Nuran YILDIZ

Haberturk.com - Arşiv

Erdoğan IBM'de çalışabilir, ben kefilim

IBM Türkiye Genel Müdürü Eray Yüksek “Açıkça davetiye çıkarıyorum” demiş ve eklemiş “İyi tanıdığınız, bildiğiniz insanlar varsa gönderin. IBM olarak bilişimin geleceğine yüksek katkı yapacak insanları almaya devam ediyoruz.”
IBM’in akıllı, bilgili, çalışkan insanlara ihtiyacı varmış. Kimin yok ki?
IBM’in “tanıdığı tavsiye etme” yöntemi büyük şirketlerin işe eleman alırken tercih ettikleri yeni bir yol. Çalışmasından memnun olunan elemanların tavsiye ettiği kimseler de benzer özellikler gösteriyorlar çünkü.
Akıllı insan akılsız olana, çalışkan olan tembel olana referans vermez. İşin mantığı bu.
İş dünyasında tercih edilmeye başlayan bu yöntem aslında “hamili kart yakınımdır”ın olumlu bir açılımı. Bu yöntem eskiden “kefil olma” olarak bilinirdi.
İşe aldığı insan için güvendiği birinden “Ben bu kişiye kefilim” sözünü duyan işverenin içi rahat ederdi.
Madem IBM böyle bir davetiye çıkarmış. Ben de IBM’e Başbakan Erdoğan’ı tavsiye ediyorum.
“İyi tanıdığınız, bildiğiniz insanlar varsa gönderin” demiyorlar mı? Hakkında onca yazı yazmışım, kitabıma bölüm koymuşum. Ne derse ne demek ister, ne sever, neye gıcık olur az çok bilirim. Maharetleriyle, zaaflarıyla ilgili iyi kötü fikrim vardır.
Huysuzdur biraz, asabidir çokça ama yaptığı işi severse bunların üstesinden gelebilir. İyi motive olur. İyi tüccar, kötü futbolcudur. Damarına basmazsanız hoş sohbettir aslında.
Akıllı, bilgili, çalışkan. Bilgili konusunda az biraz soru işaretim olsa da çalışınca açığını kapatıyor ve kolay öğreniyor.
Tüm bunların yanı sıra Erdoğan’da IBM’in istediği niteliklerden daha fazlası var. Şirket krize girdi diyelim, “Hamdolsun kriz yok” dedi mi, krizi aşmak mümkün.
Dahası bilişim teknolojisinden anlıyor. Girilmesi yasak olan sitelere hem girebiliyor, hem de “Ben girebiliyorum, siz giremiyor musunuz?” diyerek dalgasını bile geçebiliyor.
Başbakan Erdoğan’a kefilim, IBM’de çalışabilir.
O IBM’e gidince AKP kalır mı? Yanıtını herkesin bildiği bir soru değil mi bu?

AKLIMDA KALAN

Yardım derneklerinin “biz buradayız, bize ver” yarışı: Gazetelerde, televizyonlarda yardım derneklerinin reklamları var. Reklamlara harcadıkları parayla ne yardımlar yapılır oysa. “Yardımlarınızı bize verin” çağrısını her gördüğümde “sadaka toplamanın örgütlenmiş hali işte bu” diyorum içimden. Bir yandan ne kadar iyilik yapmaya hevesli bir toplum olduğumuz hissine kapılabiliriz, diğer yandan bu kadar çok yardım derneği bize yardıma ihtiyacı olan ne kadar çok insan olduğunu gösterir. Sosyal devletin Türkiye’de bir hayal olduğunu da gösterir elbette.

(Haberturk.com 03.12.2008)