Nuran YILDIZ

CHP’NİN SORUNU KURULTAYLAR DEĞİL

----- 22.02.2012 - 14:22 -----

Önümde bir yığın cazip konu duruyor. Hangisini ilk sıraya koysam bilemiyorum.

Şeytan diyor ki “Sana ne, hiç birini yazma.” Öteki şeytan durur mu: “Yazmayı bırakırsan yürümeyi de bırakmış olursun.” İkisi arasında gidip geliyorum.

CHP, kurultaylar konusunda kendisini aştı. Bir değil, iki kurultayı iki günde yapıp bitirecek.

Bu kadar çok kurultay olmasını ayıplayanlardan değilim ben, kınayanlardan hiç değilim.

De…

Kurultaylar bir partiyi ileriye götürmek için yapılır, CHP’de ise yerinde saydırması bile başarı sayılıyor artık.

Sorunu doğru ortaya koymak gerek: Öyle kurultaylarla, genel başkan ya da ekip değişmesiyle çözülemeyecek temel bir sorunu var CHP’nin: Güvensizlik!

Kimse kimseye güvenmiyor Parti’de. Genel Merkez’de de öyle, il, ilçe teşkilatlarında da.

Genel Başkanın odasına sonra giren, önce giren hakkında demediğini bırakmıyor mesela.

Herkes herkesi tehdit gibi algılıyor. “Paylaşılamayan ne?” Sorusuna yanıt verebilen de pek yok.

Zafer yok. Oy yok. Hedef yok. Olmayan şeylerin paylaşımı mücadelesi derseniz, işte o var!

Oysa içlerinden birinin olması gerektiği yerde hepsi birden olmayı başaramadığı sürece, kurultaylar nafile…

Diyeceğim o ki, CHP’liler birbirlerine güvenmeyi başaramadıkları sürece, halkın kendilerine güvenmelerini de sağlayamayacaklar.

“YETER” DİYECEK BİRİ YOK MU?

Akdeniz Üniversitesi’nde bir hastaya yüz nakli yapıldı. İnanılmazdı ama gerçekti de.

Medya ilgi gösterebilirdi. Doktorları televizyonlara “şöyle yaptık, böyle yaptık” açıklamaları yapabilirlerdi.

Hasta kendine gelince, biraz da iyileşince medyaya gösterilebilirdi de.
Bunların hepsi normaldi, olay önemliydi.

Ne yazık ki durum orada kalmadı. İş zıvanadan çıktı. Ne doktorlar susmasını bildi, ne de konu gündemden düşürüldü.

Bu sağlık ekibi ne zaman medyadan uzaklaşıp, kendi işlerini yapmaya zaman bulabiliyorlar acaba diye düşünmeye başladık.

Sonuçta hasta-sağlık-hekim ilişkilerinde tuhaflığın sınırına geldik. NTV, hastayla yapılan ilk söyleşiyi söz verdikleri günden önce yayınlayınca doktorlar kızmış.

Kızmakla kalsalar iyi, NTV’ye olan hırslarını hastadan çıkarmışlar. Tüm medyayı hastanın bulunduğu steril kata toplamışlar. Hasta Uğur Acar’ı da yeni yüzüyle medyanın önüne atmışlar!

Söylenecek söz bulamıyor insan. Hadi diyelim medyada etiğin dibe vurduğunu doktorlar bilmiyor, iyi de tıp etiği de mi dibe vurdu?

Akdeniz Üniversitesi’nin etik kurulu bu acayip durumu daha ne kadar seyredecek?

AKLIMDA KALAN

Demirören’in işinin zorluğu: Sorunu çözmek zor. Tüm tarafları memnun edecek çözümü bulmak olanaksız. İskender’in kılıcı dışında çözülemeyecek bir kördüğüm durum. Yıldırım Demirören’in Beşiktaş gibi bir kulübün başından TFF gibi kaynayan kazana atlamasını anlamak da zor. Beşiktaş taraftarının gönül kırgınlığı ayrı sorun. Amerikalılar böyle durumlar için “Dere geçerken at değiştirilmez” derler. Buraya notumu düşüyorum: Demirören de TFF’de fazla uzun süre kalamaz.