Nuran YILDIZ

CHP, SİYASİ MİYOP MUDUR?

----- 11.07.2011 - 08:00 -----

Başlıktaki sorunun yanıtını hemen vereyim, evet CHP siyasi miyoptur. Aldığı kararlarda geleceği göremiyor oluşu ondan.

Yemin krizini çözmek için AKP heyetiyle yapılan görüşmede konuşulan 5 madde şöyleymiş;

1. Yemin edememiş, parlamentoya gelemeyecek vekillerin olması, milli iradenin üstünlüğü açısından sıkıntı yaratmıştır.

2. Halk iradesi tecelli etmelidir.

3. Demokrasi ve hukukun üstünlüğü temel alınmalıdır.

4. Çözüm yeri TBMM’dir.

5. Anayasa çalışmaları öncesi ana muhalefet partisi Meclis çalışmalarında olmalıdır.

Benim maddem bir; bu maddeleri anlamak için yemin krizinin yaşanması mı gerekiyordu? Yoldan geçene sorsanız bu maddeleri daha kriz başlamadan size söylerlerdi.

Kemal Bey yoldan geçene değil de MYK’ya sordu. Çünkü MYK aynı zamanda danışmanlar kurulu gibi işliyor. Olabilir. İyi de MYK’ya bakıyorsunuz, içlerinde strateji kavramının “s”sini bilen yok.

Amerika’yı yeniden keşfetmeye gerek yok oysa, bakın iktidar partisine aynısını uygulayın. Parti yönetimini destekleyen bir danışman ve stratejist grubu oluşturun.

Benim maddem iki; bu 5 maddeden birinde yemin etmeme gerekçesi olan tutuklulardan söz ediliyor mu? Yok.

CHP “Biri bize yemin ettirsin” çabasındayken Başbakan Erdoğan, meselenin tadını çıkarıyor.

“Tükürdüklerini yalayacaklar” demesi neden? Bakmayın siz sığ analizlerle unvan parlatan köşe yazarlarına. Onlara göre bu söylem işleri zora sokarmış.

Hiç de değil. Başbakan CHP’nin gidip yemin etmeye hazır olduğunu bilmiyor mu? Biliyor. Bildiği için yollarına kendi taşlarını döşüyor ki elindeki koz biriksin.

CHP, TBMM’de yemin eder etmez, Başbakan ne diyecek? “Ben size tükürdüklerini yalayacaklar demedim mi?” diyecek.

“Bunların arkasından gidilmez, bir gün öyle bir gün böyle bunlar” diyecek.

Üstelik CHP Genel Başkanına muhatap olarak da Meclis Başkanını gösterdi. Dünyanın neresinde ana muhalefet partisinin muhatabı, iktidar partisinin genel başkanı değil de, Meclis Başkanıdır?

Çünkü Başbakan biliyor ki, CHP mecbur.

CHP için “kayıptan kayıp yaratmak” böyle bir şey olsa gerek.

CHP kendi yarattığı krizden çıkmak için çaba sarfederken, Başbakan, açıkladığı Hükümet programıyla sağın ve solun proje kalelerini de sahipleniverdi.

Sonuç olarak birkaç saptama yapalım;

Bir, Kemal Bey kendisi karar verici olsaydı, yemin etmeme kararını asla almazdı.

İki, kararı alanların hiç birisi siyaset ve strateji uzmanı değildi.

Üç, ilk günden bu yana CHP milletvekilleri “yemin etmeliydik” diye Kemal Beyin başının etini yiyor, durum yeni değil yani.

Dört, liderlikte kural, halkın sesini dinleyip onların düşüncesini kendi kararlarınmış gibi dile getirmektir. Karar yanlış bile olsa o kararın arkasında durabilmektir.

Beş, CHP genetik olarak rakibini diğer partiler olarak konumlamamıştır. Kendi içine odaklıdır, rakibini kendi içinde arar. Bayar ve arkadaşlarının CHP’den ayrılarak DP’yi kurduklarında da durum böyleydi, şimdi de böyle.

DELİKANLILIK…

Geçen gün delikanlılığı konusunda hayli şüphelerim olan bir arkadaşım “Delikanlıca direniyorum” dedi, işyerindeki alınamayan bir karar için.

O anda kan beynime sıçradı. Adam delikanlılığa bin fersah uzakta bir adam!

Benim bildiğim delikanlılık part-time takılınacak bir durum değil. Ya delikanlısındır ya da değilsindir.

Ya dostunu satarsın ya da satmazsın.

Ya insanları zor günde zor gününde yüz üstü bırakırsın ya da bırakmazsın.

Ya yardıma ihtiyaçları olduğunda yanlarında olursun ya da olmazsın.

Ya dimdik durursun kavak ağacı gibi, ya da rüzgâra göre dal sallarsın.

Ya korkaksındır ya da kocaman yürekli.

Delikanlılığın pelte hali de, yarım hali de olmaz. Ya tam delikanlısındır ya da değilsindir.

AKLIMDA KALAN

Rıdvan Akar’dan unuttuğumuz bir insanlık dersi: Sevgili dost Rıdvan Akar medyada kalan az sayıda adam gibi adam gazetecilerdendir. Dostluğuyla gurur duyarım, kafam karıştığında kafamı ona açarım. Vitrine oynamaz ama bilirsiniz ki vitrini dizayn eder. Ne kadar incinirse incinsin, incitmemeye özen gösterir. Akşam’ın Pazar ekinde Dinç Çoban onunla yeni kitabı, “Rıza Güral’ın Tornası” üzerine konuşmuş. Rıdvan Akar söyleşinin bir yerinde şöyle diyor: “Ben gerçekten iyi bir Beşiktaşlıyım ama ahlaklı bir Beşiktaşlı olmaya gayret ediyorum. Dolayısıyla eğer Beşiktaş içinde böylesi yollara (şike olaylarını kastediyor) tevessül edenler varsa bunların acilen Beşiktaş’tan temizlenmesini, değil kupasının Beşiktaş’ın bütün şampiyonluklarının sorgulanmasını hatta gerekirse Beşiktaş’ın küme düşürülmesini talep edebilirim. Çünkü Beşiktaş taraftarı için skor çok önemli değil. (…) Şike mağduriyetinin yaşandığı yerde renktaş olmak değil o duygudaşla beraber olmayı tercih ederim.” Sevgili Rıdvan Akar seni okurlarımın önünde yüreğimle alkışlıyorum. Bu alkışın sesini duyduğunu da, kalabalıkların değil, dostların takdirini seçtiğini de biliyorum.