Nuran YILDIZ

Haberturk.com - Arşiv

Liderlerin gerilimle imtihanı

Irak’ın kuzeyine yapılan operasyon bir çok konuda turnosol kağıdı görevi yaptı.
Liderlerin ulusal güvenlik gibi bir konuda bile işbirliği yapmayacak kadar “ben merkezli” olduklarını görme fırsatımız oldu.

Bir gerilim anında halkın sağduyusu dışında korunağımız olmadığını gördük.
Lidermiş gibi duranların liderliğin yakınından geçemeyeceğini anlamış olduk.

Mesela Cumhurbaşkanı…

Tam da AKP içindeki oyunları kazandığı için cumhurbaşkanı oldu söylentilerine son verebilecek fırsatı bulmuşken.

Birleştirici, toparlayıcı liderlik niteliklerini gösterebilecekken gündelik siyasetin hesaplarına gömüldüğünü gördük.

Cumhurbaşkanı olabilme becerisi varken, gerilimli günlerde “baş” olup ortamı sakinleştirme yeteneği yokmuş meğer.

Mesela Başbakan…

Gerilimle imtihanda mahalle kabadayısından hallice olduğunu öğrenmiştik zaten.

Kızdığında “ananı da al git” diye öfke gösterisini pek şirin bulmuştu seçmenimiz. Muhalefete “sana ne, sana ne” diye kürsüden bağırırken “bizim seçmen külhanbeyliğini sever” diye geçirirdi içinden.

Ne var ki ulusal gerilimin yükseldiği günlerde kendisini ara ki bulasın.
Kimseye bilgi, güven verdiği yok. Güven, bilgi aldığı da şüpheli.
Lider fırtına geçene kadar ağaç kovuğuna saklanan değil, fırtınada yolu gösterendir. Olmadı, olamadı.

Mesela Genelkurmay Başkanı…

Ordusunu tehlikeli topraklardan çekerken gösterdiği askeri başarıyı gerilimi yönetmekte gösteremedi ne yazık.
Zihinlerde oluşan “Kim istedi de çekildik?” sorusuna yanıt vermek onun işi değildi.

Durumdan vazife çıkarıp “ABD’nin etkisini kanıtlasınlar, üniformamı çıkarırım” sözleri gerilimle baş edemeyecek kadar duygusal olduğunu göstermeye yetti.

Baykal’ı geçelim.

Bir zaman idolü Osman Müftüoğlu’ydu, içtiği suya nane yaprağı atmanın yararlarını anlatırdı.

Şimdi kendine idol olarak bir cerrah bulmuş olmalı. Varsa yoksa “içerde parça bırakıldı” demekten öteye gitmedi.

Zor günleri fırsat bilip ateşe benzin dökmekle lider olunmayacağını anlamış olsaydı, başka türlü olurdu.

Bahçeli’ye ne demeli?

Her gerilimde partinin anahtarını AKP’ye teslim ederek liderlik imtihanında hep başarısız olmuşken bu gerilimde hedef şaşırmayı da başardı.

MHP’yi uslu çocuklar partisine çevirecek kadar etkili lider olmuşken, Hükümete “bana bilgi vermek zorundasın” hesabını soramadı.

Bir lider gazete başlıklarıyla politika belirler mi? Belirlese de bunu grup kürsüsünde ifşa eder mi?
Oysa liderlik ortaya çıkmak için zor ve gerilimli günlere ihtiyaç duyar. Karizmatik lider olmak için zoru başarmak gerekir. Herkesin ilk yapacağını yapmamak gerekir. Herkes bilir.

Karizma kriz günlerinde lider olarak orta çıkan insanın üzerindeki elbisedir.
Bu yüzden gerilimli günlerde liderlik, duyguları zırhın altına gizlemeyi gerektirir, ortaya sermeyi değil.

Ve liderliğin gerilimle imtihanından başarıyla çıkabilmek için de “ben” yerine “biz” demek gereklidir.

Söyler misiniz son günlerde “ben”den “biz”e kim geçebildi?
Bir kez daha gördük ki bu ülkenin her şeyi var, bir tek lideri yok!

AKLIMDA KALAN

Galatasaray’ı Canaydın’dan kurtaracak kimsenin olmaması: Yine aynı çirkin oyun. Özhan Canaydın yeniden Galatasaray’a başkan adayı olmayacağını söyleyince eski oyun sahneye kondu. Yaş ortalaması 70’e yakın olan Alp Yalman, Faruk Süren, Orhan Yüce gibi ağabeyler “Canaydın kalsın” bayrağı açma niyetindeler. Aralarında bir tek FB Başkanı Aziz Yıldırım yok. Öyle ya, Galatasaray’a bir kötülük tezgâhlanıyorsa Aziz Yıldırım’ın neyi eksik? Sanırım vicdanı elvermemiş olabilir. Adı geçen beyler huzurevinde briç oynayıp, okey çevirmek dururken Galatasaray’dan uzak dursalar olmaz mı?

(Haberturk.com 07.03.2008)