Nuran YILDIZ

Haberturk.com - Arşiv

Sizin hiç dostunuz var mı?

Şairin “Senin hiç baban öldü mü?” sorusuna benziyor başlıktaki soru.
Sizin hiç dostunuz var mı?
“Var” diyeceksiniz, “En az bir tane var”. Sonra zorlayacaksınız, sayı yükselecek.
Tanımınız genişledikçe dost sayınızın da o oranda arttığını göreceksiniz.. Çünkü artık geniş tanımlarla dolu, özensiz hayatlara sahibiz.
Eleğimizin delikleri genişledikçe genişlemiş. Gelen geçiyor, geçmekle de kalmıyor hemencecik baş köşeye kuruluveriyor.
Oysa eskiden hayatınızın baş köşesine yerleşebilmenin yıllara yayılan bedeli vardı, şimdi ucuz.
Ucuz, çünkü dostluğu bin türlü tanımlar olmuşuz. Eskiden olduğu gibi tek türlü tanımlasak hayatımızın ıssızlaşacağından korkmuşuz belli ki.
Eskiden dost dediğin iyiyi de kötüyü de paylaştığınızdı.
Karanlıkta elinizi uzattığınızda elinizi tutacağını bildiğinizdi.
Ama en çok da ipin ucunu o tutuyorsa, diğer ucunda yamaçtan atlayabileceğinizdi...
O ipinizin ucunu eline bıraktıklarınız gittiler. Şimdi yoklar…
Yerlerine kimler var?
“Hep bana” diyenler var…
Bir tek onların sorunları olur. Bir tek onlar etraflarında pervane olun isterler. Nedense siz ihtiyaç duyduğunuzda hep çok yoğundurlar.
“Pragmatik” olanlar var…
Size neden değer verdiklerini açıkça söyler bunlar… Onlar için dostluk ömrünüz kullanım değerinizin miadı kadardır. Gereksinimleri biter, dostluk da haliyle gider.
“Dilenci” olanlar var bir de…
Başları sıkışınca karşınızda bitiverirler. Utanmazlar, sıkılmazlar. “Sana sormam lazım” derler, “Senin fikirlerine çok güvenirim”. Araya sıkıştırıverirler “Sen şunu tanırsın. Acaba bana…” diye devam ederler.
“Var-yok” olanlar da var...
Ne zaman ihtiyacınız olsa arasanız “Sana ihtiyacım var, beni dinlemene…” deseniz alacağınız yanıt “Tüh, çok önemli bir işim var” olur. Çok önemli işleri hep sizin ihtiyacınız olan zamanlara ayarlıdır.
Tanımları artırın, ne çok dostunuz olduğunu görün.
Bende çok var onlardan. Eminim sizde de öyle...
Kimine aptala yatıyorum. Katlanmak zorlaştıkça kiminin üzerini çiziyorum.
Zaman zaman çizme işine girmek iyi olur. Ama kurşun kalemle değil, tükenmezle çizeceksiniz ki, sonra yeniden aynı isimleri yazmak zorunda kalmayasınız.
Bugünlerde dost tanımını daraltıyorum. Çook eski günlerdeki gibi.
Daralttıkça sadeleşiyor hayatım, sadeleştikçe berraklaşıyor. Görüş alanım genişliyor.
Az ama ipin ucunu sıkı tuttuklarını bildiğim gerçek dostlarla yola devam etmek, kamburlardan kurtulmak gibi…
Hadi siz de tanımları daraltın. “Uçuruma atlarken ipin ucunu vereceğiniz kişi” tanımı dışındakileri atın. Tabii cesaretiniz varsa.
Sonra yanıt verin: Sizin hiç dostunuz var mı?

HIRSIZ VAR!

Kocaman gazetelerin, küçücük yazarları yazı hırsızlığı yapıyorlar.
Kendilerince zekiler.
Aynı konudaki birkaç yazımı karıştırıp yeni bir yazı yapıyorlar. Adlarını biliyorum.
Adlarını bilen başkaları da var, yalnız değilim.
“İnternette zaten kaç kişi okuyor ki?” diye de rahatlar, ama yanılgıları büyük.
Okurlar birer dedektif adeta, hırsızı şıp diye buluveriyorlar.
Çalmalarına katlanmak mümkün. Mümkün de; bunların kendilerini zeki, alemi salak sanmalarına katlanmak zor.
Oysa öğrencilerime hep söylediğim gibi, “Eğer karşınızdakinin zekasının en az sizinki kadar olduğunu kabul etmezseniz herkesi arkanızdan güldürürsünüz.”
Evet hırsız var. Ama şikayetim polise değil…

YAPI KREDİ İÇİN BİR HATIRLATMA

Yapı Kredi logosunu değiştirdiği zaman yeni logonun algıyı zayıflatacağını, Yapı Kredi’nin zihinlerde kurduğu hükümdarlığı sarsacağını söylemiştim.
Sonra da durumun ne olduğunu hiç takip etmemiştim.
Geçenlerde özel bir banka için yaptırılmış bir imaj araştırmasını gördüm.
Yapı Kredi’ye ait sonuçlar beni haklı çıkarmış görünüyor. Zihinlerdeki tahtı epey bir sarsılmış.
Bana kalırsa bu durumdan yalnızca logoyu sorumlu tutmak doğru olmaz.
Logonun başarısızlığı bir yana, mor “Vadaa” yaratıkları da Yapı Kredi’yi kemirmeye başladılar.
“Vadaa”lar ve “World” markası Yapı Kredi markasını boğuyor. Yapı Kredi’nin bir an önce silkinmesinde yarar var.

AKLIMDA KALAN

Kosinski’nin “Bir Yerde” kitabının ithafı: Jerzy Kosinski geçenlerde bu köşede de yazdığım “Bir Yerde” adlı kitabını Katherina’ya şu sözlerle ithaf etmiş: “Aşkın birlikte olma isteğinden de öte bir şey olduğunu bana öğreten…” İnsan düşünmeden edemiyor: Bir insan bu sözü birlikte olduğu biri için mi söyler, yoksa birlikte olma ihtimali olmayan biri için mi?

(Haberturk.com 09.05.2008)