Nuran YILDIZ

Haberturk.com - Arşiv

Sayın Başbakan ev gezmesinin sırası mıydı?

Bu süreçte bir ihtimal kafanız karışık. Daha küçük bir ihtimal kafanızı karıştırıyorlar.
Tam da AKP’yi kapatma davası sürerken…
Tam da kamuoyu, medya konularında kılı kırk yarmanız gerektiği günlerde…
Siz tutun Can Paker’in davetini kabul edip evine yemeğe gidin.
Tamam, Can Paker eski dostunuz. Tamam zaten ailece görüştüğünüz biri. İlk kez de bir araya gelmiyorsunuz üstelik.
İyi de Can Paker’i göresiniz geldiyse, üstüne üstlük bir de yemek yiyesiniz geldiyse evine gitmek doğru mu?
“Bu süreçte evinde yemek yenecek isim Paker mi olmalıydı?” sorusuna hiç gelmiyorum.
Tam da partinizin kapanmasıyla ilgili dava sürecindeyken…
Paker’in evine gitmekle kalmadınız bir de yemeğe katılacak gazeteci listesi verdiniz.
Peki de neden?
Medyanın bu zat-ı muhteremlerinin fikirlerine mi gerek duydunuz?
Davetli listesine bakıyorum size yeni bir fikir verecek, zihninizde yeni pencereler açacak bir tek isim göremiyorum. İçinde bulunduğunuz durumun müsebbibleri onların arasında değil mi?
Yoksa danışman kadronuzda zaaf olduğunu düşünüyorsunuz da, bu gazetecilerden mi medet umuyorsunuz?
İyi de onların bir derde çare olduğu görülmüş mü? Görülmemiş.
Bir sorunu çözdükleri görülmüş mü? Görülmemiş.
Şaka gibi…
Bir de ev sahibi: “Bu dost sohbeti, burada konuşulacaklar “off the record” (kayıt dışı/ yayınlanamaz)” uyarısında bulunmuş.
Hem medyanın kırk yıllık kurtlarıyla bir araya geleceksiniz, hem de “off the record”… Gerçekten şaka gibi…
Siz de bu “off the record” uyarısını ciddiye aldınız öyle mi? Dünyada inanmam.
Mars’ta yaşıyor olsanız bile bu ülkede “off the record” kavramını toprağa vereli epey zaman olduğunu duymuş olmalıydınız.
Epeydir asıl “off the record” olanı yazmak gazeteciliğin şanından oldu.
Hadi diyelim onlar en güvendiğiniz gazetecilerdi.
Yemekte olmaları da bu nedenleydi.
İyi de “off the record” konuşmanın muhatabı olan gazetecinin oradan ayrılır ayrılmaz başka bir gazeteciye “ben yazamıyorum, sen yaz” diyeceğini nasıl bilmezsiniz?
Yoksa zaten içerde konuşulanlar dışarı yayılsın diye bunu en iyi yapacak gazetecileri mi çağırdınız?
En güvendikleriniz miydi, hiç güvenmedikleriniz miydi onlar?
Gerekçeniz her neyse katıldığınız yemek, siyasal iletişim açısından en acemice hatalardan biriydi.
Batılı bir ülkenin Başbakanı sizin yerinizde olsaydı, herkesten uzak bir çiftliğe kapanır, taktik çalışmalar yapardı. Etrafında da kallavi bir danışman grubu olurdu.
Kendisini gazetecilerden uzak tutardı, kucak açmazdı.
Yoksa dedikodular doğru mu gerçekten? Gerçekten AKP’nin kapatılmayacağını anladınız da rahatlamanın sonucu mu bu boş bulunma?

GÜVENİLEN VE GÜVENİLMEYEN GAZETECİLER

TSK ne zaman basın toplantısı yapsa bir grup medya mensubu akreditasyon yaygarasını koparır.
Ben de durmadan tüm kurumların böyle bir uygulama yapabileceğini, bunun da örgütsel iletişimin gereği olduğunu söyler dururum. Ama yaygara büyük olunca sesim cılız kalır.
O yaygarayı koparanların başında da Nazlı Ilıcak gelir. İki gün önce Paker’in evinde Başbakan'la yemek yiyen Ilıcak.
Bildiğim kadarıyla Başbakan Hükümet'in başı olarak orada. Kasımpaşalı Tayyip olarak değil.
Demek oluyor ki küçük ölçekli ve kuralları epeyce subjektif bir akreditasyon geçerli. Yani başka gazeteci gidip, “Ben de bu yemekte olmak istiyorum” dese içeri giremez.
Üstelik gazeteci listesi de Başbakanlık'tan verilmiş.
Ölçü de kriter de değişik. Başbakan'la yemek yiyebilmek için güvenilir gazeteciler ve güvenilmezler ayrımından puan almak gerek.
Öyleyse Nazlı Hanım'a sormalı: İçerde olan siz olunca akreditasyon iyi de, siz dışarıda kalınca mı kötü?

AKLIMDA KALAN

Yabancı kontenjanından siyasetçimiz Lagendijk’ın agresif tutumu: Dün CHP’nin önemli bir milletvekiliyle konuşuyorduk. Lagendijk’ın üzerine vazife olmayan konularda fazlasıyla agresif ve siyasi nezakete sığmayan tavrını nasıl değerlendirdiğimi sordu. “AB ülkelerindeki sosyal demokrat partilerden CHP farklı” demesinin anlamsız olduğunu da ekledi. Ben de şöyle bir tavsiyede bulundum: “Bırakın Lagendijk konuşmaya devam etsin. Hatta yerinizde olsam konuşmasını teşvik ederdim. Bir AB temsilcisinin eş durumundan ve Türk siyasetinin yabancı kontenjanından aktörü olması, AKP’nin lehine mi işler sanıyorsunuz? Topladıkları antipati kime yansır?"

(Haberturk.com 07.05.2008)