Nuran YILDIZ

Haberturk.com - Arşiv

"Biz birbirimizi seviyoruz, aradan çekil!"

Kaçınız bu cümleyi ağzından çıkarabildi? Kaçınız bu kadar körleştirici ve bencil bir ruh haline girebildi?

Eski AKP milletvekili Halil Ürün’ün eşi Esma Ürün, boşanma davası görüşülürken kadının birinin kendisini arayıp “Biz birbirimizi seviyoruz, aradan çekil” dediğini söylemiş.

Bu yetmemiş gibi Esma Hanım kocasına durumu anlatınca üstüne bir de dayak yemiş. Hikaye eski ama...

Sizce Esma Hanım’ın canını en çok hangisi yakmıştır? Kadının birinin telefondaki sesi mi, kocasının köteği mi? Kadınlar konusunda az biraz fikri olan bilir ki can yakan telefondaki sestir.

Beş sözcüğü yan yana getirip dünyanın en keskin bıçağını, en öldürücü silahını yapmak mümkün.

En büyük işkence aleti çalması beklendiği halde bir türlü çalmayan telefondur denir ya, daha büyük işkence çalan telefondan başlıktaki cümleyi duymak olmalı.

Aşık olmayan kadın yoktur.

Aşkı için doğrularının tümünü yanlışlamayan kadın da yoktur.

Aşkı için sonsuz bedeller ödemeyi göze almayan kadın da yoktur.

Aşk en çok kadını çürütür. Kadının içinde çöreklenmiş yavaş yavaş zehrini kadının bedenine yayan bir yılan gibidir aşk.

Kadın için aşk bin metre yüksekteki bir telde yürümek gibidir. Düşmekten korkar, düşmekten o kadar korkar ki düşmeyi bile dileyebilir.

Aşık olmadan sevişen kadın çoktur ama aşık olmayan kadın yoktur.

Başkalarının adamlarına aşık olan kadın sayısı da az değildir. Ama birinci kadına “Biz birimizi seviyoruz, aradan çekil” diyen kadın sayısı azdır.

Bu cümleyi kurabilecek kadar bencil, yaralayıcı, kıskanç olabilmek aşkı kanalizasyona atmaktır ve o kadın dünyanın tüm parfümlerini kullansa da pis kokar.

İşte o pis kokuyu göze alacak kadar ileri gidecek ikinci kadın sayısının az olduğunu bilmek erkeğin aldatma seçeneklerini çoğaltan şeydir.

“Biz birbirimizi seviyoruz, aradan çekil!” diyecek kadar meydan okuyucu olmak ayrı mesele, beni çok daha fazla düşündüren cümlenin ilk yarısı:

“Biz birbirimizi seviyoruz” kısmı.

Hangi kadın ama hangi kadın bir erkek için bu kadar emin bir cümle kullanırsa kendi cezasını çoktan vermiştir.

Bir adamın sevgisinden o kadar emin olmak mı? Kendine güvenmek mi? Adama güvenmek mi? Hiç birisi ya da hepsi.

Bu cümleyi kurmak kolaydır oysa. Ama kuran pek azdır. Çünkü akıllı kadın sağlamcıdır. Gün gelir aptal yerine konduğunu öğrenmeyi göze almaz.

Bir adam “seni seviyorum, seni seviyorum” diye inlese de kadının bir gözü açık, kalbinin bir yanı daima uyanıktır.

Değilse bile öyle olmaları şiddetle tavsiye edilir.

Telefondaki kadının cüretine hayret ederek, cümlenin konusu Halil Ürün’ün fotoğrafına alıcı gözüyle baktım. Hiçbir kadın için ideal erkek olmadığı kesin.
İdeal erkek olmayı bir yana bırakın, Allah sahibine bağışlasın alternatifi Halil Bey olan bir kadın kırk yıl erkeksiz kalmayı bile daha cazip bulabilir.

Milletvekili olmanın afrodizyak etkisi Halil Bey’e yaramış belli.
Aşkla sevmek iki kişi arasında öyle bir dünya kuruyor ki. Sevdiğiniz orada tüm defolarından arınıp, dünyanın kendisi olabiliyor.

Bir tür uyuşturucu etkisi.. Halisülasyonlar yaratıyor.

Eğer öyle bir durumdaysanız, sevdiğinize baktığınızda hayranlıktan ağzınız açık kalıyorsa, kıpırdamadan beklemeniz tavsiyedir. Zaman sizi dürterek kendinize getirecektir.

Önemli not: Sevgililer Gününde neden aşk yazmadığımı soran okurlara bu yazı cevabımdır.

KAMERİST HAREKETE DESTEK

Kanat Atkaya’nın “Kamerist hareket”ini destekliyorum. Sonuna kadar. Kamer Genç’i tüm eylem ve söylemleriyle destekleme hareketi.
Kanat Bey üyelik formu göndersin, hemen doldurayım istiyorum.

İtiraf edeyim, Kamer Genç’in çiçek sulama hareketini de desteklemiştim. Kimileri bunu bir aşağılama için ortaya atsa da, çiçek sulamaktan yosun tutmuş adamların gizli idolü olduğu da bir gerçekti.

Diğer çiçek düşkünlerini bilemem ama açıkçası bu sulama işi Kamer Genç’i pek sevimli bir hale getirmişti.
Kamer Genç’in türban yasası görüşmelerindeki can siperane tutumu da müthiş sempati topladı.

TBMM kürsüsünde söylediği sözlerden hangisine hem gülümseyip hem hak vermediniz? Benim hit cümlem: “Kadının saçı erkeğe çekici gelmesin diye örtülüyorsa, bilmiyor musunuz ki kadının en güzel, en çekici yeri gözleridir, dudaklarıdır.”

Siz o kürsüde daha içten ifadelerin ağızdan döküldüğünü gördünüz mü hiç?
Şimdi tüm Meclis toplanmış Kamer Genç’i önleme projeleri geliştiriyor bir telaş. Kürsüye dokunulamayınca, etrafına dikenli tel çekip Kamer Genç’i kürsüye yaklaştırmama yolları.

İşe yarar mı? Bence yaramaz.

Meclis’e baktıkça kendimi “Kamerist hareket”e daha yakın hissediyorum.
Efendim demokrasi ciddi bir işmiş, dalga geçmek doğru değilmiş.
Dalga geçtiğimi kim söylemiş. Kimse benden “şu hareketi destekliyorum” lafını bugüne kadar duymuş mu? Duymamış. Ki ben taraf olmayı severim, öyle akmaz kokmaz olmayı beceremedim oldum olası. Değişen her devirle yükselen değer olamayışım da ondandır. Kayda değer taraf bulunca destekliyorum elimde değil.
“Kamerist hareket” konusunda o kadar ciddiyim yani. Kanat Beye duyurulur.

AKLIMDA KALAN:

Galatasaray’ın yediği 5 gol: Bana göre azdı. Futbol bildiğimden söylemiyorum. Başkan Canaydın’ın kulübe verdiği zararı daha net göstermesi açısından belki yenecek gol sayısının daha da artması gerekiyordu. Aziz Yıldırım’ın sayfa sayfa “Türk futbolunun kurtarıcısı” pozları vermesinin nedeni Canaydın’ın Galatasaray’ın başkanı olmasıdır.

Bir GS başkanı düşünün ki en büyük rakibinin taraftarlarınca en sevilen başkan oluyor. Başka denecek şey var mı?

(Haberturk.com 22.02.2008)