Nuran YILDIZ

Haberturk.com - Arşiv

Başbakan'ın gözlüğü ve pornografik bir araştırma

Başbakan'ın göz rahatsızlığına epidemik keratokonjonktivit teşhisi konmuş. Geçmiş olsun. Umarım tez zamanda iyileşir.
İyileşme sürecinde tozdan ve ışıktan uzak durması gerekiyormuş.
Bu süre için kendisine iki yeni gözlük almış. Biri güneş, diğeri okuma için.
Okuma gözlüğü değil ama güneş gözlüğü beni düşündürdü.
Göz kontağı iletişimde çok önemli çünkü. Nedeni de gözbebeklerinin en açık ve doğru iletişim ipuçlarını vermesi.
Gözbebekleri kişinin ruh haline göre istem dışı değişiyor.
Heyecanlanırsanız büyüyor, kızgınsanız küçülüyor.
Bir araştırmaya göre pornografik film izleyen erkeklerin gözbebeklerinin 3 kat büyüdüğü tespit edilmiş.
Gülmeyin bu veri kadınlar için koz değil. Çünkü aynı durumda kadınlarınki daha fazla büyüyormuş.
Göz kontağını önleyen güneş gözlüğü ise iletişimin en önemli engellerinden biri.
Dolayısıyla işi başkalarıyla iletişim ve ikna olan insanlara güneş gözlüğünü hiç önermem.
Mümkünse de uzanıp alabilecekleri her yerden o gözlüklerin kaldırılmasını özellikle tavsiye ederim.
Güneş gözlüğü yalnızca iletişim engeli olsa iyi.
Bir de kullanıcı, mesela Başbakan gözlüğün sapını ağzına götürürse seyredin siz.
Meşhur “Sevmek dokunmaktır” kitabının yazarı Desmond Morris’e göre bu davranış, güvende hissedilmeyen bir andaki güven arayışını gösteriyor.
Benim fikrimce bir siyasetçi özellikle de halkla iletişimdeyken güneş gözlüğü takacağına kendisine jilet atsın daha iyi.

YARGITAY ÜYELERİNİN ÇEKMECESİNDEKİ GAZETE KUPÜRÜ

Bir süre öncesine kadar başbakan yardımcıları, bakanlar Başbakan’dan icazet almadan konuşmazlardı.
Son günlerde freni boşalmış araba gibiler. Sözlerinin nereye gideceğini düşünmeden konuşuyorlar.
Dün Vakit Gazetesi'nde Bakan Şahin’in sözleri vardı. “Hıyarın, domatesin, kabağın bile standartı var. Hukukun da evrensel standartı olmalı” minvalinde.
Karşılaştırma hoş olmamış.
Hoş olmadığı gibi Yargıtay üyelerini de kızdırmış. Bazıları bu sözleri okuyunca “Sözün bittiği yer” demişler.
Dahası Vakit’in bu haberini ayırıp çekmecelerine koymuşlar. Saklamışlar. Hatta yukarıdaki sözlerin altını da renkli kalemle çizmişler.
AKP yönetimi elbirliğiyle yargı makamında bulunanların algısını negatife çevirmek için uğraşıyorlar.
Hatırlatmakta yarar var; hukukta yorum, yorumda algı çerçevesi önemlidir.
AKP’liler unutuyor.

HOBBY REKLAMINI SEVDİM

Sizi bilmem ama ben reklam dünyasında son zamanlarda yorgunluk belirtisi görüyorum.
Tekrarlar, kitch’leşen (kullanıla kullanıla tükenen) konular vs.
Yaratıcılıktan uzak, herhangi bir esprisi olmayan anlatımlar…
“Bu iyi işte” denebilecek az şey yakalayabiliyorum.
İşte onlardan biri dün Hürriyet’in arka sayfasındaydı. Havlu ve bornoz markası Hobby’ye aitti.
Pembe bornozuna sarılıp uzanmış bir kadın. Baş parmağı ağzında, gözleri kapalı. Huzurla uyuyan bir bebeği akla getiriyor.
Dev markalar arasında değilseniz reklamda 12’den vurmak zorundasınız. Hobby de öyle yapmış.
Hobby’yi de, ajansını da kutlarım.

AKLIMDA KALAN

Hatice Aslan’ın Cannes’da arkadaşlarından rol çalması: Biz böyleyiz. Birisi azıcık parlayıp, öne çıkıversin hep birlikte eteğine yapışıp aşağı çekmeye çalışırız. Bir yandan Cannes’ın gölgesinde sevgiliyle tatil yapıp bir yandan da Cannes dedikodusu haberi üretme işi yapılınca sonuç böyle oluyor. Güya “3 Maymun” filminin oyuncusu Hatice Aslan Cannes’da kırmızı halıdan geçerken kameralara arkadaşlarından ayrı olarak poz vermişmiş. Böylece onlardan rol çalmışmış. Doğrulayanı olmayan uydurma bir haber. Hatice Aslan da bu dedikoduya uzun uzun yanıt veriyor. Yanıt vermeye ne gerek var? Güzel bir giysiyle zarif bir hanım olan Hatice Aslan keşke o merdivenlerde daha uzun kalabilseydi. Bu ne kıskançlık? Kimin kıskançlığı? Ağzını açan yok, uyduran çok.

(Haberturk.com 25.05.2008)