Nuran YILDIZ

BİRİLERİ İLKE HATIRLATMASI YAPSA…

----- 06.12.2013 - 00:01 -----

Durum, dershanelerin kapatılmasının iki yıl erteleneceği açıklamasıyla biraz sakinleşmiş görünüyorsa da, konu kapanmış değil.

Geçen birkaç haftalık süreçte Hükümet-cemaat geriliminde aralarındaki güven onulmaz biçimde yara aldı kanımca. Tabii güven gerçek anlamda var olduysa.

Bu küçük sakinleşmeden fırsat bulup “ilke” üzerine kafa yormak gerek.

Her savaşın, mücadelenin kuralları vardır, etik kurallar olmazsa barbarlıktan başka bir şey kalmaz.

Mesela insanlar arkalarında vurulmaz. Mesela özel yaşamları gündeme getirilmez. Değerlerine, inancına saygı gösterilir vs.

Birkaç gün önce Yeni Şafak’ın Ankara Temsilcisi Abdülkadir Selvi’nin yazısını okurken geçti aklımdan ilkeler. Selvi’yi severim. İyi gazetecilik yapar.

Yazısını okurken derin bir iç çektim. Çünkü Selvi, cemaat medyası tarafından uğradığı haksızlıklara itiraz ediyordu. Onun itirazlarını geçmişte aynı haksızlıklara uğrayanlar da yapmıştı.

Ne yazık ki yakın geçmişte haksızlığa uğrayanların Abdülkadir Selvi gibi derdini anlatacak, yanıtlarını verecek köşeleri yoktu. Bir odatv.com’ları vardı, o da darmadağın edilmeye çalışılmıştı.

Selvi, “dershane tartışmasının zamanını Hükümet belirlemedi, cemaat belirledi” diyordu. Doğrudur, bu tür zamanlama hatalarını Başbakanın ekibi yapmaz.

“Toplum mühendisliği tam tersi sonuçlar doğurur” diyordu, ben o tür ezberlerden gitmek yerine, Erdoğan’ın tabandaki desteğini hafife alanlar yanılır diyebilirim.

Abdülkadir Selvi kendisine yakışan vakarla köşe yazarını korumuş yazısında, benzer haksızlığa uğrayanları koruyacak ne bir siyasi partisi ne de medyası vardı. Üstelik sadece hakarete uğramamış, hapislere atılmışlardı. Çoğu hapiste halâ.

Eğer birkaç yıldır insanların yaşadığı haksızlıklara, hukuksuzluklara ilkeler düzeyinde yaklaşılabilseydi, bugün aynı şeyleri Hükümet yaşamayabilirdi.

Ülkemizin son yıllarda, Hükümetin son aylarda yaşadığı tüm olumsuzluklar, siyasetin ve adaletin ilkelerini anımsatacak devlet adamlarının eksikliğinden olsa gerek.

Eğer uğrunda mücadele edecek ilkeleriniz yoksa, uğrunda mücadele ettiğiniz her şey yalandır.

ÇOK GÜLDÜM

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, ABD’de öyle bir şey demiş ki ağlatması gerekirken gülmekten öldürdü beni.

İstanbul, Ankara, Bursa, Adana, Hatay, Balıkesir illerinde belediyelerin CHP’ye geçeceğini söylemiş. Kendisi buna nasıl inandırılmış bilemem.

Umarım dedikleri çıkar diyeceğim, içimde hiç inandırıcı bir his yok.

Ya CHP seçmenle sağlıklı bir iletişim kurdu ve benim bundan haberim yok ya da Kemal Beyin suyuna bir şey kattı ABD’deki malum kesimler.

AKLIMDA KALAN

“Kadının kuluçka makinesi olarak portresi”: İbrahim Tatlıses boşandı ya. Duymayanlar da buradan duymuş oldu. Boşandığı eşi Ayşegül Hanım televizyon kanallarından birine açıklama yaptı. Cümlesi aynen şöyle: “İbrahim Bey Barış bebeği benden yapacaktı.” Kadının nasıl edilgin bir noktada muamele gördüğünü daha güzel hangi cümle anlatabilir? “Bebeği ikimiz yapacaktık” demek yok, “Bebeği benimle yapacaktı” demek bile yok, “Benden yapacaktı” diyor! Peki o zaman sormazlar mı insana “Sen kimsin, kuluçka makinesinden farkın nedir” diye? Sormazlar. Bu tür roller bir yandan kadına dayatılır, bir yandan da bir kısım kadınlar bu tür rollere gönüllü olurlar.