tartarsan…
Hem de en cimri tüccar misali…
O zaman kararın mutlaka değişir, ilk karar verdiğin noktadan.
Önümde bir haber duruyor. Fenerbahçeli Santos “Bu kadroyla başarılı olamıyorsak sorumlusu takımı yönetendir” demiş Teknik direktör Aykut Kocaman için.
Bir futbolcu, bir teknik adama fırça çekiyorsa, hem de Fenerbahçe’de! Bu Kocaman’ın kendisine teknik direktörlük teklifi geldiğinde dönüp aynaya bir bakmadığındandır. Baksa görecekti. Benim bunca uzaktan gördüğümü nasıl göremez ki…
Ne yazmışım 2 Temmuz 2010’da, “Fenerbahçe Şampiyon Olur mu?” başlıklı yazımda?:
“Bu soru için daha erken diyeceksiniz. Değil. Ben söyleyeceğimi şimdiden söyleyeyim de… Notumu düşmüş olayım…
Ne şampiyonu, bu sene Fener ligde kalabilirse iyi…
Daum gelirken de itiraz etmiştim, fazla sürmez diye… Daum’un gidişi ders dolu, almasını bilene…
İyi bir teknik adam olmayabilir Daum, bu nedenle gönderilebilir... Ne var ki kötü teknik adam olduğu için değil, Aykut Kocaman’ın çevirdiği oyunlar sonucunda gitti.
Şimdi…
İşte buraya yazıyorum. Aykut Kocaman’ın gidişi de gelişinden belli. Sırtını Aziz Yıldırım’a dayayan bir teknik adam, Başkanı soyunma odasından çıkarma gücüne sahip olabilir mi?
Adı kendi adından büyük futbolcular üzerinde iktidar kurabilir mi?
Fenerli değilim, değilim de taraftarları da bu olup bitenleri hiç hak etmiyor…“
Eğer Aykut Kocaman Fenerbahçe’ye teknik adam olması teklif edildiğinde durup bir aynaya baksaydı, “adı kendi adından büyük futbolcular üzerinde iktidar kuramayacağını” görebilirdi…
AKLIMDA KALAN
Zihinlerdeki imajı yıkmanın zorluğu: Öyle çok reklamı yapılan, çok konuşulan kitapları okumadığım, filmleri izlemediğim gibi dizileri de izlemem. Show Tv’deki “Muhteşem Yüzyıl” da benim için aynı ilgi uzaklığında. Ancak kanallar arasında gezinirken ilk bölümünün bazı sahnelerine rastladım. Hürrem Sultan’ı oynayan oyuncunun sarışınlığı canımı epeyce sıktı. Osmanlı tarihinin en görkemli padişahı Kanuni’yi deli divaneye çeviren Hürrem, zihnimde siyah saçlı, kocaman kara gözlü bir güzellik olarak yer etmiştir. Nedendir bilmem. Öyledir. Oysa padişah eşlerinin çoğunun Rus, Macar olduğunu biliriz. Sarışın olmalarından daha doğal ne olabilir? Yine de Hürrem’in sarışın olması zihnimde yerleşip kalmış olan esmer güzeli Hürrem’e ihanet gibi… Sizin Hürrem’iniz hangisiydi?
