Nuran YILDIZ

SARIGÜL CHP İÇİN ÇÖZÜMÜN NERESİNDE?

----- 28.05.2012 - 00:01 -----

CHP’nin Silivri’deki yerel yönetimler toplantısından çıkardığım sonuç: 2014 yine hüsran! Yanlışlar yine çok.

Yeni bir halkla ilişkiler firmasıyla anlaşmanın başarı için yeteceğini sanmak hata. Başarısızlığı medyaya yüklemek de hata.

Yine de buraya önerilerimi yazayım, belki bir yararı olur (Kemal Bey bu web sitesini düzenli okuyor ya);

Bir, CHP’li olmayan belediyelerde adayların şimdiden açıklanması gerekli.

İki, yerel seçimlerde çalışacak ekipleri parti okulunda eğitmeye başlamak için geç bile kalıyorlar.

Üç, CHP’li Belediye başkanlarıyla kavga yerine, aynı masanın etrafına toplanıp sağlıklı ve iyi niyetli bir iletişim kurmak şart.

Dört, Belediye Başkanlarının genel merkezi varlıklarına bir tehdit olarak değil, çözüm ortağı gibi görmeleri sağlanmalı.

Beş, CHP’de ortak akıl var ise, Mustafa Sarıgül bugünden İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan adayı ilan edilir.

Böylece;
Sarıgül İstanbul’da, “gösterdiği” kadar başarılıysa İstanbul’u kazanır. CHP kazanmış olur. Başarısız olursa, Kemal Bey de olası bir rakipten kurtulur.

Hadi diyelim ki Sarıgül’e itirazınız var, peki daha dikkat çekici bir adayınız var mı?

NOT:
Başbakan İstanbul İl Kongresinde, Arena’da 100 bin kişiyle güçlü Cumhurbaşkanlığına giden yolu başlatmıştır. Kalabalığın sayısı önemsiz ama onları bir araya getiren örgütlenme becerisi çok şey anlatıyor.

“SÜBAP STRATEJİSİ”

Erdoğan bakıyor ki herkes ninnilerle uykuda. Aynı stratejiyi bilmem kaçıncı kez sahneye koyuyor.

Söylenmesi gereken ama hoş olmayan şeyleri birine söyletiyor. Söyleyeni ise ti’ye alınan, “dalga geçilen”lerden seçiyorlar.

Bakan Şahin’in Uludere açıklaması gibi. O söylüyor. Arkasından yalanlamalar, itirazlar geliyor.

Sonuç: söylenmesi gereken söylenmiş oluyor. Söyleyen dışlanınca Hükümet temiz kalıyor. Söyleyenin gaflarla ünlü olması, şok etkisini azaltıyor. Böylece tepkinin de önüne geçilmiş oluyor.

Hüseyin Çelik’in “Yangını o çıkardı, ben itfaiyeciyim” sözleriyle maksat da ortaya çıkıyor.

Hükümeti güçlü tutan, sübap işlevi gören siyasetçilerdir. Onlar konuşuyor, basınç ayarlanıyor, yola devam.

TRT’NİN İSTEDİĞİ OLDU

Bonomo, Eurovizyon’da 7. oldu. O korkunç şarkı için iyi sonuç.

TRT Genel Müdürü İbrahim Şahin, Eurovizyon’da birinci olmak istemiyordu. Birinci olmanın götürüsü getirisinden çoktu. Milyonlarca dolar masraf demekti.

Hadise’den ağzı yanınca bir kadın da gitsin istemiyordu. Ortalama biri gidecek, en arkada kalmayacak, birinci de olmayacaktı. İstediği oldu.

Bazen bir yarışmaya kazanmamak için de girersiniz, TRT bunun örneğidir.

İYİ TAKTİK

Sarışınların zekâlarını çok dikkate alırım, özellikle de konu erkeklerse.

Bir ara “ruh sarışınlığı” kurslarına gönüllü katılasım vardı, kısmet olmadı. Bu tür tekliflere daima açığım, bilesiniz.

Örnek: En önemli sermayesi sarışın olmak olan Bade İşçil. Geçenlerde bir açıklama yapmış: “Bütün erkekler kardeşim olur.”

Süper taktik. İşi biliyor. Çünkü erkekler güzel kadınlar tarafından kardeş muamelesi görmekten nefret ederler. “Kardeş” sözü meydan okumadır onlar için ve bir mücadeleye girerler.

Magazinel hareketliliğine bakılırsa Bade Hanımın taktiği başarılı olmuş görünüyor.

KİMİ YAPAR, KİMİ BAKAR

Aylar önce bir işadamıyla konuşuyoruz. “Şirket alt yapınız uygun. Medyayla bağlantılarınız çok iyi. Sporun göbeğindesiniz. Ülkemizin sporda büyük bir eksiği var” dedim. Spor, moda ve medya devi IMG’den söz ettim. Bu alanın en büyüğü ve en iyisi. Onlarla ortaklığın Türkiye’deki önemli bir açığı gidereceğini anlattım.

Adam o gün demek istediğimi anlamadı. Kafası daha kısa vadeli hedeflerle meşguldü. Miyop işadamlarından.

Öğrendim ki IMG ile Doğuş Grubu işbirliği yapmış. Bu fırsatı gördükleri için kutlamak gerek. Bizimkini aradım, “Gördünüz mü haberi?” dedim, “siz çapkınlık turlarındayken atı alan, geçip gitti.”

“Şahenk bu işten zarar edecek” dedi. İş, IMG’nin kontrolünde olursa zarar mümkün değil, yok eğer Ferit Beyin iş yapma biçimine terk edilirse bizim iş adamı haklı çıkabilir.

AKLIMDA KALAN

Feministlerin düşünce yapısı: Hiç anlamadığım bir konu varsa o da feministlerin düşünce yapısıdır. Kadınlara eşitlik adına yaptıkları hemen her eylem, ayrımcılığın altını çizer. Axe deodorantlarının reklamında, kadının Axe sıkılmış elbise askısıyla flört etmesini kadını aşağılama kabul edip, Boğaziçi’nde stand basmışlar. Benim o reklamda gördüğüm ise, kadının aşağılanması değil tam tersine, erkekle, elbise askısı arasında hiç fark olmadığının altını çizerek erkeğin aşağılanmasıdır. Haksız mıyım?