Nuran YILDIZ

“ŞEREFSİZ!”

----- 04.04.2012 - 00:01 -----

Tamam, şeref eskimiş bir sözcük.

Tamam, şeref aranan, talep edilen bir karakter durumu da değil artık.

Tamam, şerefli olanı mum ışığında arar olduk.

Tamam, şerefli duranı en büyük ikramiyeyle ödüllendirmek artık kaçınılmaz.

Şeref az bulunur, şerefsizlik aramadığın kadar.

“Ben yakından hiç şerefsiz görmemiştim” diyen şarkı sözü var.

İçinde “şerefsiz” geçen de onlarca şarkı.

Ekranlarda “şerefsiz”in geçmediği zaman aralığı bulmak imkansız.

Sanki herkesin elinde bir “şeref ölçer” cihazı var.

Aydın Doğan çıkıyor “Ertuğrul bunu yapmışsa şerefsizdir” diyor, Ertuğrul çıplaklık üzerine yazmaktan fırsat bulup “Yapmışsam şerefsizim” diyor.

O konu eskidi ama “şerefsiz” yeni sürümlerle piyasada kalmaya kararlı.

Mehmet Metiner “Bana şerefsiz dedi, haddini bildirdim” diyordu CHP’li vekil için.

Latif Şimşek, Uğur Dündar gibi bir adama “Size iftira eden şerefsizdir, etmediğim halde etti diyen de şerefsizdir” diyor.

Nedir bu “şerefsiz enflasyonu”? Kim açıklayabilir bu şerefle ilişkili ruh halini?

AKLIMDA KALAN

“Acun Ilıcalı kaç para eder?” sorusu: Vakıfbank reklamlarında onun ağzı kulaklarında fotoğrafını görünce benim ağzım açık kalmıştı. Şaşkınlıktan. Vakıfbank’ın birkaç yıl önce oluşturduğu “kurumsal kimlik” kriterleriyle hiçbir uyumlu yanı yoktu. Reklamda ünlü kullanımına karar verilirken “imaj transferi” kriteri vardır benim bildiğim. Yaptığı en büyük işin, insanları yarıştırmak ve aradan para kazanmak olan biri bankacılığın güven imajına uyabiliyormuş demek ki. Üstelik kurulan bu ilişki dudak uçuklatan bir para da kazandırmış Acun Beye. Yine de, Vakıfbank kurumsal kimliğinde azıcık da olsa emeği geçen biri olarak, popülizmin ve popüler kişilerin olumsuz etkilerini gözden uzak tutmazlar umarım. Yoksa Vakıfbank da sahipsiz markalardan biri mi?