Nuran YILDIZ

Haberturk.com - Arşiv

TSK ve AKP, 'Özgürlük' ve'Demokrasi'

İki gündür Ankara’da devir teslim töreninden devir teslim törenine koşturuyoruz. Tören alanlarındaki sıcak bir yandan, konuşma metinlerindeki mesajlar diğer yandan sıkıştırılıp duruyoruz.
Açık söylemek gerekirse 2003 yılının devir teslim törenlerindeki konuşmaların keskinliğini düşününce bu yıl oldukça sakin gitti her şey.
O yıl, 2003’te, AKP’nin iktidarındaki ilk devir teslimlerde yaşanan panik bu kez yok. Bu yıl panik yok, gerilim asgari düzeyde. Asker de, siyaset de temkinli.
Öyle olunca da esas sorun alanları daha açıklıkla ortaya çıktı bu kez.
Efendim Kara Kuvvetleri devir-teslim töreninde Org. Koşaner şahinmiş, Org. Başbuğ güvercin olmuş. Ertesi gün ne oldu Org. Başbuğ şahin. Bu yapay tanımlar beni hep güldürmüştür.
Kimin ne olduğunu içinde bulundukları koşullar, altında kaldıkları baskı belirler.
Bu yıl konuşmalarda, özellikle de Genelkurmay Başkanı Org. Başbuğ’un dünkü konuşmasında özgürlük ve demokrasi kavramlarının öne çıkması dikkat çekiciydi.
Özgürlük ve demokrasi vurgusu yapan başka kaç ordu vardır dünyada acaba Bu durum bile nev-i şahsına münhasır bir ülke olduğumuzun göstergesi.
Org. Başbuğ “Her konuyu tartışabilme özgürlüğü, devletlerin varlığını riske sokacak konuları içermez. Bu gerçek yalnızca Türkiye için değil, çağdaş devlet tanımı taşıyan tüm devletler için de tavizsiz olarak geçerlidir” dedi.
Konuşmasının genelinde demokrasiyi, çoğunlukçu demokrasiyi savunurken laiklik vurgusu yaptı. Demokrasinin varlığı için laiklik ilkesini temel direk, vazgeçilmez koşul olarak tanımladı.
AKP Hükümeti ise özgürlüğü, kamusal alandaki dini özgürlüklere uzatıyor. Laiklik ilkesini de bazen açıkça, bazen de örtülü şekilde demokrasi önündeki engel olarak tanımlıyor.
Önümüzdeki günlerde TSK ile AKP’nin ilişkisinin özgürlük ve demokrasi tanımları etrafında belirleneceği kesin.
Ya TSK geri adım atacak ve laiklik anlayışını okullara türbanlı girip girmeme konusuyla sınırlayacak ya da AKP değişim iddiasını özgürlük-din ve laiklik-demokrasi çizgisinde yeniden gözden geçirecek.
Sizce hangi olasılık daha mümkün

BEN BU GALATASARAY’I SEVMİYORUM!

Eskidendi çok eskiden…
Galatasaray iyi oynardı. İyi oynayınca da galibiyeti oyuncularla taraftarlar arasında pay ederdi.
Teknik heyet de, Galatasaray yönetimi de bu durumun keyfini sürerdi.
Eskidendi çok eskiden…
Galatasaray kötü oynadığında suçluyu başka yerde aramazdı. “İyi oynasaydık kazanırdık” derdi. Müthiş bir güven gösterisiydi bu.
Eskidendi çok eskiden…
Galatasaray yenildiğinde “iyi oynasaydık, hakemi de yenerdik” diyen yöneticileri ve teknik adamları vardı.
Şimdi…
“İki maçta da hakem hatalarına maruz kaldık, hakem çok kötü iş çıkarttı” diye bahaneler bulan teknik adamlar var Galatasaray’da.
Galatasaray da Türkiye gibi oldu. Vizyonunu kaybetmiş, bahaneyi sağda solda arıyor.
Ve ben bu Galatasaray’ı hiç sevmiyorum!

Okura not Bugün cuma. İlişkiler üzerine yazacaktım sanki. Yazım da hazırdı, “bir kadının öpüşürken tam bir dişi” olarak tanımlanması üzerineydi. “Meme üzerindeki döğme” konusu vardı bir de. Gelin görün ki bu yaz sıcağında Ankara gündemi bize keyifli konuları bırakmıyor işte. Kısmet önümüzdeki günlere…

AKLIMDA KALAN

Duyduğum en güzel sözlerden biri Anayasa Mahkemesi Başkanvekili Osman Paksüt’ün eşi Ferda Paksüt “Avukatım konuşma yasağı koydu, konuşmayacağım” demiş. O avukatın koyduğu yasağın uzun sürmesini umuyorum.

(Haberturk.com 29.08.2008)