Nuran YILDIZ

NEDEN?

----- 31.03.2014 - 09:01 -----

Yazılarımı okuyanlar seçim sonuçlarına elbette şaşırmamışlardır. Bazıları yazdıklarıma kızsalar da yazdıklarımın doğru olduğunu yaşayarak gördüler.

İyi de ben nereden bildim? Özel yeteneklerim mi var? Yok. Olsaydı, paraya para, şöhrete şöhret demezdim.

Akıl diye bir şey var. O akıl da der ki, eğer tek bir parametre üzerinden gidersen (örneğin 17 Aralık süreci) resmi doğru okuyamazsın.

Benim aklım parametre sayısını artır dedi, artırdım. Ve birçok parametremde pek çok kimseyle de anlaşamadım.

Dolayısıyla. Olup biten her şeye rağmen. Dört bakanı hem de en alâsından yolsuzlukla anılırken. Gizlisi saklısı ortalara dökülmüşken. Bir liderin hem de oyunu artırarak seçim kazanmanın sırrı nedir?

Gerçeklerle yüzleşmekten hoşlanmayanlar sonuçlara ya “seçim hilesi” ya da “adam yine mağduru oynadı arkadaş” diyecekler. Bu tiplerin devekuşlarıyla bir yerden akrabalığı olmalı.

Sonuçlara şaşırmayan benim okurum, medya soytarılarını ciddiye almak yerine, bu sonuçların gerekçelerini de doğru ortaya koyabilecek;

Bir, Tayyip Erdoğan’ın güvenilirlik faktörü.

İki, Erdoğan’ın yerel seçim adaylarını seçme yöntemi.

Üç, seçimin genel seçim havasına sokulmuş olması.

Dört, insanların önüne “Türkiye ve dış güçler” ayrımının konması.

Beş, CHP’nin belirli bir seçkin kesimin eğlence ortamı olarak işlev gören (a)sosyal medyanın sözcülüğüne soyunması.

Altı, medyanın seçimlerdeki etkisinin sınırlı olması.

Yedi, muhalefetin “paralel yapı” söylemiyle arasına mesafe koymaması.

ANTALYA… GÜZEL ANTALYA…

Önceki yazıda dedim ki, “Ey CHP’nin Antalya seçmeni bu adayınıza oy vermeye eliniz nasıl gidecek?”

Bazı okurlar kızdı. Böyle yazmam iktidar partisine yararmış! Kime yarayıp yaramadığı mı önemli, yoksa yapılan yanlışları halı altına süpürmek mi?

Bu yazıyı yazdığım sırada, Antalya’da CHP zorlanıyordu. Eğer kaybederse, suç benim mi, yoksa Antalya’nın sorun yaşadığı mevcut başkanı yeniden aday gösteren CHP yönetiminin mi olacak?

Eğer bu kutuplaşma olmasaydı, CHP’nin büyükşehir adayı şimdi aldığı oyun bile çok altında alırdı. Kesin.

AKLIMDA KALAN

Bu seçim kampanyasının iyi ve kötü yanları: Çoğu insanı fazla heyecanlandıran bu seçim süreci, benim için yaşadığım en sıkıcı seçim süreciydi. Sonunu bildiğim bir filmi izlemenin sıkıcılığı gibi. Ve umuda kapılan insanların içi boş umutlarına acıma haline bakışın iç sıkıntısı. Televizyonların “Bizim kanalda seçim yorumu yapar mısınız?” tekliflerini kabul etmeyişim de bu sıkıntıdandı. Özetle; bu seçim kampanyasının en kötü yanı, her tarafta Melih Gökçek resimleri görmemdi. Onun tehlikeli gülümsemesinin olduğu fotoğraflarıyla hep burun buruna olmak ve kaçacak yer olmayışı çok ama çok rahatsız ediciydi. En güzel yanı ise din adamı kisvesi altında parsa toplayanların imajının yerle bir olmasıydı. Hayırlısı…