Nuran YILDIZ

Haberturk.com - Arşiv

Taksim'i taksim etmek!

Tarihte kentlerin ortaya çıkışından bu yana meydanlar kentin en canlı mekanlarıdır. Kentten önce meydan vardır. Meydan belirlenecek ki etrafına yerleşilsin. Etrafına yerleşirken de o meydanda pazar kurup, eş-dostla selamlaşılabilsin.
Kent kimliği meydanla kurulan, meydanda kurulan ilişkilerle belirlenir önce. Meydan kente soluk verir, kenti kent yapar. Kente kimlik verir.
Kent meydandır. Yükselen binalardır. Parlayan ışıklardır. Ama en çok meydandır.
Kent meydanları, kamusal alanın doğum yeridir. Kamusal alan, o meydandaki ve onu çevreleyen mekanlardaki tartışmalarla, ilişkilerle oluşmuştur.
Milattan önce de, milattan çok sonra da böyledir.
Onun için de kent meydanları, yönetenden çok yönetileni kendisine çeker. Özünde yönetilene yakındır. Yönetilenle yaşar.
Meydanların modern yaşamda yok olup gitmeye başlaması, küçülmesi, binalarla sıkıştırılması, daralması bireyin yabancılaşmasını (hayata, politikaya, kendisine) tetikler.
Yeni ve modern yerleşim birimlerinin, sitelerin ortak yaşam alanlarına her geçen gün daha çok yer vermesi “meydan”ın toplumsallaşmayla ilişkisini yeniden canlandırmaya yönelik yapay çözümler sunar.
Taksim’e İstanbul’un kalbi tanımını yakıştırmanın art alanında meydanın işlevi vardır. Taksim toplumsal ilişkilerin, mücadelelerin çarpışma alanıdır. Taksim’in tarihsel birikintileri, simgesel değerini artıran en önemli boyuttur.
Günlerdir kopan kıyametin, “Taksim’i ayak takımına vermeme” çabasının esas nedeni güvenlik değil, ideolojiktir.
Yönetenler ne kadar “Burası benim ve kullanmana izin vermem” diye veryansın ederse etsin, kentin meydanı yönetilenlerin mekanıdır. İzin verilse de verilmese de bu tarihsel gerçeğin değişmesi olanaksızdır.
Yöneten izin vermeme iktidarına sahiptir, yönetilen de izin istememe hakkına.
Kamusal alan devlete ait alanla özel alan arasında bir yerdedir. Bir kentin meydanı en bildik ve en eski kamusal alan olduğuna göre hem herkesin hem de hiç kimsenindir.
Onun için “1 Mayıs’ta Taksim’e giremezsin” demek özgürlüğü engellemekten öte bir şeydir. Doğası gereği herkese ait olan bir mekana el koymaktır.
Kısacası Taksim’i taksim etmek o kadar kolay değildir.
Tartışmalara küçük bir katkı...

AKLIMDA KALAN
Cola Turka’nın Fenerbahçe’ye destek reklamları: Tamam zamanı değil. Tamam Fener’in Galatasaray’a 1-0 yenilmesinin sonrasında bir Galatasaraylı'nın bunları yazması hiç doğru değil. Bu satırların yazarının atılan tek golü yeterli bulduğu da söylenemez üstelik. Ama yazmak lazım ki Cola Turka’nın FB’yi destekleyen reklamları hiç olmamış. Bir marka sponsor olduğu bir spor kulübüne bu kadar yaklaşırsa, arada hiç mesafe bırakmazsa, “Tarafız, tarafındayız. Sen nerdeysen biz ordayız” diyecek kadar fanatik bir söylem kullanırsa yanlış yapar. Tamam sponsor olunan takıma üst perdeden destek çıkmak gerekir. Ama bunun sınırı çizilmez, markalar arasına mesafe konulmazsa pazarı değil büyütmek korumak bile hayal olur.

(Haberturk.com 30.04.2008)