Nuran YILDIZ

Haberturk.com - Arşiv

Büyük liderler yalnız ölür...

on yılların en büyük ticari getirilerinden birini “Mustafa Kemal Atatürk” markası sağlıyor. Şimdi de O’nun adını taşıyan bir film piyasaya sürüldü. Böyle bir durumda doğru sözcük, gösterime girmek değil piyasaya sürmek oluyor.

İş Bankası- Anadolu Hayat ise mitleşmiş olan O’nun tarlada karga kovalamasını satışa sunuyor. Onlar masum sayılabilir. Ancak O’nun adını taşıyan film için bu söylenemez.

Bugünlerde en çok alıcısı olacak davranış, Mustafa Kemal’i zaaflarıyla, sıradan, herhangi biri yaparak, O’na yüklenen değerleri önemsizleştirmek.

Bunu yaparken “O’nun da hepimiz gibi bir insan olduğunu göstermek istedik, samimi, doğal halini insanlar bilsin istedik” gibi ince zeka cümlelerle ambalajlamak. Mustafa Kemal’i sıradanlaştırarak etkisizleştirme amaçlarını alçak gönüllü bir eda altına gizleyerek, samimi tavırlarla kılıflayarak yapmak.

Oysa Mustafa Kemal hiç hepimiz gibi olmadı. Sıradan hiç olmadı. O taşıdığı niteliklerin toplamıyla üstündü, bir dehaydı. Dolayısıyla ne kadar zorlasanız, ne kadar sıradan öyküler yakıştırsanız ve yapıştırsanız da, bizim gibi değildi.

En zeki olanımızdan daha zekiydi. Bir kararı almadan önce “her köşesinden mütalaa eder”, sonra uygulamaya koyardı. Uyguladıktan sonra da tartışmazdı.

En cesur olanımızdan daha cesurdu. Kazandığı ve göze aldığı savaşlardan çok, büyük kararları alırken ortada dururdu cesareti.

En ileri görüşlümüzden daha ileri görüşlüydü. O nedenle bugün hala milyonlarımızın bir araya gelip çözemediğimiz konuları hedefe koyardı. Önce “çağdaş uygarlık düzeyine çıkarmak” olarak yazdığı cümlede “düzeyine” sözcüğünü çizip “düzeyinin üzerine” yazacak kadar ileri görüşlü. En akıllılarımız bırakın o hedefe varmayı, halâ daha nasıl varacaklarını tartışaduruyorlar.

En kararlı olanımızdan daha kararlıydı. Hayata geçirdiği tüm devrimlerde bir kez duraksamadı o yüzden.

Bakmayın siz O’nu sıradanlaştırmak için “zevk-i sefaya dalmaktan”, insan kıymeti bilmemekten yapayalnız öldüğü “hikayesine..” Şimdi bu para ediyor işte.

Mustafa Kemal yalnız öldüyse filmde ima edildiği gibi yaptığı hatalardan değil (ki elbette hata yapabilir), yaptığı doğrulardandır.

Bütün büyük liderler yalnız yaşarlar ve yalnız ölürler.

Kendi yaşamlarını hiçe saymadan bir ülkeyi kurmak mümkün değildir çünkü. Devrim yapmak ha demeye yapılacak bir iş değildir çünkü. Yalnızlığı göze almadan bir devri kapatıp bir devri açmak da mümkün değildir.

Kızanlar olur, kıskananlar olur, imrenenler olur, çekemeyenler olur. O gücün yendiği, o büyüklüğün ezdiği insanlar olur.

Yalnız ölmek büyük liderler için hem kader hem de bedeldir. Ölürken etraflarında kalabalık olup olmaması yalnızca bir teferruattır…

“TÜRK YILDIZLARI”

29 Ekim Cumhuriyet Bayramı törenleri Atatürk Kültür Merkezi’ndeydi.
Törenlerin en muhteşem bölümü “Türk Yıldızları”nın gösterisiydi.

Ankara Üniversitesi’nin kampüsü tören alanına yakın. “Türk Yıldızları”nın gürleyen sesini duyunca bahçeye çıktım. Sonbaharın gerçeküstü renk cümbüşüyle süslediği bahçede (gerçekten Ankara’nın en güzel mevsimi sonbahar) yüreğimi göklere teslim ettim.

O nefes kesici gösteri tam tepemdeydi. Düştüler, düşecekler diyecek kadar yere yakındılar ve durmadan tepemizde taklalar atıyorlardı. Biz düz yolda yürüyemezken, onlar havada ahenkle dans ediyorlardı. Uçak kanatlarında yaşadıkları gurur parlıyordu neredeyse.

“Türk Yıldızları” dünyadaki 7 askeri gösteri uçuş ekibinden biri. Ama en iyisi. İzlememişseniz çok şey kaçırmışsınız. Mutlaka ya tepenizden geçmeliler ağaçları yalayarak ya da Internette bulup kendinizi o gösteriye teslim etmelisiniz. Tepenizden uçarken onlar, yüreğinizden geçmeyen duygu kalmıyor: Korku, gurur, heyecan, mutluluk, keyif, hepsi…

BİRİ M. GÖKÇEK’E HENÜZ ADAY OLMADIĞINI HATIRLATSIN

Hangi kanalı açsanız Melih Gökçek. Pek sıkılma duygusunu bilmediğinden olsa gerek oy istiyor. Kendisi için! Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlığına aday mı? Henüz değil. Olacak mı, belli değil. O ise kendisini çoktan aday ilan etmiş oysa aday adayı bile değil.

Kendisini aday ilan etmekle kalmamış, kampanyasına bile başlamış. Konsept hazır, sloganlar hazır.

Aday olur mu? Belki de olur. Yine de yaptığı siyaseten hiç şık değil.

Daha kendisiyle görüşülmediği halde Başbakan Erdoğan’ı kampanyasına malzeme yapması hem de “yanımdan geçerken omzuma dokundu” sevindirik haliyle hiç şık değil.

Dahası böyle davranarak Gökçek’in hem AKP yönetiminin hem de Başbakan

Erdoğan’ın iradesine ipotek koymuş olması ise büyük bir siyasi nezaketsizlik!
Anadolu’da böyle durumlar için “ortada düğün yok ama gelin ata binmiş gidiyor” derler.

AKLIMDA KALAN

Turkcell’in sponsorluktan vazgeçişi: Turkcell yönetimi Mustafa Kemal’in yaşamını anlatan (!) filme 350 bin dolar karşılığında sponsor olmuş. Sonra vazgeçmiş. Gerekçeleri ise müşterileri arasında ideolojik ayrım yapmamakmış. Haberi okuduğumda önce üzüldüm, “ülkeye bak” dedim, “kurucusunun ve ebedi liderinin yaşamı herkesin ortak paydası olması gerekirken olamıyor. Yazıklar olsun bize!” diye hayıflanırken, bir ayrıntı dikkatimi çekti. Turkcell sponsorluk kararından ne zaman vazgeçmiş? Filmi izledikten sonra.. Filmi izleyenlerin rahatsızlıklarından anladığım kadarıyla bu film yalnızca neo-liberal tayfayı tatmin edecek. Turkcell’in gerekçesi ne olursa olsun son kararı doğru olmuş.

(Haberturk.com 30.10.2008)