Nuran YILDIZ

“BATI”DA YENİ BİR KIRILMA: NORVEÇ KATLİAMI

----- 25.07.2011 - 09:15 -----

Sarışın. Hristiyan. Batılı. Herhangi biri.

Norveç katliamını yapan kişinin nitelikleri bunlar.

Oysa “Batı”nın zihnindeki tehdit unsurunun nitelikleri şöyleydi:

Esmer. Müslüman. Doğulu. Terörist.

İki tanım arasındaki büyük fark (karşıtlık), “Batı”lı zihinde yeni bir kırılma yaratıyor. Yarattı. Yaratacak.

Norveç’teki olay, zihinler için ikinci bir 11 Eylül’dür. 2001’de, New York’ta yaşananlar “terörün her yerdeliği”ni akıllara yerleştirmişti.

Bir kırılma anıydı. Artık bireyin kendini güvende hissedebileceği hiçbir yer yoktu. Öğrenilmişti. Kanıtlanmıştı.

Artık devlet bireyin güvende olmasını sağlayamazdı. Birey kendi önlemini kendi almak zorundaydı.

Bireysel silahlanma arttı.

Yüksek güvenlikli sitelerde yaşamak tercih edilir oldu.

Güvenlik kameralarıyla her yerde, her şey kayıt altına alınmaya başladı.

Tehdit her yerdeydi ama tehditin kaynağı “Doğu”daydı. “Batı”da öyle bir algı yarattı yönetenler. Yönetilenler de inanmaya hazırlardı, inandılar.

Norveç’te yaşanan acı olay, “terörün her yerdeliği” algısının yanına, “terörün herkesten gelebileceği” algısını yerleştirerek yeni bir zihinsel kırılma noktasıyla sonuçlandı.

New York’ta, her yerden gelebileceği öğrenilen tehdit, Norveç’te herkesten gelebileceğini de öğretti.

Artık, yeni bir dönemin eşiğindeyiz. Hatta o eşiği aştık bile. Aile ve yakın dostların dışında (bazen onlardan bile) herkesten sakın dönemi.

İnsanlığın mutluluk dönemi diye bir zaman varsa, o artık geride bir yerde kalmıştır.

FENERBAHÇE İLETİŞİMDE GAZA BASIYOR

Fenerbahçe, bir spor kulübünün yaşayabileceği en büyük krizlerden birinin içinden geçiyor.

Kriz iletişiminde başlarda bocalamış olsalar da, sonradan iyi yönetmeye başladılar.

Aziz Yıldırım hangi kitapları okuyormuş öğrendik. Hangi şiirleri söylüyormuş öğrendik.

Hüzünlü fotoğraflarını gördük.

Aziz Yıldırım’dan bir kahraman yaratma projesi başarıyla uygulamaya kondu.

Erdoğan’ın Pınarhisar Cezaevi günlerindeki gibi, Metris’te de Yıldırım’dan bir efsane yaratmaya çalışıyorlar.

Başarılı bir iletişim yönetimiydi. Cümledeki geçmiş zamana dikkatinizi çekerim: başarılı idi.

İş, Aziz Yıldırım’ın yazdığı veda mektubunu “Bak gardiyan mektup yazdım” noktasına getirilince durum değişti. Abartıyı abartmak, inandırıcılığı kaybettirir.

Fener’in iletişimini yönetenlere anımsatmak isterim: İletişim yönetimi gaza basmak değildir, gaz-fren dengesini bulmaktır. Tıpkı araba kullanmaya benzer.

OKUMAYIZ AMA HERŞEYİ BİLİRİZ

Kredi derecelendirme kuruluşu Fitch’in kriz uyarılarına gelen tepkilere Türkiye Genel Müdürü Ayşe Botan Berker yanıt vermiş. Yeni bir şey söylemediklerini belirtip, “Geçen Aralık ayında raporda ne yazılıysa onlar, yorum yapanlar önce raporu okusun” demiş.

Biz okumadan eleştiri yapanlara alıştık. Yazının başıyla sonuna bakıp, aradakileri laf-ı güzaf sayıp yorum yapanlara da alıştık.

Ve fakat… Siyasetçi okumuyor, gazeteci okusa da yazamıyor. Karanlıkta yol alıp duruyoruz. İşin tuhafı kendimizi aydınlıkta sanıyoruz.

DAYISININ BİR TANESİ

Apartmanda yangın çıkıyor. Bir aylık Yiğit Efe, balkonda annesiyle mahsur kalıyor.

Minik Yiğit Efe’nin dayısı balkon demirlerinden tırmanıyor. Tişörtünü çıkarıp bebeği sırtına bağlıyor ve aynı demirlerden iniyor.

Sırtına sarılı bebekle inen dayıya baktıkça gözlerim doluyor.
Çünkü benim dayım, en sevgi dolu, en iyi kalpli dayım yoğun bakımda yatıyor.

AKLIMDA KALAN

Doğru zaman, doğru yer, doğru insan üçlemesi: Genellikle biz bu üçlemenin tersini biliriz. Yanlış zaman, yanlış yer, yanlış insan. Yanlışlık üçlemesini de genelde travmatik durumlar yaşadıktan sonra fark ederiz. Vizyona yeni giren “Üç” filminin Alman yönetmeni Tom Tykwer, yanlışlık üçlemesinin doğruluk üçlemesine dönüşebileceğini söylüyor: “Yanlış zamanda yanlış yerde yanlış insanla karşılaşmak neyse, doğru zamanda, doğru yerde, doğru insanla karşılaşmayı da bir rastlantı haline getirebiliriz. Bir kişiyle on kez karşılaşırsınız, hiçbir heyecan yaşanmaz ama onbirinci kez karşılaşınca birden kıvılcım iki tarafı da yakabilir.” İyimser bir bakış. Bu üçlemelerdeki anahtar sözcük, insan. İnsanın doğru olduğunu düşünüyorsanız diğer değişkenleri düzeltmek için çaba sarf etmekten asla vazgeçmemeniz gerekir.