Nuran YILDIZ

Haberturk.com - Arşiv

"Il Mondo Cambia!"

Başlık İtalyanca. “Dünya Değişiyor” demek. İtalyanca bildiğimden değil, çünkü bilmiyorum. Ama 3 gündür İtalya-Türkiye Forumu için Roma’daydım ve Roma’nın sokaklarında, meydanlarında Obama’nın gülümseyen fotoğraflarının üzerinde “Il Mondo Cambia” (Dünya Değişiyor) sloganı yazan afişler duruyordu. Politikalar üstü bir iyimserlik.
Seçimin ertesi günü muhteşem Pantheon Meydanında bir kafede servis yapan Nijeryalı genç kızın yüzü gülümsüyordu. Nedenini sorduğumda “Obama başkan” diyordu. Samimi bir iyimserlik.
İtalya’daki ve Türkiye’deki tüm gazeteler (muhtemel başka ülkelerdekiler) demokrasi manşetleri atıyorlardı. Dünyanın herhangi bir yerinde siyah değil de beyaz biri seçildiğinde sanki demokrasi işlememiş oluyor gibi. Mantığı örten bir iyimserlik.
Kenya’da iki gün tatil ilan edildi. Sahiplenici bir iyimserlik.
Obama’nın başkan seçilmesi tüm dünyaya, tünelin ucundaki ışığın gün ışığı olduğu hissini veriyor. İtirazım bu hisse değil, itirazım tünelin ucundaki ışığın tren ışığı olması ihtimalinin unutulmasına.
Eğer Obama güneşin değil de trenin ışığı olursa, (Obama ABD’den büyük olamayacağına göre bu ihtimal kuvvetle muhtemel) hayal kırıklığının büyüklüğünü düşünmek bile istemiyorum.
İki gündür Obama’nın neden kazandığı üzerine yapılan tüm yorumların üç başlıkta toplandığını görüyorum;
Bir, ABD dış politikasının çökmesi,
İki, ekonomik kriz,
Üç, siyah ve yoksulların hareketi.
Üç gerekçenin de doğruluk payı var, ancak bunlar Obama’nın zaferini açıklamaya yetmez.
Obama’nın zaferini açıklayabilmek için Obama’nın kendisine odaklanmak ve analiz etmek gerekir.
Obama yalnızca bir değişimin lideri değil, değişen bir liderlik anlayışının ifadesi.
Anlamak için onun “bedeni”ne, “gülümsemesi”ne ve “sözcükleri”ne odaklanmak gerekir.
Sonraki yazılarda bu konuyu açacağım, açmam gerek.
O yazılara kadar aklınızda tutmanızı istediğim not, ABD seçim kampanyasında her yerde ABD bayrağı varken neden bir tek parti amblemini bile göremediğimiz..

SÖZÜNÜ TUTMADIN M. ALİ GÖKAÇTI…

Ölümlerin en haini kalp krizinden ölmek olsa gerek. Yaşa başa bakmaksızın.. En beklenmedik zamanda.. Yapacak daha çok iş varken hem de…
Arkadan gelip sinsice…
Ölüm gazeteci, yazar, araştırmacı “adam gibi adam” M. Ali Gökaçtı’yı da götürdü kendi ülkesine.
Tam bir yıl önce tanışmıştık. Gerekçe tatsızdı. Kimi gazetecilerin yeni keşfettiği Tanklar ve Sözcükler kitabımın çıktığı ilk günlerdi. Radikal İki’de kitabımın eleştirisini yazmıştı.
Kitaptan çıkardığı sonuçlar hiç hoşuna gitmemişti. Ama içten içe kitabı sevmiş olduğunu hissetmişti okuyanlar. Zaten eleştirisinin sonunda da okunması gereken bir kitap olduğunu yazmıştı.
Kızmıştım ama satır aralarında gizli beğenisinden de keyif almıştım.
Radikal aracılığıyla kendisine gönderdiğim bir mektupta “Bir yazarın eleştirmene ya da okura ‘benim kitabımı yanlış anladın’ diye kızma hakkı yoktur. Kitap okura ulaştığında yazar aradan çekilmelidir” demiştim.
Öylece başlayan bir dostluk. Adam gibi yazan, eleştiren, adam gibi tartışan, adam gibi dost olan adam.
İkimiz de Galatasaraylıydık. Galatasaray yazılarımı okuyup Galatasaray Dergisinde yayınlanmak üzere bir söyleşi için sözleşmiştik. Önümüzdeki günlerde Ankara’da ya da İstanbul’da yapacaktık söyleşiyi.
Sözleşmiştik.
Oldu mu şimdi M. Ali Gökaçtı? Senin gibi adama verdiği sözü tutmamak yakıştı mı?
Güle güle, n’olur o ülkede yazmayı bırakma…

AKLIMDA KALAN

Nimet Çubukçu’nun başarısı: Gerçekten de bu konuda bir şey bilen beni de bilgilendirirse sevinirim. Devlet Bakanı Nimet Çubukçu, 2005 yılında yaşanan Malatya Çocuk Yuvası’ndaki dayak skandalını unutturmayı başardı. Biz o skandaldan sonra Nimet Hanım’ı ya dergilerden fırlamış gibi duran şıklığıyla ya da kucağında şefkatle sarıldığı çocuklarla gördük. Ama İngilizin biri geldi ve bu imajı deviriverdi. Malatya’dan bu yana aslında pek çok şeyin hiç değişmediğini gösteriverdi. Ama medyamızda Nimet Hanım halâ parlak renkleriyle duruyor. Halâ onunla ilgili güzel başlıklar atılmaya devam ediyor. Halâ AKP içerisindeki pek çok hoşnutsuzluğa rağmen, Başbakanın en sevdiği Bakanmış gibi görünmeye devam ediyor. Bu durum neden ve nasıl oluyor? Bir iletişim hocası olarak gerçekten merak ediyorum.

(Haberturk.com 07.08.2008)