Nuran YILDIZ

Haberturk.com - Arşiv

Anlamadım, Vakit Gazetesi Ergenekon'un yayın organı mıymış?

Dün iddianameyle ilgili Başsavcının açıklamalarını dinlerken haylaz aklımdan başlıktaki soru geçiverdi.
Ergenekon operasyonunda gözaltına alınanlarla Cumhuriyet Gazetesi'ne yapılan saldırıyı azmettirmek arasında ilişki kurulmuş. Ya gazetenin 80 yaşındaki baş yazarı ve Ankara temsilcisi kendi kendilerini bombalıyor ya da Ergenekon matruşka gibi bir şey.
Danıştay saldırısının (ki karara bağlandı) da Ergenekon’la ilişkisi kuruluyor. Oysa Danıştay üyelerini fotoğraf fotoğraf hedef gösteren Vakit Gazetesi değil miydi?
Öyleyse anlamadım, şimdi Vakit Gazetesi de Ergenekon örgütünün yayın organı mı oluyor?
Şimdi “Hrant Dink suikastiyle de Ergenekon’un ilişkisi olsa ne güzel olur" diye yazanlar var. İlişki bir kurulabilse bir cinayetin aydınlanması daha aradan çıkarılmış olacak. Geç değil halâ o ihtimal var.
Bu durum bana deterjan reklamlarını anımsatıyor: “Bu Ergenekon kirlilerinizi daha temiz yıkar.”

YENİ BİR YARGIÇ TÜRÜ: KAMUOYU

Az gelişmişlik için kişi başına düşen milli gelire bakmanın modası çoktan geçti. Olup biten üzerine söylenenlere bakmak yeterli.
Kamuoyu modern demokraside kamunun vicdanı olarak tanımlanır. Kamuoyunun yönlendirilmesi siyasi kararların içeriğini etkileyebilir. Sistemin siyasi çıktılarını belirleyebilir.
Ne var ki kamuoyu hukuk sistemi içerisinde yargıçmış gibi işleyemez. İşlerse ortaya çıkacak tehlike herkes içindir.
Birilerinin bu gerçeği darbe günlüklerini Nokta’da yayınlayan Alper Görmüş’e anlatmasında yarar var.
Çünkü Alper Görmüş darbe günlüklerinin iddianamede yer almadığını öğrenmenin hayal kırıklığından olsa gerek “Kamuoyu nezdinde darbe günlükleri yerini buldu” diyor.
“Yargının alacağı karar bizi bağlamaz, biz kamuoyunda suçlamamızı yaptık, yargılamamızı da yaptık. Hükmü de verdik” demeye getiriyor. Popülizmin tehlike sınırı!
Doğrusu “hınç”ın insanın gözünü perde gibi örtmesi üzücü bir durum…

OKURA NOT:

Gündemi boş verebilseydim eğer, Güler Kömürcü’nün “Tutkulu aşkta kavga ve fırtınalar mutlaka olur” değerlendirmesini ve eşinin “Beni attıkları zindanda pencere var, Güler’in beni attığı gönül zindanında pencere bile yok” arabesk benzetmesini yazmak isterdim. Çok ciddiyim.

AKLIMDA KALAN / SORULAR

Affınıza sığınarak yanıtını bulamadığım kafama takılan, aklımda kalan soruları sizlerle paylaşmak istiyorum:
Soru bir: Darbe günlükleri gündemden düştüğüne göre; diyelim ki ben bir günlük tuttum. Hayal bu ya içimden geldi şöyle yazıverdim:
“Dün Başbakan beni davet etti. Bunu gizlice yaptı, kimsenin haberi yok. Oturduk, biraz lafladık. Emine Hanım yemeğin tuzunu biraz fazla kaçırmış, Sayın Başbakan'ın tansiyonu fırlamış. Sonra Sayın Başbakan eğilip kulağıma dedi ki ‘Kimse duymasın ama Cumhurbaşkanı beni gıcık ediyor, ne yapayım?’ Düşündüm, ‘Bir çaresini bulunursunuz, üzülmeyin’ Dedim.”
Şimdi benim bu günlük dava konusu olur mu? Olursa hayal ürünü bir günlük tutmak sağlığıma ne kadar zararlı? (Sorumun ilk kısmı hukukçulara, ikinci kısmı da doktorlara.)
Soru iki: Cumhurbaşkanı Gül ile Emekli Genelkurmay Başkanı Özkök’ün görüşmesiyle iddianame arasında bir ilişki olabileceğini düşünmek akıl sağlığımın tehlikede olduğu anlamına gelir mi? (Bu soru psikiyatrlara kuşkusuz.)
Soru üç: Peki neden Cumhurbaşkanı Gül’ün Ermenistan maçı için Erivan’a gideceğini düşünüyorum? Acaba ABD’li yetkililerin “Erivan’a git” tavsiyesinin Gül nezdindeki önemine ilişkin tahminlerimin bununla ilgisi olabilir mi? (Dışişleri yetkilileri bu soruya yanıt verebilir, e tabii devredelerse…)
Soru dört: Ergenekon’un hemen öncesinde Yasemin Çongar’ı ABD’den getirip Taraf’a yazar yapan neydi? Hiç merak etmediniz mi? Milliyet gibi prestijli bir gazetenin Washington temsilciliğini bırakıp, 10-15 bin tirajlı bir gazeteye transferini sağlayan koşullar neydi ki? (Soru elbette Çongar’a)
Soru beş: Tutuklananların çoğunluğu ya Atatürkçü Düşünce Derneği’nden ya da Kuvayi Milliye Derneği’nden. Bu derneklere üye olmak (ki üye değilim) bir terör örgütüne üye olmak anlamına gelir mi? Gelirse Mustafa Kemal’in bizatihi kendisinin konumu ne olur? (sorumun ilk kısmı hukukçulara, ikinci kısmı herkese…)
Bugün aklımda hep sorular var…

(Haberturk.com 15.07.2008)