Nuran YILDIZ

BİZE EMBESİL* MUAMELESİ YAPIYORLAR

----- 26.11.2012 - 00:01 -----

Başka bir ülkeden geliyorlar. Davet ediliyorlar. Bazen politikacı, bazen iş adamı, bazen pazarlamacı oluyor bize embesil muamelesi yapanlar.

Kimine para ödüyoruz bavulla, kalabalığın gözünün içine baka baka “siz embesilsiniz” diyor. Bu sözcükleri kullanmıyor ama, o kadar sıradan, basit bilgiler veriyor ki, dinleyene embesil muamelesi yaptığı apaçık belli oluyor.

Kimi gazetelere verdikleri demeçlerden bağırıyor: “Alooo siz var ya, embesilin şahısınız!”

Ağzından embesil çıkmıyor ama okuyan ve düşünebilen herkes mesajı alıyor.

Oğuz Satıcı anlatmıştı. Epey para ödeyip bir konuşmacı getirtmişler, sanırım ABD’den.

Adamı dinleyip konuşma içeriğinin boşluğunu fark edince ödedikleri paraya üzülmüşler.

Fatih Altaylı ile izlediğimiz bir etkinlikte Mr. Bilmemne, içeriksiz konuşmasını sahnede kendini oradan oraya atarak şovla süslüyordu. Katılımcıları embesil yerine koyan bir embesili izliyorduk, ismi görkemli olduğu için.

Altaylı’nın kulağına sıkıntıyla, “Bu konuşmaya ortam yaratmak, ülkemdeki bilime ve akla hakaret” demiştim.

Şimdi burada, “Onlar bizden daha çok bilselerdi, en iyilerimize duydukları ihtiyaç için yeşil kartla zeka transferi yaparlar mıydı?” ukalalığına girmeyeceğim.

Şimdi burada “Yurt dışına master ve doktora için giden öğrencilerimizin kendilerine güvenen insanlar olarak dönmelerinin nedeni, orada aldıkları eğitim değil, burada aldıkları eğitimin orada ne kadar üst derecede olduğunu fark etmeleri” ukalalığına da girmeyeceğim.

Bizi embesil yerine koyanların yeni örneği, Ulusal Perakende Federasyonu Başkanı Matthev Shay;

“Gelecekte perakende piyasası ne tam geleneksel, ne tam dijital olacak” demiş, bizim en ortalamamız bile bilir bunu.

“Fazla borç da fazla tasarruf da büyümeyi baltalar” demiş, çevir ilkokul çocuğunu sor, aynı cümleyi kurmaz mı?

Siz bakmayın o anlı şanlı konuşmacıların kataloglardaki cool pozlarına. Dokununca içi boş teneke sesi çıkarıyorlar, tın tın.

Evet kızgınım çünkü, ülkem insanının, kendi paramızla embesil yerine konmasından, buna da çanak tutulmasından sı-kıl-dım!

* Embesil, AAIDD (American Association on Intellectual and Developmental Disabilities)'nin yönergesinde "Bireyin zihinsel işlevlerinde ve kavramsal, sosyal, pratik uyumsal becerilerinde kendini gösteren uyumsal davranışlardan en az ikisinde, 18 yaşından önce ortaya çıkan anlamlı derecedeki yetersizlik/sınırlılık" olarak tanımlanan durumun halk arasındaki adı.

BAŞBAKAN HAKKINDA KAFAMA TAKILAN SORULAR

Obama’dan adil olmasını istediğine göre, 10 yıl ülkeyi yönetişmiş biri, ABD’nin dış politikasını “adil olmak” üzerinden yürüteceğini düşünecek kadar naif olabilir mi?

“Muhteşem Yüzyıl” dizisi tarihi gerçekleri saptırdığı için yargıyı harekete geçmeye çağırdığına göre, tamamen gerçeği yansıttığına inandığı diziler ve filmler olmalı, değil mi?

ABD ile birlikte kavga etmediğimiz ülke kalmadığına göre, bunca kötü durumdan çıkmasını beklediği iyi durum senaryosu var mıdır?

Bölgedeki rolünü Mısır Devlet Başkanına kaptırdığına göre, tüm yarışı önde götürürken, son metrede arkadan gelip birinci olan atlet hakkında, kendim ettim, kendim buldum diyor mudur?

MUHARREM İNCE VE TACİZ HAKKINDA SORU

Daha seçime çok var. Öyleyse Meclis’te bekleyen yüzlerce dosya içinden Muharrem İnce’nin “taciz dosyası”nı şimdi gündeme getirmenin siyasi anlamı nedir?

Tamam, adı İzmir Büyükşehir için geçiyor. Bence yakışır. Da… Taciz bombası neden şimdi patlatılmış olabilir? Fikri olan var mı?

ING’NİN ASLANI

ING Bank’ın yeni reklamlarını izlediniz mi? Hani Acun’a “Seni ürkütücü bulanlar varmış” dedirtilen abuk reklam?

20 Eylül 2012’de, “Biri bu aslanı öldürsün” yazmışım, “ürkütücü ve korkutucu camgöz” demişim.

Biz yazdık, onlar yaptı demiyorum. Ben yazdım, pek çok insan da sanal dünyada bunu yazdı, dile getirdi.

Komik olan, devrini tamamlamış bir köşe yazarının “Bana cevap veriyor” diyecek kadar egosuna teslim olması. Adamın biri gazetedeki köşesinde öyle yapmış.

Acı olan, ING gibi bir reklamverenin hedef kitlesiyle inatlaşması. Bu da olsa olsa bu ülkede olur.

AKLIMDA KALAN

Topaç gazeteciler: Topaç yalnızca çocukluğumuzda kalan masum bir oyuncak değildir. Topaç, halkla ilişkilerin ABD literatüründe “bir dış etkiyle döndürülen şey” olarak tanımlanır. İlgilisine, Stuart Ewan’ın “PR: History of Spin” kitabını önerebilirim. Bu konu, geçen gün Sevgili Gökmen Karadağ’ın “Haber Aktif”ini izlerken aklımdan geçti. Stüdyoda Nagehan Alçı ve Hakan Bayrakçı. TESEV’in araştırması tartışılıyordu. Biliyorsunuzdur o araştırmaya göre halkın neredeyse %82’si Atatürk ilke ve inkılaplarının yeni Anayasa’da olması gerektiğini düşünüyordu. Nagehan Alçı’nın bildik kavgacı ve çıkıntı halinden eser yoktu, halim selim bir tavırla oturuyordu. Normalde zaplayıp geçtiğim bu hanımın munis duruşu, hayırdır ruh haliyle beni durdurdu. Sanki Mustafa Kemal’i “diktatörlük”le suçlayan, “devri kapandı” diyen o değildi. Programı izlerken aklımdan medyamızın topaç gazetecileri bir bir geçti. Şu anda sizin de geçiyordur. Mesaj ve maillerinizle bana kendi etraflarında dönenlerin uzun bir listesini yapabilirsiniz. Hoş, Sennet’e göre “dönmek” yeni zamanların bir karakter halidir, zaaf sayılmaz.