Nuran YILDIZ

Haberturk.com - Arşiv

AKP, Erdoğan'dan başkasına yar olmaz!!

Org. Büyükanıt’ın söylediği gibi, Irak’ın kuzeyindeki operasyonun “Başlangıcı da bitişi de taktik bir başarı”ydı.
Bu taktik başarı “ABD gel dedi geldik, git dedi gittik” resminin zihinlere yerleşmesiyle bir kenara itiliverdi.
Operasyonların merkezine iletişimi koymayınca kazanmış çıkmıyorsun en büyük zaferlerden.
Ortalık toz duman. Kimin kime ne dediği karışmaya başladı. Sözün değeri düştükçe düşüyor.
Her kesim kamuoyunun güvenini tüketmede hızlı bir yarış içine girmiş gibiler…
Oysa sakin olma zamanı…
En iyi sürücü zor zamanda sinirlerini frenleyendir.
Operasyon konusunun esas muhatapları Başbakan ve Cumhurbaşkanı iken, bir tek onlar operasyonun kenarından geçiyor.
Her şey yolunda giderken “Başkomutan benim” diyen Cumhurbaşkanının ağzını bıçak açmıyor. Böyle durumların taktik ustasıdır kendileri.
“Konunun muhatabı biziz” diye meydanlarda gürleyen Başbakan “Ulusa Sesleniş” iletişim kazasının arkasını toplayan birkaç mırıldanma dışında konuşmuyor.
Elbette onlar iletişim işinde TSK’dan iyi, muhalefetten çok iyiler.
TSK “Geçmiş olsun” sözleri beklerken muhalefet partileri veryansın ediyor. Ne var ki bu veryansında, hedefleri iyice şaşmış durumda.
Kırk yılda bir Hükümete yüklenme fırsatı bulmuşken Genelkurmay’ı hedef alıyorlar. Para verseniz, oyuncu tutsanız bu saçma durumu sahneye koyamazsınız.
Hükümet yerine Türkiye’nin göz bebeğine, en güvenilir kurumuna eleştirilerini yöneltiyorlar. Sokaktaki insan önce “Neden çekildik?” diye sızlanırken şimdi muhalefete inat “Askerin de üzerine bu kadar gelinmez ki” noktasına ilerliyor.
TSK üzerinden siyaset yapmak yapılacak en büyük siyasi hatadır. Bu gerçeği öğrenmek o kadar mı zor?
Genelkurmay’ın durumu da şaşırtıyor. Hükümeti zor durumdan kurtaran açıklamaları yetmezmiş gibi, muhalefet partilerine yönelik açıklama yapmanın gerekçesi ne ki? Kızgınlık mı? Kırgınlık mı?
Tüm bu olup bitenler dünyanın en başarılı operasyonlarından birini gölgeliyor.
Peki bunlar neden oluyor?
Çünkü Türk ordusu savaşmayı bildiği kadar iletişimini yönetemiyor. İletişimini yönetemeyince de dünyanın tüm savaşlarını kazansa da haksızlıklar altında kalıveriyor.
İletişimlerinde hata üzerine hata yapıyorlar.
"Yeni zamanlarda orduların savaş alanları denizler, karalar, havadan daha çok insanların zihinleridir" diyorum 'Tanklar ve Sözcükler’de…
Zihinleri fethetmeden savaş bitti sayılmıyor. Kazanıldı da sayılmıyor..
Ne yapılmalıydı?
Operasyonun bitme zamanı geldiğinde askerlerin çekilme stratejisinden önce işin iletişim stratejisi masaya yatırılmalıydı.
Operasyonların merkezine iletişimi koymayınca kazanmış çıkmıyorsun en büyük zaferlerden.
Her şeye rağmen şimdi sakin olma zamanı…
Sessizlik bazen iletişimin en değerli hali olabilir, unutmamak gerek..

HAYAL KIRIKLIĞI…

Efendim kamuoyunun hayalleri kırılmış. Medyanın hayalleri kırılmış. Muhalefetin hayalleri de kırılmış. Anlayacağınız ortalık cam kırığından geçilmiyor.
Neden? Çünkü medya beklentileri yüksek tutmuş. Geçiniz. Yalnızca kendimizin inandığı yalanları üretiyoruz durmadan.
Beklentiler yüksekti elbet. Ama medya yüzünden değildi. Nerede TSK varsa orada beklentiler kendiliğinden yükseliyor.
TSK bu beklenti yükseltme işini tarihiyle yapıyor. Savaşta da barışta da duruşuyla beklenti yükseltiyor. Taşıması zor bir durum. Zor ama gurur verici.
İyi de hayalleri kırılan bir tek kamuoyu, medya ve muhalefet mi?
TSK’nın hayalleri tuzla buz oldu. Kimse fark etmiyor.
Zorlu kış koşullarında imkansızı başaran bir operasyon yürüt. Ülkene dön. Alnından öpülüp “Geçmiş olsun” denmesini beklerken eleştiriyle karşılan.
En çok TSK’nın hayalleri yıkıldı. Kızgınlıkları ondan.

MESUT YILMAZ “BİR BİLEN” Mİ OLUYOR?

Mesut Yılmaz sonunda ülkenin bir bileni olmaya karar vermiş görünüyor. Şükrü Küçükşahin’e yaptığı açıklamalarda yer alan geçmiş güzel günlerin analizinden bunu çıkarmak mümkün.
Hep olduğu gibi hiç kendini eleştirmiyor…
Bir parti nasıl eritilir sorusuna yanıt verip özeleştiri yapacak mı merak ediyorum.
Berna Hanım’ın Refah Partisi’yle koalisyon için “Bu evlilik olursa, boşanırım” demesini gündeme getiriyor da, ANAP’ın kampanyalarında üstlendiği rolü de gündeme getirecek mi acaba?
Bana göre Yılmaz’dan “bir bilen” olmaz. Çünkü “bir bilen” olmak için ilk koşul özeleştiri bataklığına girmek ve oradan çıkmak.
Bildiğim kadarıyla Yılmaz’ın egosu özeleştirinin yanından bile geçmez.
“Bir bilen” olmak için Demirel örneğinde olduğu gibi hataları da tüketmek gerekiyor. İçimden bir ses diyor ki Yılmaz hatalarını henüz tüketmiş değil.
“Bir bilen” olmayacaksa bu açıklamalar bir adres oluşturmaya mı yönelik yoksa?

AKLIMDA KALAN

MHP Genel Başkanı'nın imaj konusundaki uzmanlığı: Devlet Bahçeli grup konuşmasında Org. Büyükanıt’ın kullandığı sözcükleri örnek göstererek PKK’nın imajına destek olduğunu söylemiş. Anlaşılan o ki Bahçeli imaj konusunda hassas. İyi de MHP’nin AKP’nin koltuk değneği olması imajı, AKP-MHP koalisyonu imajı, 17. maddeyle ortada bırakılma imajı kimin eseri o zaman? İnsanın aklına takılıp kalıyor.

(Haberturk.com 06.03.2008)