Nuran YILDIZ

Haberturk.com - Arşiv

Yerinizde olsam şu 5 şeyi hemen yapardım

Aklım “Big Bang” denen büyük patlamada. Büyük deneymiş! Evrenin değişimine şahit olacakmışız. Kainatın başlangıç koşullarını oluşturacaklarmış.

Sanki bir evrenin değişimine şahit olmadığımız kalmıştı. Her şeyimiz tamam bir o eksikti. Büyük patlama derken ya hep birlikte gümlersek ne olacak?

“Bugün var, yarın yokuz” lafının somut durumu. Deney sonucu gümleme ihtimali olan biz ama bize soran yok “bu deney yapılsın mı?” diye. Demek ki neymiş, demokrasi falan sırf geyik, dünyanın kaderine yön verenler bilim dünyasıymış! Ölecek miyiz, kalacak mıyız onların bileceği iş.

Bu deney Türkiye’de olsaydı “yargıç devleti”, “asker devleti” tanımlarına “bilim adamı devleti” tanımı da eklenecekti. Kaçırdık.

Bu deney bizi yutacak diye huzursuzlandıkça ben, kardeşim aşağılar bir gülümsemeyle “öyle bir şey olmayacak” diyor. Mühendislerin sosyal bilimcileri küçümser tutumu bu ya, üzerinde durmuyorum.

Ben ki derinlemesine fizik, kimya bilmem. Kafam karışık o yüzden.

Bir serseri protonun diğerine kafadan çarptığında büyük patlama olacakmış. Bizde bu şans varken ne bir protonu, tüm protonların birbirine kafadan çarpma ihtimali vardır.

Kafam gerçekten karışık. Bir bilim adamı “şu an ölmüş olabilirdik” diyor. Başkasına göre ne olacağı 15 gün sonra belli olurmuş. Bir başkası bir yıl süre veriyor kara delik oluşması için.

Kara delik oluşabilir, yutulabiliriz. Birileri koymuş kafaya, gidici olma ihtimalimiz mevcut, anladığım bu.

Yapacak daha çok şey var oysa. Öyle demiyor muydu Murathan Mungan sevgilisine:

"Oysa yapacak ne çok şey vardı ve ne kadar az zaman."

15 gün ya da 1 yıl… Serseri protonun ötekine kafadan çarpmasına bağlı ömrümüz.

Ölmeden önce yerinizde olsam şu 5 şeyi yapardım (gerçekçiyim, listem kısa);

1. Sevdiğiniz insana tüm kalbinizi açıp onu ne kadar sevdiğinizi söyleyin. Mümkünse bir öpücükle söylediğinizi imzalayın.

2. Anne ve babanıza onları sevdiğinizi söyleyin. Hayatta değillerse mezarlarına gidip yine de söyleyin.

3. Bir çocuğu sevindirin (Çocuk gülücükleri biriktirmeye bayılırım.)

4. En yakın dostunuzu arayıp ona yüreğinizi açın ve varlığı için teşekkür edin.

5. Sevmeyerek yaptığınız bir işiniz varsa hemen bırakın ve yapmak istediğiniz iş için bir adım atın (Serseri proton çarpmaz da işsiz kalırsanız sorumluluk kabul etmem.)

Size öyle Everest’e tırmanın, köpekbalıklarıyla dalın demiyorum.

Bir ihtimal kalan süre az, öyle abuk sabuk etkinliklerde heba etmenize hiç gerek yok. Yukarıdaki 5 küçük şeyle yalnızca kendinize yolculuk edin, yeter.

Ya da kendi 5'lik listenizi yapın...

MEDYA TERİM’İN SOYTARISI MI?

Futbolcu Emre, Hıncal Uluç’a, Teknik Direktör Terim, Osman Tamburacı’ya kızıyor. Ağza alınmadık küfürler ediyor.

Bu nasıl iş?

Futbol bir gösteridir düşüncesine sığınıp medyada boy göstermek için hiçbir fırsatı kaçırmayacaksınız.

Şovmenliği abartacaksınız.

Sonra da “Futbolcuları iyi moralle maça çıkarmayı öğrenemedik” diyeceksiniz.

Medya sizin futbolcularınızın moral hocası mı, yoksa eğlendirecek soytarısı mı?

Futbolcunun moralinin sorumlusu teknik kadrodur. Teknik kadroyla futbolcunun kurduğu iletişim belirleyicidir.

Dünyanın neresinde görülmüş medyanın futbolcunun moral hocası olduğu?

Kazanınca zafer sizin, kaybedince suç medyanın. Futbol da siyasete döndü, aklın uçkuru çözüldü.

Medya ilişkilerine ilkeler koymayan biri, ilkeler çiğnendi diye kızma hakkına sahip olabilir mi?

“EVLİ KALAMAYAN KADIN” İMAJI NERDE?

Yeşim Salkım’ın yeni sevgilisi “Yeşim eğlenilecek değil, evlenilecek kadın” demiş. Aşkın körleştirici etkisi bir yana. Benim merakım Yeşim Salkım’ın erkeklerde bu “evlenilecek kadın” imajını hangi yöntemlerle oluşturduğu…

Kendisiyle bu konuda bir söyleşi yapmak en çok istediğim şeylerden biri. Eğer ondan bir şeyler öğrenebilirsem “İmaj Yönetimi” dersinde öğrencilerime örnek olay olarak aktarmayı çok isterim. Bundan iyi imaj yönetimi mi olur?

Baksanıza onca evlilik ve ayrılığa rağmen birlikte olduğu adamlar onda “evli kalınamayan kadın” imajı yerine “evlenilecek kadın” imajı görüyor. Oysa Yeşim Hanım’ın evlenme sayısı kadar evli kalmama sayısı da var.

“İkna” başlığı altında ders ve örnek olay konusunda çok ciddiyim.

AKLIMDA KALAN

Teknik adamların anlamsız Fenerbahçe kabusu: Hacettepe’nin Teknik Direktörü Osman Özdemir “Fenerbahçe’yi yenmek hayal değil” demiş. Birileri bu beyefendiye Fener’den önce kendi kafasındaki Fener’i yenmesi gerektiğini mutlaka söylemeli. Fenerbahçe’yi yenmenin hayal olduğu fikrine nerden kapılmışsa kapılmış. Bu ruh halinden kurtulması için Pendik’te bir tedavi kliniği var, hatırladığım kadarıyla…

(Haberturk.com 12.09.2008)