Nuran YILDIZ

DÜĞÜN VARSA ÇAĞIRIN, GELİRİZ

----- 03.08.2015 - 10:15 -----

Evlat cenazeleri bir bir evlerin önüne gelirken. Düğün yapacak kadar midesiz olan varsa.

Ben annemi alıp o düğüne gelirim. Eğlencesi umurumda olmaz, belki annemin hastalığına iyi gelir diye.

En yakın arkadaş/akraba düğününe katılmamak için uzak şehirlerde toplantılara katılmayı göze alan ben.

Şimdilerde. Yedi yabancı elden davet gelse giderim.

Çünkü. Benim annem düğün sever(di). Kim ne giymiş, ne takmış, kim kimin nesi?

Kız tarafından kimin, erkek tarafında kimin suratı asılmış?

Kim güzel, kim çirkin? Güzel kız görünce, “bekar oğlum olsa da kızınızla tanıştırsak” fısıldaması vs.

Eskiden. Bu muhabbetten bana fenalık gelirdi.

Bir düğüne gidilecekse. Günler önceden. Annemin ikna çalışmaları başlardı.

Kafamı dağıtırmışım. Dolap dolusu elbiseleri giyme fırsatım olurmuş. Keyfim yerine gelirmiş falan.

Şimdi. Her düğüne gidesim var. Annemi götüresim var. Çünkü annem artık etrafında olup bitenleri tam algılayacak durumda değil.

Kimse dokunmasın, evde kalsın istiyor.

Belki diyorum, bir düğüne gitse keyfi yerine gelir. Bir oyun havasında parmaklarını kıpırdatır. Komik bir şey olursa belki güler.

Belki kız tarafı, oğlan tarafı dedikodusu yapar.

Annemin ilerleyen hastalığına düğün havası belki bir nebze iyi gelir diye. Kim davet etse annemi alıp gidesim var.

Bu konu nereden mi geldi aklıma?

Sevgili arkadaşım İsmail Küçükkaya’yı, Sırrı Süreyya Önder’in kızının düğününe gittiği için suçluyorlarmış. O yüzden.

İsmail gitmemiş.

Büyük olasılık, suçlayanlar troller.

Davutoğlu’nun çevresinden ve partisinden olamazlar.

Çünkü siyaset Ankara kulislerinde, televizyon ekranlarındaki gibi dönmez. Ekran önünde birbirlerine demediğini bırakmayanlar, ekran arkasında gırgır şamata, enseye tokat muhabbetindedirler.

Dahası. Hem her HDP meselesinde Sırrı’yı alıp muhatap alıp, hem de kızının düğününe kim katıldı kim katılmadı takibi yapmazlar.

AKLIMDA KALAN

Terör Türkiye’nin boğazını sıkıyor, suçu olan, başkasına atıyor hissi: Diyorlar ki, “Ülke kan gölü, sen bu konuda bir şey demiyorsun.” Demez miyim, dedim. Hem de 9 Haziran 2015’de. Tam iki ay önce. “Bir Acayip Memleket” başlıklı yazımda aynen şöyle dedim: “Medyanın, tapınacak derecede HDP’yi göklere çıkarıp, terör örgütünün kepenk indirdiğini sanacak kadar embesil bir kesimin elinde oyuncak olması. Acayip.” HDP, hem de MHP ile aynı sayıda vekille Meclis’e girdi. Demek ki mesele, HDP’nin oy oranı değilmiş. Daha da bir şey demek içimden gelmiyor. Şimdi “sevimli çocuk” algısından “duyarsız adam” algısına doğru sürüklenen Selahattin Demirtaş düşünsün biraz da.