Nuran YILDIZ

Haberturk.com - Arşiv

Ben sizin yerinizde olsam...

Ben sizin yerinizde olsam 2008’de size söylenmiş en güzel sözü hatırlayıp, 2009’da görebileceğim bir yere yazardım…
2008’de kazandığım en büyük başarıyı düşünüp, kendimi bir kez daha kutlardım.
Ben sizin yerinizde olsam 2008’de yaşadığım en mutlu anı da bir kenara yazar, önümüzdeki yıl en az o kadar mutlu olduğum bir tek an daha yaşamayı dilerdim.
Ben sizin yerinizde olsam 2008’de duyduğum en kötü hastalık haberini aklıma getirir, aldığım her sağlıklı soluğun en büyük servetim olduğunu hiç aklımdan çıkarmazdım.
Ben sizin yerinizde olsam en son ne zaman sevdiklerime onları sevdiğimi söylediğimi düşünür ve hatırladığım tarihin uzaklığından utanırdım. Utanma telafinin yolunu açar.
Ben sizin yerinizde olsam 2008’de yaşadığım en büyük kızgınlığı, öfkeyi içimden çıkarıp bir çöp kutusuna atardım. Öfkenin ve kızgınlığın ağırlığını yeni yıla taşımazdım.
Ben sizin yerinizde olsam biten yılda yaşadığım en büyük hayal kırıklığını da bir kenara yazardım. Önümüzdeki yıl hayal kurarken daha temkinli olmamı sağlardı, kesin.
Ben sizin yerinizde olsam 2008’de öyle ya da böyle yitirdiğim en iyi dostumun hayatımda yarattığı boşluğun enini boyunu ölçerdim. O boşluğa bir güzel anılar müzesi yapardım. Yeni yılda eski dostlarla anıların lezzetinin yerini tutan bir şey olmaz çünkü.
Ben sizin yerinizde olsam biten yıl en çok nefretimi kazanmış insanın kim olduğunu aklıma getirirdim. 2009’a o nefreti taşıyıp daha baştan yeni yılı çürütmeye kalkmazdım. Affetmenin bir tür yok saymak olduğunu ve nefretten daha somut bir ceza olduğunu unutmazdım.
Ben sizin yerinizde olsam yılın son günü içinizdeki muhasebeciyle şöyle bir anlaşma yapardım;
Biten yılda yaşananların uzun uzun listesini yaparken o, bazı anıları ön sıraya koyacaktır. Bıçak ucu gibi sivri anılardır onlar, kanatır. O anıları çıkarıp listeden, sizi sarıp sarmalayan mutlu anları listenin yukarısına çıkarsın.
Eğer birikmiş öfkelerden kurtulabilmişseniz yitirdiğiniz bir çok şeyi hesaptan düşsün.
Kızdıklarınızı ve kırıldıklarınızı atarsanız içinizden, üzüldüklerinizi de hesaptan düşsün.
Ben sizin yerinizde olsam içinizdeki iyilerin kötüleri yenmesini sağlamadan 2009’a girmezdim.
Ben hep öyle yapıyorum çünkü.
Çünkü biliyorum ki en zor ve en kolay olan biz, kendimiziz. Öfkeyi ve kızgınlığı yenebilirsek en zor ve en kolay şeyi başarmış da oluruz.
İçimizdeki barışı yaşatabilirsek, dışımızdaki barışa da katkımız olur.
Mutlu yıllar..

2008’İN AKTÖRLERİ

Yıl sonlarında yapılan kazanan ve kaybeden listelerini pek sevmesem de bu yıl benim de küçük bir listem oldu:
Kazananlar:
Başbakan Erdoğan: İnsanlar ekonomik krizde boğuşurken arabasından inip simit aldığı için. Halkın nabzını tutmayı bu yıl da çok iyi başardığı için.

Ahmet Hakan: “Döndü”, “dönek” derken birileri onun hakkında, o hep olduğu gibi özgürlüğün peşinden koşmaya devam ettiği için. Kendisini ifade etme özgürlüğünü iyi kullanıp hem en çok okunan olmayı başardığı, hem de eskiden onu dışlayanların bile sempatisini kazandığını 30 Ağustos resepsiyonunda gösterdiği için.

Kaybedenler:
Abdullah Gül: Atamalarda ve onaylarda ortaya koyduğu tavırla, kendisine verilen krediyi bol keseden harcadığı için. Cumhurbaşkanlığını en güvenilir kurumlar listesinde yeniden aşağılara indirdiği için.

Can Dündar: Her tarafa şirin görünen romantik, sempatik, güvenilir belgeselci imajından, bir tarafa şirin görünen tüccar belgeselci imajına kendisini fırlattığı için.

Melih Gökçek: “Her şey benim ve oğlumun olsun” hırsıyla bastığı gazla arabayı duvara tosladığı için. Sevmeyip tahammül gösterenlerin, tahammüllerini yerle bir ettiği için. Yeniden aday olup Ankara’ya başkan olsa bile artık hiçbir şeyin eskisi gibi rahat ve kolay olmayacağı için.

Ortada kalanlar:
Kemal Kılıçdaroğlu: Herkes sanıyor ki asıl kazanan o. Değil, göreceksiniz. Başbakan Erdoğan’ın inadını bilmeyen yok, Kılıçdaroğlu istedi diye AKP’den kimseye kapıyı göstermez. Kılıçdaroğlu AKP’yi öğütüyor sanırken, Erdoğan’ın Kılıçdaroğlu’na elektrik süpürgesi muamelesi yapıyor olabilme ihtimali için.

Cem Yılmaz: AROG gibi ortalamanın çok üstünde bir filme başarıyla imza atıp, kötü bir Orhan Pamuk tarzı pazarlama yöntemiyle kendisini de filmi de tartışılır hale getirdiği için.

AKLIMDA KALAN

Teknoloji ilerlerken, insanlığın gerilemesi: Daha büyük ve daha gelişmiş ekranlardan daha fazla ölüm izler olduk. Kendi yaşantılarımızda ne kadar ileri teknoloji iletişim cihazları kullanıyorsak o kadar çok karakter aşınması, karakter zaafı, zayıf kişilikte insanlara da tanık olduk. Birbirimize gönderdiğimiz aşk, mutluluk, iyilik mesajlarının sayısı hızla artarken, nefretin, kavganın o kadar yakınımıza geldiğini de gördük. Tıpta her gün yeni ilerlemeler yaşanırken bir o kadar hastalıktan ölenlerimiz arttı. Barış için geliştirilen teknolojide ne kadar ilerleme varsa bombalardan, terörden ve savaştan o kadar ölenlerimiz arttı. İlerleme görecedir. Aldatmacadır. Gördüğüm o ki ne kendi yaşamlarımızda ne de dünyada insanlığın bir arpa boyu bile ilerlediği yok.

(Haberturk.com 31.12.2008)