Nuran YILDIZ

Haberturk.com - Arşiv

Ahmet Hakan'ın evi...

HABERTURK.COM pek çok haberiyle gazetelerle yarışıyor. Çoğu zaman onları geçiyor bile. Kendi Internet sitem diye demiyorum, takip ediyorsanız siz de biliyorsunuz zaten.
Son haftalarda da HABERTURK.COM’un Genel Yayın Yönetmeni Gülin Yıldırımkaya özel, güzel ve ilginç medya söyleşilerine imza atıyor.
Medyanın kaprisli, eleştirmeyi seven ama eleştirilmekten hazzetmeyen önemli isimlerini konuşturmayı başarıyor. Mehmet Ali Birand, Fehmi Koru, şimdi de Ahmet Hakan. (Not: Medyanın kocaman isimleri onca gazete dururken bir Internet sitesine söyleşi veriyorlarsa, o Internet sitesinin gücünü düşünün artık.)
Söyleşilerde ilginç ayrıntılar yer alıyor.
Sonuncusuyla iki nedenle pek ilgilendim. Bir kere söyleşinin yapıldığı mekanın Ahmet Hakan’ın evi olması ilgimi çekti. Fotoğrafları bizim sitede var, görmüşsünüzdür.
Ahmet’in yeni evi bana hiç ev gibi gelmedi. Hatta fotoğrafı ilk görüşümde “House Cafe mi acaba?” dedim içimden. Kafe gibi, restoran gibi bir yer ama ev gibi değil.
Tasarımda arkadaşı Nuray Mert yardımcı olmuş. Dolayısıyla ev Ahmet’in değil, Nuray Mert’in evi sanki. Soğuk ve cool biraz. (Ben bu iki sözcüğe de negatif anlam yüklemem.)
Oysa Ahmet’in önceki evini bilirim. Hemen imalı şeyler geçmesin hınzır aklınızdan. Dostça bir kahve davetine icabet etmiştim o kadar. Hatta “dostça” olduğundan emin olmanız için kanıtımı hemen belirteyim: Sakallı erkeklerden hiç hazzetmem! (Nefrete ramak var bile diyebilirsiniz.)
Neyse işte, benim gittiğim o eski ev sıcak, sevimli bir evdi. Mütevazıydı. Demek ki Ahmet oraları geçmiş. Hatırladığım kadarıyla o evde de Nuray Hanım'ın eli vardı.
Söyleşide ilgimi çeken ikinci şey ise Ahmet Hakan’ın Cumhurbaşkanı Gül’ün Köşk’teki konumuyla ilgili söyledikleriydi. Onun, “Bana onu sorma, bunu sorma” şeklindeki kaprislerini aşmayı başaran Gülin Yıldırımkaya, ağzından önemli bir analiz almış ki şöyle:
“..(Çankaya) artık bir dikkat merkezi olmaktan çıktı. Ve bütün dikkatlerimiz Tayyip Erdoğan üzerine yüklenmiş oldu. Dolayısıyla niye Tayyip Erdoğan şimdi yegane güçken ‘Gel Abdullah kardeş sen Başbakan ol, ben de Cumhurbaşkanı olayım’ diyerek elindeki yetkiyi bir tarafa bırakıp, şimdi Abdullah Bey'in düştüğü duruma düşsün ki?”
Gül’ün durumunu “Abdullah Bey’in düştüğü durum” olarak değerlendirmiş. En yüksek makama çıkıyorsunuz ve kendinizi “düşülmüş bir durum”da buluyorsunuz. Bu saptamaya Ahmet ve benden başka katılan var mı acaba?

SİZE BİR SORU

Hani bir holding vardı. Onun da Güllük civarında bir otel inşaatı. Hani o otel için deniz doldurulmuştu. Evet işte o, bildiniz: MNG.
İşte o MNG’nin kargo şirketi MNG Kargo, Deniz Temiz Derneği’yle (TURMEPA) çevreci projeler gerçekleştirecekmiş. Toplumsal sorumluluk adına sevindirici.
Ne var ki, günlerce medyada “çevreyi katletme” haberlerine konu olan MNG markasının “çatı marka” olması ve alt markaları oluşturamaması nedeniyle ikna edici olabilecekleri konusunda şüpheliyim.
Bir çok şirketin iletişim konusunda şekilde kalıp, içerik, önem, amaç, zamanlama gibi derinlemesine analiz yapmamaları, yani iletişim işini fazla basit algılamaları, mali tablolarını çıkarırlarken boşa harcanan bütçelerle karşılaşmalarına neden oluyor.
Sizce MNG Kargo, MNG markasının yaşadığı krizden hemen sonra çevreci projelerde ikna edici olabilir mi?

AKLIMDA KALAN

Telefon dinleyenlerin ruh hali: Ergenekon’un eklerinde yer alan telefon dinleme kayıtları ortaya döküldükçe kara kara düşünüyorum. Yok, konuşmaların içeriğinin ne kadar ciddi olduğuyla ilgili bir düşünce değil benimkisi. Telefonu dinlemek ve kaydetmekle görevli polislerin ruh halini düşünüyorum, üzülüyorum. Kendinizi onların yerine koyun, kulağınızda bir kulaklık, 24 saat ne gelirse dinliyorsunuz. Makarna tarifleri. Dinlenenlerin finolarıyla ilgili ayrıntılar. Onları dinleyip, kaydeden ve sonra kağıda dökenlerin ruh halini düşünsenize. Bir yandan ciddi meseleleri kaydediyorlar, bir yandan gönül ilişkilerinin dökümünü alıyorlar. Sonra yemek tarifleri, “Abi şimdi yanımdan bir hatun geçti öff ki ne öf..” geyikleri.. Önce acaba şifreli konuşma mı diye dikkat kesilip, sonra boş bir muhabbetin davetsiz ortağı olduğunu anlamalar vs. Tamam insanlarının hayatları dinlenme yüzünden yol geçen hanına dönmüş tuhaf bir çağdaş ülke anlayışımız var, iyi de dinleyenlerin ruh hali ne olmuştur peki?

(Haberturk.com 14.08.2008)