Nuran YILDIZ

HAYAT ÖĞRETİR

----- 24.08.2011 - 01:00 -----

Türkiye Futbol Federasyonu Başkanı Mehmet Ali Aydınlar öyle cümleler kuruyor ki sanırsınız hayata yeni başlamış.

Sanki sıfır deneyim. Sanki “Bin düşün bir söyle” sözünü hiç duymamış.

TV8’de konuşuyor. Cümlelerini alt alta yazıyorum:

“Ben doğru bildiğimi yaparım.”

“Ben kendime güveniyorum.”

“Bende yanlış iş olmaz.”

“Ben herkesle görüşürüm.”

“Beni eleştirenler kendilerine baksın.”

Bu “ben”li cümlelerin sahibi Türk futbolunun en büyük krizini yönetiyor üstelik. Risk ve sürprizlere kapalı “ben” merkezli bu söylemin sahibine “Sen kim oluyorsun?” der ki hayat, serseme dönüverir insan.

Sınırsız özgüven yerle bir olabilir. Had bildirmek yerine, eleştireni dikkate almadığına pişman edebilir.

Bu toplum, bu göz önü arenalar öyle yükseklerde uçan “ben”ler gördü ki, yerler kırılmış kanatlarla dolu.

En yüksek dağların tepesindeki karlar, toprak altındaki sulara dönüşür.

Hayat, mutlaka kendimizi bilmeyi ve kendimize gelmeyi öğretir. Öğrendiğimizden emin oluncaya kadar da sert ve keskin dersler vermeye devam eder. Bugün olmazsa bir gün. Hayat dersini hiç aksatmayan bir öğretmendir.

FATİH ALTAYLI ZEKASI

Zaman zaman kızsam da, gönül koyup kırılsam da Fatih Altaylı zekasına hayranlığım hiç değişmez.

Vefasızlığıyla bilinse de insanlığına tanıklığım vardır. Kimi övüp kimi yereceği konusunda kafası karışıktır, karar süreci tutarlıdır.

Herkesi dinler görünse de, dikkate aldığı insan sayısı bir elin parmaklarını geçmez.

Medyada insanları küçük düşürmeye şiddetle itiraz etsem de, geçen gün Perihan Mağden’e verdiği yanıtın ince alaysı tadı, bir süredir ihmal ettiği Altaylı zekasının şovuydu.

“Ben de onun yerinde olsam herkese ve her şeye saldırır, kin kusardım” demiş ve devam etmiş: “Düşünsenize sürekli Perihan Mağden'le berabersiniz. İşe Perihan Mağden'le gidiyor, eve Perihan Mağden'le geliyor, her akşam yatağa Perihan Mağden'le giriyorsunuz.

Her aynaya baktığınızda Perihan Mağden'i görüyorsunuz.

Ve hepsinden beteri aklınıza gelen her düşünce Perihan Mağden'in düşünceleriyle aynı.

En kötüsü de her konuştuğunuzda Perihan Mağden'in sesini duyuyorsunuz.

Bir ömrü Perihan Mağden'le beraber geçiriyorsunuz. Böyle bir durumda insanın ruhu nasıl sağlıklı kalabilir?”

Bir insanı kendi kendisiyle vurmak fazlasıyla ağır. Kendine mahkumiyet, kaçacak yer yok demek. Konuyu Perihan Mağden’e hapsetmek yerine, herkesin kendisine “Ben olsam beni sever miydim?” sorusunu acımasızca sorması gerek. Özeleştirinin kapısı açıldığında o kapıdan giren, eski halinden daha iyi bir yerdedir her zaman.

AKLIMDA KALAN

Oğuz Satıcı’nın sözleri: Bir süredir sessiz. Bir süredir ortalarda görünmüyor. Türkiye’nin ticaret yaşamının en keskin zekalı adamlarından biri Oğuz Satıcı. İyi bir gözlemci. Dikkate alınması gereken analizler yapıyor. “İrticalen yönetim” kavramından söz ediyor. “İçine doğduğu gibi konuşma” anlamında kullandığımız “irticalen” kavramını yönetim kavramına transfer ediyor. Günümüzde değişen, değişmesi gereken yönetim anlayışının altını çiziyor. İrticalen yönetimi de “gelişen şartlara göre, hızla karar alabilmek” olarak tanımlıyor. “Sürekli olarak mevcut durumun farkında olmak, uluslararası gelişmeleri dikkate almak ve olası risklere karşı zaman geçirmeksizin tavır koyabilmek gerekiyor artık” diyor. Başbakan Erdoğan’ın da bu yönetim anlayışının iyi bir örneği olduğunu da ekliyor. Size “Bir ülke irticalen yönetilebilir mi?” diye sorsam, “İşte bak yönetiliyor” da diyebilirsiniz, “Öyle yönetilirse böyle olur” da...