Nuran YILDIZ

AKIL DIŞI

----- 01.06.2011 - 07:30 -----

Ordunun Genelkurmay Başkanlığı mertebesinin iki adım berisinde bir asker tutuklandı.

Bir ülkede.

Kaçma şüphesi varmış.

Askeri eğitim kurumlarının en tepesindeyken hem de.

Delilleri karartma ihtimalinden tutuklandı.

Davanın açılmasından aylar sonra.

Bir ülkede.

O ülkenin en tepesindeki kişi, cumhurbaşkanı, o askerlerin başkomutanı, askeri eğitim kurumundaki törene gitmedi. Tepki olur diye uyarıldığı söyleniyor.

Bir ülkede.

Her fırsatta askeri küçük düşürmekten zerre imtina etmeyen “kötü polis” rolündeki bir Hükümet üyesi “Bir orgeneral tutuklanırken iyice düşünmeli, tutuklama doğru değil” diye açıklama yapıp askerin yanına düştü.

Sorun çözmesiyle, ara buluculuğuyla ünlü, halim selim ifadesiyle “iyi polis” rolündeki Hükümet üyesi ise “iyi olmuş” diyerek tutuklamayı savundu.

Ana muhalefet lideri “susun hiç ses çıkarmayın” telkiniyle yoğun bir alkış aldı. Tutuklama haksız da olsa, tutuklanan asker ya.

Bir ülkede.

Uluslararası tatbikatın tam ortasında “Biz oynamıyoruz” diye bırakıp gidiverdi ordu komutası.

Bir ülkede.

“Asker konuşmasın” diyerek her fırsatta parmak sallayan Başbakan, “Askere sorun, bana değil” dedi.

Bir ülkede.

Okurun biri de “Son günlerde havadan sudan yazıyorsunuz, siyaset yazmıyorsunuz” sitemini etmekte, iyi mi?

İşte siyaset yazdım. Ama yazdıklarım o kadar abzürd ki, bu durumlar üzerine yazmak akıllı işi mi, akıl dışı durum mu sizce?

AKLIMDA KALAN

Serdar Akinan’ın bir sözü: Geçen gün sevgili Serdar Akinan, Akşam’daki köşesinde öyle bir yazı yazdı ki bu ülkenin medya tarihinde önemli bir yer tutacak kuşkusuz. Yazıyı okuyunca anladım ki bir zamanlar benim paçalarıma yapışanlar şimdi de Serdar’ın paçasındalar. “Cin Ali’nin Maceraları” başlıklı o yazıda bir cümle vardı. Tüm olup bitenleri öyle güzel, öyle çarpıcı özetliyordu ki, üstüne bir cümle daha yazmak had bilmezlik olur: “Hak idrakinin göçüp gittiği ülkede hakikat yazılamaz!”