Nuran YILDIZ

Haberturk.com - Arşiv

Bizden bir halt olmaz!

Günlerden sonra ilk kez bir akşam evdeyim. Uzun zamandır hayalini kurduğum bir şeyi yapmak niyetim. Yok öyle hayal kurulası kadar mühim şeyler değil hayalini kurduklarım. Yalnızca battaniye altına girip iyi bir film buluncaya kadar zaplamak. Belirtileri önceden gelen gripal durumların da bunda etkisi var tabii.

İlk açtığım kanalda Deniz Baykal. İyi başlamadım yani. Önyargılı olma, yeni bir şey söyler belki diyerek oyalandım biraz. Yok, bir gün önceki ve daha önceki günkü şeylerdi söyledikleri.

Başka bir kanala atlayıverdim. Orada da “Son günlerde AKP oy kaybetti mi, kazandı mı” tartışması sürüyordu. Konu kamuoyu araştırmaları olunca atmak serbest oluyor haliyle..

Diğer kanallar da pek farklı değil. Tanımadığım bir sürü oyuncunun tanıdığım bir sürü senaryoyu eveleme halleri…

Tam pes ediyordum ki Fazıl Say’la Enver Aysever’in sohbetine rastladım. Fazıl Say’ı görünce hiç bu kadar sevindirik olacağımı bilmezdim. Sanatını sever ve çok saygı duyarım da sevindirik olmam ekranların çoraklığından olsa gerek.

Enver’in konuğu olduğuna göre konu magazinel aşkları olamazdı. Son zamanlarda bizi Hande Ataizi, Zuhal Olcay’lı haberlere alıştırdı ya. Bunlar Enver Aysever’le konuşulacak konular olamazdı. Adam ciddi, vurdu mu oturtacak tarzda bir üslup kendisi. Fıkra da anlatsa gülmeye korkar insan.

Konserlerinden, bestelerinden, bilmem hangi ülkedeki nefes kesici performansından söz ediyor olmalıydı. “Dinlemem lazım, eksik kaldım” ruh haliyle izlemeye başladım. Hangi notanın tınısını daha çok sevdiğini anlatsa onu da dinlemeye hazırdım.

Hiç biri değildi.

Saflık bende, burasının Türkiye olduğunu, dünya devi bir müzik adamını ekranda gördüğünde yaptığı müzikten söz etmesini beklemenin sıra dışı bir durum olacağını bilmem gerekirdi.

Fazıl Say, dünyanın en önemli müzik adamlarından biri. Konser biletleri günler öncesinde tükenen, ünü dünyanın bir ucundan bir ucuna yayılmış bir sanatçı. Müziğin, kültürün politikası hakkında konuşuyordu. Olsun, sanatçının politik duruşu olanına hasretiz ya çoktandır keyifle dinleyebilirdim konuştuklarını.

Son zamanlarda politik duruşu olan sanatçı düzeyinin, Sinan Çetin’in (o da ne kadar sanatçıysa artık) AKP şakşakçılığı düzeyine indiğinden beri umutsuz olan ben, Say’ın ağzından dökülecek politik cümlelere müptela olacak ruh kıvamındaydım.

Fazıl Say’ı dinledikçe bizden bir halt olmaz diyordum altını çize çize… Çok incinmişti. Kırılmıştı.. Üzgündü.. Doluydu…

Konu Frankfurt Kitap Fuarı’ndaki “Nazım Hikmet Oratoryosu”nun habersiz, sessizce iptal edilmesiydi.

Gerekçe İKSV’ye göre bütçenin yüksek olmasıydı. Olabilir.

Kültür ve Turizm Bakanı Günay’a göre, Nazım’ı Almanya’da değil, Rusya’da dinletmek doğruydu. Olabilir.

Gerekçe önemli değil. Nazım Oratoryosu iptal edilebilir.

Ama bir ülkenin kültür politikasının olmaması tehlikeli sonuçlar doğurur. Kültür olmadan bilinç, bilinç olmadan ulus olmak zor.

Bu ülkenin dünya çapındaki en büyük sanatçısı televizyon kanallarında yapılan haksızlıklardan, hele hele saygısızlıklardan şikayet eder duruma düşürülemez. Düşürülmüşse bizden bir halt olmaz.

Eğer ki bir sanatçıyı ekranlardan “ey halk bize bunlar yapılıyor” diyecek kadar patlama noktasına getirmişsek… Bizden bir halt olmaz!

AKLIMDA KALAN

Nazım Hikmet Oratoryosu’nun “Şehitler” bölümü: Tam da içinden geçtiğimiz günler için yazılmış sanki… O kadar güzel ve o kadar anlamlı. Sizler de okuyup aklınızda tutun istedim:

ŞEHİTLER
Şehitler, Kuvâyi Milliye şehitleri,
mezardan çıkmanın vaktidir!
Şehitler, Kuvâyi Milliye şehitleri,
Sakarya'da, İnönü'nde, Afyon'dakiler
Dumlupınar'dakiler de elbet
ve de Aydın'da, Antep'te vurulup düşenler,
siz toprak altında ulu köklerimizsiniz
yatarsınız al kanlar içinde.
Şehitler, Kuvâyi Milliye şehitleri,
siz toprak altında derin uykudayken
düşmanı çağırdılar,
satıldık, uyanın!
Biz toprak üstünde derin uykulardayız,
kalkıp uyandırın bizi!
uyandırın bizi!
Şehitler, Kuvâyi Milliye şehitleri,
mezardan çıkmanın vaktidir! / 1959

(Haberturk.com 08.10.2008)