Nuran YILDIZ

Haberturk.com - Arşiv

Çok mu kötü niyetliyim?

Geçen hafta şehri terk edesim vardı. Zihnimi boşaltmak için araba kullanmak istedim. Şehrin içinde iki trafik ışığı arasında kısılıp kalmadan.
Bodrum’a doğru. Amacım Bodrum’a gitmek değil, uzun yola çıkmaktı. Varmak değildi istediğim, yol almaktı. Yolculuğun kendisiydi amacım.
Mart’ın son haftasında oralarda kimse olmaz diye düşünmüştüm. Bodrum’un yılın 12 ayı gidilesi bir yer olduğunu unutmuşum. Kıpır kıpırdı. Kalabalık. Marinada oturacak yer bulamadık.
Her güzel şey gibi tatil bitti, Ankara’ya doğru yola çıkmıştık.
Yol radar kaynıyordu. Neredeyse adım başı radar ve çevirme. Ve biz, bütün hızımıza rağmen bir tek radara yakalanmamayı başardık.
Yakalanmadık çünkü karşıdan gelen araçlar selektör yaparak uyarıyordu: “Yavaşla, ilerde radar var.”
Neredeyse istisnasız tüm araçlar ilerde radar olduğunu haber veriyordu. Ben de ona göre hızımı düşürüyor ve artırıyordum. (Hatalı olduğumun farkındayım.)
Yolculuğu eğlenceli hale getirmekten sorumlu yan koltuktaki arkadaşım “Ne kadar yardım sever bir toplumuz değil mi?” dedi. “Karşı taraftakiler bu taraftakileri ceza yemesinler diye uyarıyor sürekli.”
“Bu taraftakiler de onları uyarıyor” dedim. “Durum karşılıklı.”
“İşte toplumdaki dayanışma ruhu bu.” Demesin mi bizimki.
Ters ters baktım, göz ucuyla, “Sana öyle geliyor” dedim. “Ne yardım severliği? Ne dayanışma ruhundan söz ediyorsun? Kimse kimseyi yardım etmek için uyarmıyor. Herkesin derdi radarı ihbar etmek, gammazlamak. İhbar ve gammazlama tuhaf bir keyif veriyor olmalı.”
Arkadaşım hayal kırıklığıyla “Hiç öyle düşünmemiştim” dedi ve ben öyle düşündüğüm için utandım.
Yol boyunca da düşünmeden edemedim: Kim haklıydı? Arkadaşım mı fazla iyi niyetliydi? Ben mi kötü niyetliydim?

SEKS, SPOR, SİYASET

Cumaları pek siyasete bulaşan yazılar yazmamaya dikkat ediyorum. Aşk, dostluk, ilişkiler üzerine yazıyorum.
Cuma yazılarının gördüğü ilgiye şaşırıyorum. Siyaset daha uzak, ilişkiler daha yakın duruyor okura. İlişkiler siyasetten daha yakında mesafede. Bizde kafamızda, yaşantımızda.
Spor yazınca da ilgi artıyor. Spor, aşk ve seks üzerine yazılardan sonra daha fazla e-posta alıyorum.
Seks ve spor yazıyorsun ilgi görüyorsun. Peki her ikisinin de skora endeksli olması bir rastlantı mı?
Hayata skor üzerinden mi bakıyoruz yoksa? Acaba skoru siyasete de sokarak mı yazsam? Mesela “Erdoğan grup konuşmasında Baykal’a 1 gol attı. Baykal bu golü kalesinde bulduktan sonra topu orta sahaya fırlattı” türünden yazılar.
Ya da “Erdoğan, ‘En az 3 çocuk yapın’ dedi. Bu talimatı bir görev gibi algılayan erkekler yatak odasında çocuk yapma işini takım elbise ve kravatla yapmanın yollarını aradılar. Böylece seks bir keyif değil, sonuç odaklı bir vatan hizmeti, resmiyeti de kazanmış oldu” türünden yorumlar daha mı ilgi çeker acaba?

AKLIMDA KALAN

Akdeniz Üniversitesi’ndeki olayların altından kız meselesinin çıkması: Gülünesi bir ağlanacak hal. Günlerdir Akdeniz Üniversitesi’nde yaşanan öğrenci olaylarına ne anlamlar yükledi benim sevgili medyam. “12 Eylül öncesi günlere mi dönüyoruz?” Türünden başlıkların altına zorla sıkıştırılan “Apolitik gençlik gidiyor, eylemler geliyor”, “Ülkücü-Kürtcü çatışması üniversitede” yorumlarıyla yangına körükle gidildi. Bir de öğrenildi ki kavgalar, sopalar, silahlar, kara sakallı korkunç görünümlü adamlar bir kız meselesi için dökülmüşler ortaya. Kürtçü olan, ülkücü olanın kız arkadaşına asılmış. Kadir İnanır misali “Seni kimseye yar etmem” diye naralar atılmış. O naralara da bir olay çıksa da biz de karışsak diye silahı cebinde hazır bekleyenler koşuşturmuş. Bu nasıl bir iş? Nasıl bir gerçeklikler dünyası? Biz kimiz? Bu nasıl bir zaman?
Aklımda bir yığın soru var bu Cuma…

(Haberturk.com 11.04.2008)