Nuran YILDIZ

SİZİN AKİL ADAMLARINIZ ONLARSA BENİMKİ DE BUNLAR

----- 25.03.2013 - 00:01 -----

Çözüm süreci için düşünülen akil adamlar listesine baktım. Siz de o an, gülmekle karalar bağlamak arasına sıkışmış insan yüzü görmek için bana bakmalıydınız.

Evlere şenlik liste. Hasan Cemal, Ali Bayramoğlu, Oral Çalışlar, Tarhan Erdem, Yıldırım Akbulut ve diğerleri. Gözüm Nuray Mert’i de aramadı değil. Hayli zafer işareti yapmışlığı var, ne de olsa.

Başbakanın danışmanlarının hatırı sayılır olanları bu siteyi okur. Onlara buradan hatırlatmam gerek;

Bundan önce, “açılım süreci” zamanlarında, içinde popçunun, topçunun olduğu danışma kurullarınız vardı. Hani Bülent Ersoy’un VIP’ten geçiş hakkı talep ettiği. Seda Sayan’ın aynı ortamda eski sevgilisini görüp toplantıdan gittiği.

“Böyle başlayan süreçten sonuç çıkmaz” demiştim, hatırladınız mı? Siyaset ciddi, medya gayri ciddi işti ve Habur’da duvara toslayıp bitmişti.

Şimdi hatırlatma işi yine bana düşmüş görünüyor. İşte buraya yazıyorum; ismi geçenlerin yarısı bile akil adam listesine girerse o süreçten umudu kesin.

Benim önereceğim isimleri listeye dahil edin, işe yaramazsa beni bulun;

Listenin başına Nihat Doğan yakışır. Son dönemde en aklı başında lafları o ediyor.

İkinci sıraya Orhan Pamuk’u koyabilirsiniz. Hariçten gazel okumak yerine elini taşın altına koysa iyi olmaz mı?

Pamuk’un arkasından Eda Taşpınar kesin olmalı. Güneş altında kavrulmadan yanmanın kitabını yazdı kadın.

İvana Sert mutlaka ama Ahmet Altan’ın hakkı yenmemeli. Ne de olsa ateşe çok odun atmışlığı var.

Ömer Çelakıl olmazsa olur mu? Kimse konuşmadığına göre o bize çözümün gerçeküstü sırlarını açıklayacak yolu bulur.

Acun’un rol kapmadığı, sevgili Ahmet Hakan’ın Twitter şubesini açmadığı çözüm süreci hiç olur mu?

BENİ DELİ EDEN SORU

İmralı mektupları arasında unutulup gitti. Ya da cımbızla çekilmiş gibi gündemin içinden çekilip alındı, silindi.

Mehmet Ali Ilıcak “Başbakanın imzalayıp verdiği Kuran’ı okuyorum” dememiş miydi?

İşte ben de soruyorum, kutsal kitaplar imzalanıp dağıtılabilir mi?

BÖYLE HAMBURGER YENMEZ!

Hamburgerle aram yoktur. Sağlıklı bulmadığım için değil, köftesi damak tadıma uymadığı için.

Heidi Klum’un oynadığı hamburger reklamını izlerseniz en yakın hamburgerciyi aklınızdan geçireceğinize bahse girerim.

Nasıl yediğini yazamam, terbiyeme uymaz, Youtube’da bulup izlemelisiniz. El, dil, ağız ve dudak. Yok böyle bir şey!

GAZETEDE YOK, INTERNETTE VAR

Elimdeki magazin ekinin ön yüzünde fotoğrafı duruyor. Beyazlar içinde güzel mi güzel, zarif mi zarif. Kulağımdaki telefonda da sesi. Üzgün. Kızgın. Dizi oyuncusu.

“Göğsüm görünüyor diye kırmızı nokta koymuşlar” diyor. Bakıyorum gazetedeki fotoğrafa, nokta falan yok. “Nerde?” diyorum. Bilmem ne internet sitesinde yapmışlar meğer.

“Takma kafana” diyorum, “görünmeyen memeye kırmızı nokta koymalarına dua et, tıklama almak için porno sitelerini aratmıyor çoğu haber sitesi.” Ona, sanal dünyaya eğlenmek için bakması ve ciddiye almaması gerektiğini, gazetelerin güven konusunda açık ara önde olduğunu anlatıyorum son araştırma verilerini anlatarak.

TOLUNAY KAFKAS’A YAZIK OLACAK

Trabzon’un genç ve heyecanlı teknik adamı Kafkas, başarısız sonuçlara çare olarak taraftara çağrı yapmış: “Bizi yalnız bırakmayın.”

Saha içindeki zaferi tribündeki taraftara bağlayan teknik adam baştan kaybetmiştir. Ben “12. adam taraftar” safsatasına inanan biri değilim. Bu, “dolduruşa getir, paraları götür” stratejisinden başka bir şey değildir.

Taraftar acımasızdır. Zafer getirmez, zaferlerden beslenir. İki maç kazan bak, nasıl dolacak tribünler.

AKLIMDA KALAN

Bir aile fotoğrafı: İki çocuk. Anne ve baba. Dört kişilik bir aile. Yemekteler. Kızlardan büyük olan bluğ çağının eşiğinde, eliyle yediği yemeğin tadını öyle bir çıkarıyor ki, gülümsüyorsunuz. Diğeri fazlasıyla haşarı bir ifadeyle bakıyor kameraya. Anne zarif. Babanın dikkati yemeğinde. Masaları bir su kıyısında. “Burası Gençlik Parkı” diyorum bakar bakmaz, “Ankara.” Oysa fotoğrafta hiçbir ipucu yok. Belki siyah beyaz oluşu. Belki kendi çocukluğumun Gençlik Parkı göl kıyısında yenmiş yemekleri. Bilmiyorum. Ama orayı tanıyorum. Sanki gitsem o masayı da bulacağım. Ne yazık ki, Gençlik Parkı’ndan Melih Gökçek geçtiğinden beri, beton yığını çirkin ve görgüsüz bir mekan şimdi oralar. Fotoğraf Hülya Avşar’ın çocukluğuna ait. “Aklımdaki Fotoğraflar” arasına koydum, isterseniz bakın.