Nuran YILDIZ

REKABET KURULU BAŞBAKANI UYARACAK MI?

----- 19.10.2011 - 00:01 -----

Başbakan “Sen de Porche alma, Fiat ya da Volkswagen al” dediği günden bu yana iki şeyi bekliyorum;

Birincisi, Rekabet Kurulu’nun Başbakanı uyarmasını:

“Rekabetin Korunması Hakkında Kanun”un, 4.maddesine göre “Belirli bir mal veya hizmet piyasasında doğrudan veya dolaylı olarak rekabeti engelleme, bozma ya da kısıtlama amacını tasıyan veya bu etkiyi doğuran yahut doğurabilecek nitelikte olan … eylemler hukuka aykırı ve yasaktır.

Aynı maddenin (d) fıkrasına göre de “Belirli bir mal veya hizmet piyasasında doğrudan veya dolaylı olarak rekabeti engelleme, bozma ya da kısıtlama amacını tasıyan veya bu etkiyi doğuran yahut doğurabilecek nitelikte olan … eylemler hukuka aykırı ve yasaktır.

Başbakanın “Porche alma, Fiat ya da Volkswagen al” uyarısı Kanun’un başka pek çok maddesine de aykırı sözel eylem değil mi?

“Rakiplerden şikayet yoksa niye uyarsın ki” diyeceksiniz. Haklısınız. Rakip ve hukuk uyurken Rekabet Kurulu susmakta, Başbakan keyfince konuşmakta haksız değil.

İkinci beklentim Volkswagen fiyatlarının düşmesi:

Başbakanın sözlerini çok önemserim. “Volkswagen al” dediği günden bu yana firmanın fiyat indirmesini bekliyorum.

Geçenlerde bu markanın bir otomobilini almaya kalktım, alabilmek için yarım yüzyıl daha çalışmam gerektiğini anladım.

Başbakan “Volkswagen” derken, bizim üretimi durmuş, minik “tos tos”u kastetmiyorsa, ya fiyat inecek ya da “tos tos” kıymete binecek.

NE KILAVUZU?

Başbakan CHP Genel Başkanına öğüt vermiş. “Kılavuzunu değiştir” demiş.

Ben de Başbakanın kılavuzlarını uyarayım da kendisine hatalı cümle kurdurmasınlar. CHP Genel Başkanının kılavuzunu değiştirebilmesi için iyi ya da kötü bir kılavuzunun olması gerekir.

Ancak Kılıçdaroğlu’nun (Sencer Hocayı saymasak) değiştirilmesi önerilecek sabit bir kılavuzu yoktur. Etrafı fazlasıyla kaygan ve değişkendir. Hatırlatayım dedim.

ATİYE’DE İŞİN ASLI

Eurovision’a ilgimi Semiha Yankı’nın “Seninle bir dakika” günlerinde bırakmışım. Çocuktum, ufacıktım ama o şarkı unutulacak bir şarkı değildi.

Yine de bu kez Atiye gitsin istiyorum. Atiye birkaç yıldır bu konuda girişimlerde bulunuyor. İlkinde babasıyla birlikte TRT yönetimine başvuruyor. TRT o günlerde Atiye’yi miniminnacık buluyor, sahnesinden endişe ediyor.

Bildiğim kadarıyla TRT bu yıl Atiye’yi göndermek istiyor. Ancak bir kaygıları var.

Hadise’den ağızları yanmış. Hadise ve o zamanlardaki sevgilisi Sinan Akçıl, TRT’nin burnundan getirmiş. Verdikleri hiçbir sözü tutmadıkları gibi, ekibi de sıkıntıya sokmuşlar. Kendi kafalarına göre takılmışlar.

Bu nedenle de TRT yeni bir Hadise vakası yaşamak istemiyor yoksa Atiye çoktan karara bağlanmıştı.

Atiye ve Eurovision durumunun perde arkası bu.

AKLIMDA KALAN

Antalya Film Festivali Jürisi: Şimdi kadın hareketi savunucularını kızdıracağım ama “tek söz sahibinin kadınlar olduğu yerden ne iyi iş ne de doğru karar çıkmaz” diyenlerdenim. Kaos çıkar. Hır çıkar. Kıskançlık çıkar. Gözyaşı çıkar. Ama iyi iş, doğru karar çıkmaz. Kadınların iyi yöneticiler olacaklarına da inanmam o yüzden. Bana başarılı kadın yönetici saymaya kalkmayın, gidin bir de onların altında çalışanlara sorun. Neyse diyeceğim o ki Antalya Film Festivali’nde verilen ödüller sonrası ortalık toz duman. Ne ödül alanlar memnun ne de almayanlar. Jürinin tamamı kadın ve üstelik de jüri başkanı (sinemasal yeteneği hayli tartışmalı) Müjde Ar olunca şaşırmadım elbette. Üstelik festivalin bu yıl ki teması “Ve kadın dünyaya dokundu”ydu. Ve kadın festivale dokundu, ortalık karıştı. “Ve Tanrı Kadını Yarattı”, sonra da kaosu yaratmasına gerek kalmadı.