Nuran YILDIZ

Haberturk.com - Arşiv

Fikir ve eylem adamı: Org. İlker Başbuğ

Bu hafta Tempo dergisinde Kara Kuvvetleri Komutanı Org. İlker Başbuğ ile ilgili bir biyografik analiz yer aldı.

Açıkçası bilgilerin ayrıntıları ve fotoğraflar etkileyiciydi.

Özellikle Org. Başbuğ’un bebekken annesinin kucağındaki fotoğrafı... Modern ve zarif bir annenin bebeğini tutuşundaki özenden etkilenmemek mümkün değil.

Org. Başbuğ’un yaşam öyküsündeki “Manastır”, “Makbule Hanım”, “Askeri Okul”, “cool” gibi kavramlar tanıdıktı.

2003’te tanışmıştım kendisiyle. Genelkurmay İkinci Başkanlığı döneminin ilk aylarında.

Tanklar ve Sözcükler kitabımı yazarken de Türk Silahlı Kuvvetleri özel ilgi alanım oldu. Bu iki durum nedeniyle Tempo’daki yazıya birkaç küçük bilgi de ben eklemek istedim.

Arkadaşları Org. Başbuğ’u “cool” olarak tanımlarken kavramı gerçek anlamının dışında, “mesafeli” anlamında kullanmışlar.

Doğru saptama. Org. Başbuğ mesafeli bir komutan. Ama bu mesafe onu çevresinden hiç koparmıyor. Araya duvarlar koymuyor.

Mesafe gülümsemesine engel olmuyor. Bir liderde olması gerektiği kadar mesafe, olması gerektiği kadar gülümseme...

Bir liderde olması gerektiği kadar güçlü bir inandırıcılık ve kesin bir kararlılık.

Emrindeki askerlerin çekindiği, bir o kadar da sevdiği komutan.

Mesafesinin özü çok fazla konuşmuyor olması. Öyle her konuda benim de fikrim var diye ağzını açmıyor. Hem de ağzını açanlardan çok daha fazla bilgisi varken.

Yani sözün değerini çok iyi biliyor.

Önemli bir gazeteci dostumun şu gözlemi durumu anlatmaya yeter: “Ne zaman Org. Başbuğ’la konuşmak istesem, konuşma bittiğinde en çok konuşanın ben olduğumu, onun ise çok az konuştuğunu fark ediyorum.”

Mesafesi çevresiyle ve medyayla sağlıklı ilişki kurmasını engellemiyor, güçlendiriyor.

Genelkurmay İkinci Başkanıyken düzenli brifinglerde verdiği ayrıntılı bilgilerle, TSK’nın bilgi açığı kapanmıştı.

AB’nin “asker konuşmasın” uyarılarına rağmen brifingler düzenli bir biçimde devam etmiş, hatta “TSK ulusal güvenlikle ilgili konularda konuşur” şeklinde dolaylı yanıt verilmişti.

Sonuçta AB geri adım atmış “TSK yalnızca güvenlik konularında konuşsun” noktasına çekilmişti.

Org. Başbuğ bilimsel düşünceye önem veren bir komutan. Her konuda mutlaka uzmanlarla konuşuyor. Tartışıyor.

Bilim dünyasıyla konuşurken onların konularında, onların kavramlarıyla konuşuyor. Hazırlanıyor.

Günümüzün modası olan kulaktan dolma bilgilerle uzmanımsı görünmek yerine okumaya özel bir önem veriyor.

Okuduğu metinlerde dikkatini çeken bölümlerin altını çiziyor. Neyi nerede okuduğunu mutlaka anımsıyor. Özel bir hafıza.

Ve o hafızada Doğu ve Güneydoğu’nun sosyolojik, coğrafi tüm ayrıntılar var. O bölgeyi, orada olup bitenleri onun kadar iyi bilen fazla insan olduğunu sanmam.

Köy köy, tepe tepe bildiği bölgenin sorunları kadar çözümlerini de biliyor.

İşte onun için “Terör sorunu yalnızca askeri yöntemlerle çözülmez. Çözüm için terör örgütüne katılımın önlenmesi gerekir. Bunun için de yapılması gerekenler şunlardır…” içerikli konuşmayı defalarca kez yapmıştır.

Tanklar ve Sözcükler’de yer verdiğim bilgilere göre Temmuz 2005’de, Eylül 2007’de, Kasım 2007’de ve son olarak Nisan 2008’de dikkatleri bu konuya çekmek istiyor.

Kara Kuvvetleri’nin yoğun gündeminden kurtulduğu anda biri canını yakan diğeri morali düzelten iki şey yapıyor;

Birincisi, gazileri ve şehit ailelerini ziyaret etmek. Bu canını en çok acıtan işi.

İkincisi, moralini düzelten şey ise bir şekilde dostlarıyla birlikte zaman geçirmesi. Dostları ve eşi Sevil Hanımla geçirdiği zamanlarda tüm yorgunlukları unutacak kadar huzur buluyor.

Gençlerle, bilimle uğraşanlarla ve dostlarıyla konuşmaktan keyif alıyor. Ve bu keyfi yüzünde görebiliyorsunuz.

Daha önceki komutanlara yapıldığı gibi, Org. Başbuğ’u şahin ya da güvercin gibi tanımlamak haksızlık olur. En şahin zamanlarında güvercini aklından çıkarmaz. En güvercin anında şahin kesilebilir. Ne biri ne de diğeri değildir. Onu birinden diğerine çevirecek olan hassas konular vardır.

Kısacası, asker deyince eylem adamı akla gelir. Oysa Org. Başbuğ bir eylem adamı olduğu kadar bir düşünce ve akıl adamıdır. Bu da Türkiye için büyük bir şanstır.

AKLIMDA KALAN

Çalışan çocukların tenekeleşen hayalleri: Bursa’da oto tamircisinde çalışan iki kardeş, Cihat ve Fuat işten arta kalan zamanlarında atölyedeki fazla oto parçalarından insana ve köpeğe benzeyen heykeller yapmışlar. Gazetede fotoğraflarını gördüm. Yüzlerindeki ifadeden sanırsınız ki gerçek bir uzay gemisi yapmışlar. Öylesine bir gururla duruyorlar. Haklılar. Okula gidebilselerdi uzay gemisi yapabilirlerdi. Tenekelerle dolu bir atölyede bir robot adam ve köpek yapabilecek yetenekleri ve o küçük dünyayı geçip giden hayalleri var. Biz onları atölyelerden alıp okul sıralarına teslim etme politikaları üretmeliyiz, daha çok çocukla atölyeleri doldurma politikaları değil.

(Haberturk.com 12.05.2008)