Nuran YILDIZ

BU İŞTE BİR TUHAFLIK YOK MU?

----- 14.11.2011 - 07:30 -----

Ya benim hayatı algılayışımda bir sorun var ya da bu işte bir sorun var: Türklerin Almanya’ya göçünün 50.yılı şenliklerle kutlanıyor!

50 yıl önce.

Kendi ülkesinde ekmek parası bulamadığı için uzak diyarlara gitmek zorunda kaldı insanlar.

Analar çocuklarından, yeni gelinler kocalarından, kundaktaki bebekler (o zaman kundak vardı) babalarından ayrıldılar. Çoğu hasret öldü.

Aileler bölündü. Ayda yılda bir gelecek mektupları bekler oldu çoğu ıssız evin pencereleri.

Kalanlar eksildi. Gidenler tam olmadı.

Sıra sıra muayeneye dizildiler. Vücutlarında bakılmadık yer bırakılmadı. Sağlam olanlar seçildi, çürük olanlar ayrıldı.

Bindirildiler trenlere, uçaklara balyalandılar.

Bilmedikleri bir ülkede, bilmedikleri bir dille, tahta bavullara sığdılar. Ağır sanayide işçi oldu çoğu. Kollarını, parmaklarını makineler kaptı. Bir o kadarı tuvalet temizledi, madenlerde çalıştı.

Almanların tenezzül etmedikleri her işte bizimkiler ömür çürüttü.

Hasret bir yana, az yediler para yollamak için memlekete, az uyudular.

Uzak topraklarda öldüler, çoğu iş kazasından. Seçilerek bindikleri uçaklardan ezilerek indi cenazeleri.

Bir ulusun ibretle anması, dersler çıkarmak için analiz etmesi gereken o sığıntı günleri kırk gün, kırk gece şenliklerle anıyoruz. Bir zil takıp oynamadığımız kaldı diyeceğim, o da eksik değil anladığım.

ANADOLU’NUN EŞEĞİ DE, İNSANI DA…

Yüksel Yalova ile konuşuyoruz. Siyasetten uzaklaşmak ona hayli yaradı, keyfi yerinde.

Daha önce “Vali” filminde kısa bir rol almıştı. Şimdi, daha önemli bir rolle karşımızda. “Entel Köy Efe Köye Karşı” filminde.

“Anadolu eşeği filmin maskotu oldu” dedi Yalova. Çünkü filmde eşeğin hatırı sayılır bir rolü var. “Sosyal sorumluluk projelerinin hep insanları kapsayan bir şey olarak hayata geçtiğini” söyledi ve ekledi: “Bu filmin hayvanlara dönük bir sorumluluğu var.”

Anadolu eşeği türü 1992-2008 arasında %37 azalmış (Ne kadarı sucuk yapıldı belli değil). Eşek, çiftlik hayvanı kategorisine girmediği için “türü koruma” teşviklerinden yararlanamıyormuş. Çok üzüldüm. Bizim koca gözlü merkep, çiftlik hayvanı değilse ne hayvanı?

Bu konuya dikkat çekmek için Anadolu eşeği maskotu filmin çekildiği Muğla’dan yola çıkmış, Aydın, Denizli, Eskişehir, Afyon güzergâhından Ankara’ya geliyor. 15 Kasım’da Gıda, Hayvancılık ve Tarım Bakanlığı’nın önünde olacak.

Bu yazıyı okuduktan sonra başlığı da siz tamamlayın.

AKLIMDA KALAN

Şenol Güneş’in sözleri: Trabzonspor’un teknik adamı Şenol Güneş, medyayla baş etmesini bilmezdi, başı çok ağrımıştı bu yüzden. İsyan etti, olmadı. Küstü gitti, olmadı. Şimdi medyayla baş edebiliyor. Arada bir çıkıp bir laf ediyor, sonra dönüp işini yapıyor. Medyaya asılı yaşamıyor, doğru yapıyor. Güneş, bugüne kadar kitap yazmadığı için pişman olduğunu söylemiş ve devam etmiş: “Niye yazmadım? Çünkü okudum. Ama bu sefer de ‘okumuyorsun, yani oyunu okuyamıyorsun’ dediler. Konuştum, ‘konuşamıyorsun’ dediler. Yazmaya bu yüzden hiç girmedim. Bir şey demesinler diye.” Eleştirilmeyecek şeyler yapmak için beklemenin sonucu, hiçbir şey yapamamaktır. Mükemmel, yaklaştıkça uzaklaşan bir durum. Yaptığımız şey bizim için yapılması gereken şey ise, kalabalıklar önden gitmiş, arkadan gelmiş hiç önemli değil. Ben hayattan en çok “mükemmel”den vazgeçmeyi öğrendim.