Nuran YILDIZ

Haberturk.com - Arşiv

Eşiniz hediye olarak bir fahişe verse ne yaparsınız?

Konu gayri ciddi ama sorum ciddi.
Başbakanın Madrit’teki türban açıklamasıyla birlikte öyle bir türbülansa girdik ki herkeste moral sıfır.
“AKP kapatılır” diyen de karamsar, “Kapatılmaz” diyen de. Bunaldık milletçe.
Bunaldık ya, eğlenceli bir konu iyi gelebilir. Doğrusu ben eğlendim. Siz okuyunca “ne günlere kaldık” da diyebilirsiniz. “Bize neden böylesi düşmez” de diyebilirsiniz.
Orası size kalmış.
Birkaç gün önce bir haber okumuştum. Bir magazin çiftinden erkeğin doğum gününde karısı 3 striptizci kız getirtmiş. Ulus 29’a. En sevdiğim mekanlardan biri Ulus 29. Kızlar anadan üryan kalana kadar şova devam etmişler.
Bu haber bana geçen hafta bir arkadaşımın anlattıklarını hatırlattı.
Arkadaşım İstanbul’da. Çevresi oldukça geniş bir adam.
Gümüşsuyu’nda, ilk kez gittiğim, harika bir restoranda, nefis bir yemek yiyoruz. Benle yemek yiyenler bu cümleyi kurduğuma şaşıracaklar elbet. Bir restoran ve bir yemek için “harika”, “nefis” gibi sözcükleri kullanmam neredeyse imkansızdır çünkü.
Konumuza dönelim.
Keyifli bir sohbetteyiz ki derin bir iç çekti arkadaşım. “Hayırdır” dedim.
“Sorma” dedi. “Başımda bir bela var onunla uğraşıyorum.” Genelde ciddi meselelerle uğraştığını bildiğim için aldı beni bir merak. Anlattı.
“Ya” dedi “Bir bayan arkadaşım kocasına bir sürpriz yapmak istiyor.”
“Olabilir, bu seni neden ilgilendiriyor?” dedim. “Nasıl ilgilendirmesin? Kocasına doğum gününde bir fahişe hediye etmek istiyormuş. Benden de o fahişeyi bulmamı istedi. Şimdi onu arıyorum.”
Söylediklerinin “arıyorum” kısmına inanmadım elbette. Eminim onda hayli telefon vardır.
Ben şaşkın ve ağzım açık bakıp kaldım. Konunun garabetine değil, kadının arayışa girme cesaretine şaşkınlığım. Yoksa böylesi içeriklere şaşmıyoruz epeydir.
“Nasıl yani?” dedim. “Sen bir fahişe bulup evlerine mi götüreceksin?
Seni tanırım o kadarını da yapmazsın.”
“Olur mu canım?” dedi. “Fahişenin telefonunu bulup arkadaşıma vereceğim o kadar. O da kadını arayıp bir saat ve otel adresi verecek.”

“Eee?” dedim, şaşkınlık diz boyu. “Arkadaşım kocasını fahişeye adresini verdiği otele götürecek. Sonra odadan bir bahaneyle çıkıp, yerine fahişe gelecek. Kocaya sürpriiiz!”
O sırada otel odasındaki kocanın yüz ifadesi gözünüzde canlandı mı bilemem. Kiminiz keyiften dört köşe bir adam yüzü canlandırabilir, kiminiz “Aman bizim hanımın bir komplosuna mı kurban gidiyoruz yoksa” diye panik bir yüz ifadesi hayal edebilir.

Arkadaşım anlattıklarını bitirince ben de ekledim. “O kadar saf değilsindir sen. Bayan arkadaşının odadan çıkacağım dediğine inanmış olamazsın.” Güldük.
Bu konuşmayı çok bilmiş bir arkadaşıma anlattığımda ne dese beğenirsiniz?
“Siz bunu kocaya sürpriz hediye mi sandınız? Ne kadar safsınız. Kadıncağız fahişeyi kocasına bırakıp kendisini kurtarmayı planlamıştır. Ee, malum bu ülkede seks kadınlar için bir zevk değil bir angaryadır.”
Bu görüş insan psikolojisini iyi bilen birine ait olunca düşündürüyor insanı.
Ya siz? Böyle bir hediyeyi verseydiniz amacınız ne olurdu?
Ya da böyle bir hediye alsaydınız ilk düşündüğünüz ne olurdu?
Pek merak ediyorum, gerçekten.

“SİZİ SEVİYORUZ AMA OY VEREMEYİZ”

Evvelsi gün “Emrehan Halıcı ve Ankaralı Müzisyenler” konserindeydim. ODTÜ’de. Esas işleri başka olan, amatör müzisyenlerin gerçekleştirdiği gerçeküstü bir rock konseri. Davulda DSP milletvekili Emrehan Halıcı. Yaklaşık 2,5 saatlik müthiş bir performans.
Emrehan Beye hayranlığım derin. Ne iş yapıyorsa hobi gibi, zevk alarak yapıyor. Siyaseti de, Halıcı Yazılım işini de, Türkiye Zeka Vakfı başkanlığını da keyif alarak yapıyor. Ama en çok davul çalarken keyif alıyor. Başka bir boyuta geçtiğine tanık oluyoruz.
Konser öncesinde ve arasında DSP Genel Başkanı Zeki Sezer’le sohbet ettik. Sohbetin bir yerinde dedi ki “Nuran Hanım, nereye gitsek ilgi görüyoruz. Duruşumuzu, söylemimizi seçmen çok beğendiğini söylüyor.”
Söylüyorlarmış ama arkasından da ekliyorlarmış: “Sizi çok seviyoruz ama iktidar olamazsınız diye oyumuzu vermiyoruz.” Zeki Bey de ekliyormuş “Siz oyunuzu vermezseniz biz nasıl iktidar olalım?”
Bu kısır döngüyü anlamak kolay. Anlatmak zor.
Neredeyse 15 yıldır Türkiye’deki siyasetçilere, liderlere anlatmaya çalışıyorum. Siyasette en değersiz olan şey sevgidir. Kimse oy verme davranışını sevgiyle belirlemez. Oy verme davranışının bambaşka gerekçeleri vardır.
İşte size Zeki Sezer’in anlattıkları. Yıllardır anlattıklarımın somut örneği.

AKLIMDA KALAN

“Baştan söyleyeyim, benim karım istediği adamla yatar” sözleri: Yeni New York valisi ilk basın toplantısında böyle demiş. Malum, bir önceki vali seks skandalı nedeniyle istifa etmek zorunda kalmıştı. Yeni valinin karısıyla ilgili medya önü sözleri biraz espri kokuyordu. Gerçek mi, espri mi yakında belli olur. Önemli olan,valinin bu sözlerinin olası benzer durumların sürpriz etkisini düşürecek olmasıdır. Dahası medyanın gizli bir şeyleri ortaya çıkarma çabasını da gölgeler. Aynı zamanda, evliliğinde bir seks skandalı olursa kendisinden kaynaklanmayacağını anlatma yoludur. Zekice. Neresinden bakarsanız bu kadar şaşkınlık verici bir söz iyi bir “gösteri”dir.

(Haberturk.com 21.03.2008)