Nuran YILDIZ

Haberturk.com - Arşiv

Diyalog süreci değiştirir...

Bu köşenin devamlı okurları, bu köşenin yazarının anlaşılması zor durumlarda postmodern kavramına başvurduğunu bilir.

Ergenekon soruşturması başladığı günden bu yana bu soruşturmaya yakıştırdığım isim “postmodern soruşturma”dır.

Her dalgada gözaltına alınanların kimliği de bu fikrimi daha da sabitlemeye yaradı.

“Postmodern” kavramının en anlaşılır tanımı “akıl ve nesne arasındaki bağların kopması” olarak özetlenebilir.

Bu anlamda örnek mi arıyorsunuz? Örnek çok.

Batıda gizli bir suç örgütüne karşı bir operasyon yapıldığında toplumda rahatlama olur. Bireylerde temizlenme, arınma ve güven hissi oluşur.

Bizde oluşan hislerse şöyle: Korku, tedirginlik, endişe, emniyetsizlik ve güvensizlik.. Tuhaf değil mi?

Bugünlerde Cnbc-e’deki bir dizinin ABD’ye uygun felsefesi “Hiçbir yer güvenli değil.” Ergenekon soruşturması bunu Türkiye için “hiç kimse güvende değil” olarak hayata geçirdi.

Başka bir örnek mi? Gözaltına alınan isimlerin ünvanlarına bakın. Yargıtay Onursal Başsavcısı, Milli Güvenlik Kurulu Genel Sekreteri, Yüksek Öğrenim Kurumu Başkanı...

Ya da hukukun işlemesine müdahale etmemeleri için uyarılan kurumlara bakın. Yargıtay, Türkiye Barolar Birliği, İstanbul Barosu,YARSAV.. Bu durumda hukukun tek koruyucusu Ergenekon savcısı oluyor haliyle. Onun dışındakiler hukuka tehdit.

Bir de o savcının işlemleri nedeniyle Yargıtay toplantı yapmak zorunda kaldığına göre durum iyice tuhaf.

İleri yaşta ve saygın isimlerin hep aynı biçimde evlerinden alınma biçimleri de, telefonla davet edilseler zaten gelecek olanların adlarını sarı zarfta polise teslim etmek de öyle, tuhaf.

Sanki kaos amaçmış gibi gelmiyor mu size de?

Elbette akıl-nesne bağı kopunca bilgi de iflas ediyor haliyle. Gün boyu televizyonlarda yorum yapanlardan biri yaşananları “normal” buluyor. Kim mi? Mümtazer Türköne.

Star Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Mustafa Karaalioğlu, aynı gün Genelkurmay’da yapılan 6 saatlik komuta kademesi toplantısıyla ilgili yorumda “Ergenekon’la ilgili” demek için ne kadar düşünmüş olmalı acaba?

Bilginin iflas ettiği ortamda kaos kaçınılmaz. Bilginin iflası ve kaos ise akıl-nesne bağının kopmasının sonucu.

Bu kaotik ortamda tüm gözler TSK’daydı yine. “Ne yapacaklar, ne söyleyecekler” endişesi yerini “Bir şey yapacaklar mı, bir şey söyleyecekler mi” merakına bırakmıştı.

Org. Başbuğ göreve geldiği günlerde, yine bu sütunlarda “Çözüm üreten diyalogdan yana bir Genelkurmay Başkanı” demiştim.

Dün de öyle oldu. Cumhurbaşkanından önce, hem de kendi talebiyle Başbakana gitmesi bu açıdan önemliydi. O görüşmeden önce, 6 saat süren bir toplantıda komutanlarının görüşlerini alması da öyle.

Org. Başbuğ’un dünkü tavrı “işi medya gösterisine çevirmeden muhatabıyla diyalog” olarak özetlenebilir. Çünkü diyaloğun süreci değiştirme gücü vardır.

AKLIMDA KALAN

Bedrettin Dalan’ın espri anlayışı: Dalan’ın Ergenekon’un sivil kanadının 1 numarası olduğuna dair söylentiler ayyuka çıktı ya, ABD’deki Dalan’ı bulup sormuşlar: “1 numara siz mişsiniz, öyle mi?” O da yanıt vermiş: “Ben asla 2 numara olmam.” Dalan’ın kendine güvenini de, Ergenekon’u ve suçlamalarını ne kadar ciddiye aldığını da gösteren bir yanıt bu. Ben bu yanıtı çok sevdim.

(Haberturk.com 09.01.2009)