Nuran YILDIZ

TECAVÜZCÜ COŞKUN GÜVENİLİR ÇIKARSA ŞAŞMAYIN!

----- 09.04.2012 - 00:30 -----

Yeni bir güven araştırması yayınlanmış. Hülya Avşar ve Acun Ilıcalı ilk sıralardaymış. Uğur Dündar aşağılarda, popçu topçu yukarıdaymış.

İstatistik, rakamları kullanarak yalan söyleme sanatı derler ya, ülkemizde araştırma şirketlerince yapılan araştırmalar da soru kağıdını kullanarak yalan söyleme sanatıdır.

Yabancı araştırma şirketlerinin Türkiye’ye ilgisi, Türkiye’de kimsenin araştırma yöntemiyle ilgilenmemesinden kaynaklanır. Sonuca bakarız, sonucun nasıl elde edildiğine değil. Oysa nasıl bulduğun, ne bulduğunu belirler. Soru sorma biçimi, soru sırası, seçenek sırası bile yanıtı etkiler.

Özellikle de güven ve imaj araştırmalarında yöntem esastır. Güven kök duygu, imaj ise zihindeki resim. Bu iki kavramı araştırmak için doğrudan soru ve seçenekli yanıt değil, daha karmaşık bir süreç gerek.

Mercedes, gözlerini bağladıkları müşterinin aracı dokunarak ve koklayarak nasıl algıladığına kadar iner.

Coca-Cola, denekten içinde Cola’nın geçtiği bir öykü yazmasını ister ve müşterinin Cola’yı öyküde nasıl konumladığına bakar.

Ülkemizde güven araştırması yapılırken ise en iyi ihtimalle şuna benzer bir soru sorulur:

“Aşağıdaki isimlerden en çok hangisine güvenirsiniz?” Yanlış!

Bu sorunun doğru şekli ise kabaca şöyledir: “Zor bir durumda kaldınız. Aşağıdaki isimlerden hangisinin size yardım edeceğini düşünürsünüz?” Seçenekler arasına da “diğer” seçeneğini mutlaka koyarsınız.

Yukarıda sözünü ettiğim araştırmada ise soru hepten abzürd: “Marka tercihinizde hangi ünlü isim etkili olur?”

Bu ülkede para vermeye hazır, aldatılmaya hevesli o kadar çok insan var ki, araştırma şirketleri ne diye zorlu yöntemlerle kendilerini yorsun ki?

FEHMİ KORU’NUN FASILLARI…

Fehmi Koru okurlarımdan biridir, sağ olsun. Bu durumun yarardan çok zararı olmuştur, kendisi de bilir.

Geçenlerde “Fasıla geliyorsunuz değil mi?” dedi, fırsat bulunca gidiyorum çünkü. Biraz müzik, biraz gözlem için.

Bu kez gitmedim ama gitmiş kadar oldum, yokluğumu fark eden dostlar arayıp bir bir anlattılar.

Buraya anlatılanları yazmıştım. Mütevazılığın yerini görkemin aldığından başlamış, konukları kostümlü dizi oyuncularının karşılamasıyla fasılın bir tv dizisinin PR etkinliğine dönüştüğünü anlatmıştım.

Katılanlardan birinin “fasıldan çok maskeli balo gibi bir şey olmuş” demesine kadar. Çok şey yazmıştım, ama…

Aması var… Fasıl organizasyonuna Fehmi Beyle ortak ve bende hatırı olan bir dostun da dahil olduğunu öğrenince yazdıklarımı sildim.

Fehmi Bey, Mehmet Barlas sizin fasılların dostlar için olduğunu söylemişti. Görülen o ki artık birbirlerini tanımayanlar, tanıyanlardan çok.

Fehmi Bey, eskiden sponsorlar daha mütevazı kimseler değil miydi? Belli ki son fasıldan siz de kaygılanmışsınız ve etrafınıza “Rahatsız oldun mu?” diye sormuşsunuz.

Fehmi Bey, sarışınlar ve medyatikler rağbet etmeye başlamışsa işin tadı da, gerçek fasıl dinleyicileri de kaçıyor demektir.

İŞTE BUDUR!

İki ele avuca sığmaz, uçarı kadın. İkisinin de başına buyruk haline hep imrenmişimdir: Ayşe Arman, Hande Altaylı.

Hande Altaylı, Ayşe’ye şöyle demiş: “Elbette herkes için zalimliğin sınırı ayrı ama aşkın insanın üzerinde kötülüğe meylettirici bir etkisi olduğu kesin.” Sonra da eklemiş: “Aşık olmuş her insan yıkılır. Tek bir söze, tek bir davranışa bakar sadece.”

AKLIMDA KALAN

CHP’den nihayet iyi bir haber: CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, Yenimahalle Belediyesi’ne gitti. Kimileri sürpriz ziyaret diyor ama değil, genel başkanlar sürpriz işleri pek sevmez. Kemal Bey, Yenimahalle’ye gitti, karmaşaya el koydu, Başkan Fethi Yaşar’a “istifa etme” dedi. Kimileri için küçük bir adım gibi görünen bu durum, CHP için büyük adımdır. Çünkü parti içi “hizip” kapışmasının yerini aklı başında bir kâr-zarar hesabı alabildiğini gösterdiler. Başkan Fethi Yaşar çalışkan, Yenimahalleli tarafından çok sevilen biri. Belediye Meclis üyeleri istifa ederken “eyvah” demiştim, Kemal Bey bu gidişe “dur” demezse Yenimahalle de CHP için sizlere ömür olabilir. Neyse ki Kemal Bey devreye girdi. Her siyasi parti için geçerli bir tek ilke var: Esas hedefi unutup küçük hedeflere yoğunlaşırsan, bulunduğun yeri bile koruyamazsın…