Nuran YILDIZ

MESAFE…

----- 21.05.2012 - 00:01 -----

Mustafa Kemal’in anıtlarına çelenk koymak izne bağlandı. Bir tür dolaylı yasaklama. Mustafa Kemal’in ülkesinde. Olabilir. Artık şaşırmıyoruz.

Şahsen ben, O’nu (“O” zamiri bir tek O’nun için yukardan virgülle ayrılır. Ona buna yukardan virgül koyup, virgülü ayağa düşürenlere not) sevmeyi, anıtına çelenk koymakla hiç ilişkilendirmem. Hiçbir çelenk koyucu etkinlikte de bulunmadım.

Oldum olası, sevgi göstermeyi rutine bağlama işinden rahatsız olurum.

Çünkü rutin tembelleştirir. Sennett, Karakter Aşınması’nda bu bilginin altını çizer.

Nörologların beyni ve hafızayı çalıştırmak için “evinize her gün aynı yoldan gitmeyin” önerisinin nedeni de budur.

Mustafa Kemal’in anıtına çelenk koyma işi izne bağlandığından beri, O’nu sevmeyi rutine bağlayanlar, anıtlarının yerini fark etmeye de başladılar.

“Nasıl yaparız da çelenk koymayı başarabiliriz?” telaşına düştüler. Bir nevi zihin çalıştırma pratiği.

Mustafa Kemal’le, O’nu sevenler arasına konan bu izin zorunluluğu mesafesi kuşkusuz O’na olan ilgiyi artırmış görünüyor. Dilerim öyle olur.

Mesafe, ulaşılamazlık hissinin üretimi, değeri de artıran bir şey. Derler ki Mecnun’u mecnun eden, Leyla’ya kavuşamayacak olmasıdır.

Yokluk hissi varlığın ve değerin altını çizer.

Ekonomik durumu iyi ailelerin çocuklarının depresif ve tatminsiz olmalarını, yokluk hissini bilmemeleriyle açıklıyor psikologlar.

Kemalizmi konformistçe yaşayanlarımız bu yokluk hissini yaşayacak ve O’nu arayacak, ihtimal.

Mustafa Kemal’i “O benim kalbimde” şeklinde sevmeyi, çelenklerle rutine bağlayanlara bu izin alma işi, gerçek kıymeti bildirecek bir uyarı olur mu?

Şimdi O’nun anıtlarıyla yüreğimiz arasına konan bu mesafe “anıta kırçiçeği koyma özgürlüğü” diye bir özgürlüğün de olduğunu göstermedi mi?

BAŞKAN VE LİDER AZİZ YILDIRIM

Fenerbahçe gibi dev bir kulübü hapishaneden mektuplarla yönetiyor.

Dışarıda olsa, başkanlık için en az dört adayla yarışacakken, cezaevindeyken tek aday olarak seçilmeyi başarıyor.

Tutuklanmadan önce sevenleri olduğu kadar sevmeyenleri de olan Aziz Yıldırım, şimdi kalabalıkları yönlendiren bir lider.

Ona bu gücü ve karizmayı kazandıran üç şey;
Bir, araya parmaklılarla konan mesafe. Başkana ulaşılamazlık hissi, lideri büyütüyor.

İki, zoru başarıyor. Karizmanın doğuşunun en belirleyici unsurunu yaşama geçiriyor. Kendisini içeri atanlara içerden meydan okuyor.

Üç, uzlaşmaya kapalı. Kararlı. Geri adım atmıyor. Bu tavrıyla yıllar yılı yılışık pozlar vererek seçim kampanyası yapan siyasetçilerde neden liderlik ışığı olmadığını gösteriyor.

OLMADI

Bir zaman önce, “CHP içinde bir gelecek beklemek yerine kendi yolunu çizmesi gerektiğini” söylediğim Sevgili Mustafa Sarıgül, güzel bir iş yaptı, 19 Mayıs’ta, Şişli’yi Mustafa Kemal posterleriyle ve bayraklarla donattı.

Ama.

Toplanan binlerce insan arasından tepesine çıktığı otobüsle geçmesi hiç doğru olmadı.

YAKIŞMADI

Tekirdağ rakısına taklit (çalıntı mı demeli?) reklam yakışmadı.

Türkiye’de yaratılan en güzel slogan sayılabilecek “Bize her yer Trabzon”u alıp, iki astronot kıyafeti ekleyip “Bize her yer Tekirdağ” demek hem ayıp, hem kolaycılık.

Tekirdağ, daha iyisini yapabilirdi. Yapamıyorsa reklam ajansını hemen değiştirsin.

AŞKLARI DA DİZİLERİ GİBİ

Dizi oyuncuları yeni aşk bulunca üzülürüm. Kıskançlıktan değil. Onlar hayatlarının aşkını bulduklarını sanırken, hayatlarına giren adamlar ya da kadınlar aslında onların rollerine aşık olurlar.

Örnek, Hürrem Sultan’ı oynayan Meryem Uzerli’nin yeni aşkı. Adamın adı lazım değil ama Kanuni Sultan Süleyman’la yarışıyor olmalı kafasının içinde. Hürrem, Padişah yerine beni seçti diye de böbürleniyordur içten içe.

Dizi biter, tacı gitmiş Hürrem’in tüm sihri bozulur, aşk biter. Üzücü.

AKLIMDA KALAN

“Sol”un en doğru tanımı: Bugüne kadar “sol”la ilgili yapılan tüm politik, teorik, pratik tanımların toplamının özetini bir oyuncu, Olgun Şimşek bir çırpıda söylemiş: “Sol vicdani bir hareket.” Bitti. Bu kadar basit bir cümleyi seçmenlerine anlatamayan solcular, kendinizi mutlaka sorgulayın, iletişimizi gözden geçirin desem de boşuna. Eleştirinin öz olanına da, olmayanına da kapalı ne kadar insan varsa sol’da siyaset yapıyor.