Nuran YILDIZ

Haberturk.com - Arşiv

Başrol Abdullah Gül'ün, figüran ise..

Ankara’da siyaset kazanı kaynıyor.
O kazanda her gün, yeni senaryolar kaynatılıyor.
AKP’yi kapatma davası açıldığı günden bu yana senaryoların bini bir para.
İstisnasız tüm senaryolarda, Başbakan Erdoğan’ın siyasetten yasaklanacağı varsayılıyor.
Yasaklı Erdoğan’ın senaryo yazarları için bir ilginçliği kalmıyor.
Senaryoların ilgi gören ismi ise Abdullah Gül.
Öyle olunca da başrol Gül’ün, figüran rolü Erdoğan’ın oluyor.
En cazip, en çok reyting alan senaryo Erdoğan’ın yasaklı, Cumhurbaşkanı Gül’ün yasaksız olduğu senaryo.
Gül’ün yasaksız olması durumunu konu alan senaryolar temelde ikiye ayrılıyor:
Ya AKP’nin başına daha etkisiz bir isim gelecek ve Gül’ün bir dönem daha cumhurbaşkanı olabilmesinin koşulları sağlanacak.
Ya da Gül cumhurbaşkanlığını bırakıp, AKP’nin başına geçecek.
Bu senaryolardan hangisini gerçekleşebilir bulduğuma gelince…
Eğer AKP kapatılırsa,
Eğer Erdoğan siyasi yasaklı olursa,
Abdullah Gül’ü, cumhurbaşkanlığında bir saniye bile tutamazlar.
Çünkü Gül, en yalnız cumhurbaşkanı olmakla, sıcak siyasetin içinde aktif bir “değer” olmak arasında bir seçim yapacak olursa ikincisini seçer emin olun.
Neden mi?
Nedenleri de sonra…

CUMHURİYETİN SAVCILARI

Biri Ankara’da, laik Cumhuriyet'e tehlike olarak değerlendirdiği siyaset yapma biçiminin adresi olarak, AKP’ye kapatma davası açmış. Tüm eleştirileri göğüslemiş, saldırıları göze almış.
Diğeri Adıyaman’da, Fetullah Gülen’e “Feto” diyen gazeteciye “Sen nasıl Fetullah Gülen Hocaefendi hazretlerine Feto dersin. Bir dahaki sayında özür dileyeceksin, yoksa seni yakarım" dediğine dair iddialara konu oluyor.
İddia doğru mu, değil mi bilemem ama Fetullah Gülen’e “Feto” denmesinden rahatsız olacak olan savcı varsa, Abdullah Öcalan’a “Apo” denmesinden rahatsız olacak savcılar neden olmasın?
Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu bu iddiayı araştıracak mı merak ediyorum. Meraktan da öte bilmek istiyorum.
Çünkü cumhuriyetin savcılarının Cumhuriyet'in değerlerini korumada uyanık olduklarını bilerek uyumak istiyorum.

AKLIMDA KALAN

Yaşar Kemal’in de “kız meselesi”ne takılması: Edebiyat dünyamızın ağır abisi Yaşar Kemal de kız meselesinden muzdarip olmuş meğer. Soner Yalçın yeni kitabında yazmış. Orhan Pamuk’un Nobel aldığı günden bu yana hakkı yenmiş kabul ettiğim Yaşar Kemal, vakt-i zamanında Gülriz Sururi’ye “Şişşt, küçük hanım, tanışabilir miyiz?” diye laf atmış. İnsan, güneşi bile üç sayfada batıran, büyük bir yazarın, ince ince dokunmuş “İnce Memet”in yazarının laf atarken bu kadar sıradan sözcükler kullanmasına üzülüyor. Ne bileyim kendisinden daha yaratıcı asılma sözleri beklerdim ben.

(Haberturk.com 16.04.2008)