Nuran YILDIZ

“NEDEN ONLARIN ÇOCUKLARI DEĞİL?”

----- 28.11.2011 - 00:01 -----

Başlıktaki cümlenin pek çok başka söyleniş biçimi var:

“Neden hep yoksulların çocukları şehit oluyor?”

“Neden zengin çocukları şehit olmuyor?”

Bu cümleler karşısında söylenecek bir tek cümle var aslında: Kimsenin çocuğu ölmesin.

Toplumun vicdanında derin izler bırakan bir soru bu. Her ne kadar şehit cenazeleri eskisi kadar medyada yer almıyorsa da, her cenazeden bu isyanın yükseldiğini bilmeyen yok.

30 bin TL ödeyen ayağını postala sokmadan askerlik yapmış sayılacak. Ödeyemeyen doğru askere. Bu hafta konu Meclis’te.

Parası olanların güvenliğini, parası olmayanların sağladığı bir ülke.

İktidar. Sayısal çoğunluğu yetiyorsa istediği kararı alır.

Muhalefet. İtiraz etme hakkı var. Vicdanlara sığmayan her uygulamada sokağa dökülebilir. Daha iyi çözümler önerebilir.

Alıştık. Gündem tüm kirleri temizliyor. Tüm açıkları kapatıyor. Tüm uyanıkları uyutuyor. Tüm vicdanları körleştiriyor.

“Bedelli”ye tepkileri beklerken, Dersim’i tartışırken bulduk kendimizi. AKP tarafından ateşi yakılan, CHP tarafından gazı dökülen Dersim gündemi kucağımıza düşüverdi.

CHP’nin “Yoksulların çocukları çocuk değil mi?” sorusuyla kapılara dayanmasını beklerken, bir grup CHP milletvekili TRT kapılarına dayandı, “Bizi neden daha fazla göstermiyorsunuz” derdiyle…

Bir de okur bana kızıyor, eskisi kadar çok siyaset yazmıyormuşum. Nesini yazacağım?

ESAD SEMPATİSİ

Suriye, Arap Birliği’nin gözlemcilerini reddetti. Arap Birliği’ni kim gözleyecekse?

Şimdi Suriye’ye ekonomik yaptırım uygulanacak. Durum böyle olunca, Beşar Esad için son günlerde sempati duygum arttıkça artıyor.

“KADIN HAKLI ÇIKTI BEYLER” DEDİRTEN REKLAM

Efes Pilsen’in klasikleşmiş şişesine vurgu yapan reklamlarını görmüşsünüzdür. Son reklamın başlığı “Adam Haklı Beyler Dedirten Şişe.” Altında kocaman şişe fotoğrafı.

Sene 2006. Efes o tarihte bir yenilenmeye gidiyordu. Bu karara itiraz eden bir yazı yazmıştım, Sabah’ta. Gerekçelerimi sıraladıktan sonra, “Yeni insan neyin değişmediğini bilirse ona sıkıca tutunur” demiştim.

İstanbul’un parlak isimli pazarlamacıları her şey değişirken, Efes’in değişimine itirazımı eleştirmişlerdi. Oysa ben Efes’in değişmesine karşıydım, çeşitlenmesine değil.

Kendine güveni olanlar, bir de zamanın akışına güvenirler.

Yaklaşık altı yıl sonra. Bugün. Efes 1969’dan beri değişmeyen şişesine odaklı bir kampanya yürütüyor. Çünkü “değeri” var. Şişeyi tanıyan binlerce tüketicinin adını da yazarak bu değeri kanıtlıyor.

Anlaşılan o ki, bir de “Yine haklı çıktım” köşesi açmam gerekecek. Sırada Yapı Kredi ve Beymen için söylediklerim var.

VİCDAN…

Ali Taran’ı sevmem. Para için her şeyi yapabileceğini düşünürüm. Reklamcılıktaki yükselişini, başarıdan çok patronlarla kurduğu “ahbaplık” ilişkisine bağlarım.

Yaptığı işler de şov kokar, yaşadığı hayat da. Dostlukları uzun sürmez. Bugün kanka, yarın kavga dövüş. Yanından uzaklaşanların sırtlarında hep bıçak yarası olduğu söylenir. (Suç bıçaklayan da değil, bıçağa sırtını dönende o ayrı.)

Belki de “yaratmak” için başkalarını soğurmak gerek, bilmiyorum.
Ölmek üzere olan bir eşi, başka bir kadın için terk edip, arkasından da terk edilen eşin ölmesini anlayışla karşılayacak bir kültür olduğunu sanmıyorum, “çıkar” kültürü dışında.

İnsanın yaşayabileceği en korkunç şey vicdan azabı olsa gerek. Hem de geri dönüşsüz bir durumda. Tamiri, özrü, affı mümkünsüzken.

Azap, Ali Taran’ın bileceği iş. Benim bu durumda altını çizmek istediğim tek şey var:

Bir ilişkide son noktayı koymadan önce, “Yapılacak bir şey vardı da yapmadım mı?” sorusunu sormak gerek.

AKLIMDA KALAN

“Demokrasi sadece bir gösteridir” gerçeği: Nerede olursa, nasıl hayata geçerse geçsin, bugün demokrasi sadece bir gösteridir. Pek çok gerekçe ileri sürebilirim düşüncemi destekleyen ama yalnızca bir tanesini yazmam yeter: Başkalarının belirlediği seçenekler arasından seçim yapmak demokrasi midir? (Tartışma derin.) Dünyaya demokrasi nutku atan ABD’de ise demokrasi çok yıldızlı bir gösteridir. Seçimlerde katılım o yüzden düşüktür. Popüler kişiler o yüzden seçim kampanyalarının sürükleyicisidir. Gazetede haber. Başkan Obama, Şükran Günü nedeniyle iki hindiyi affetmiş. Dünyanın başka yerlerinde büyük politikalar için sayısız insan ölürken, iki hindiyi bağışlayan demokrasi, “gösteri” değildir de nedir?