Nuran YILDIZ

Haberturk.com - Arşiv

Meşgul kadın mutlu kadındır!

AB Başmüzakerecimiz Egemen Bey’in eşi Astoria’da Vakko butiği açıyormuş. Astoria’nın yetkilileri durumu “Herhalde hanım boş kalmasın diye yapıldı” şeklinde açıklamışlar. Bu açıklamayı çok ciddiye aldım.
Ciddiye almakla kalmadım, inandım. Kesinlikle o nedenle açılmıştır. Şüphesiz.
Benim bildiğim bir işi yapmayı kafaya takan kadın, size kafayı takmaz! Takamaz!
“Karım, kız arkadaşım her şeyime karışıyor” diye sızlanan dostlara eşlerini, sevgililerini meşgul edecek bir şeyler bulmalarını öneririm.
Kadın dediğin sorumluluğunu aldığı işi ince eler, sık dokur. “Nasıl daha başarılı olabilirim?” sorusu, “Benimki şimdi nerede ve ne halt ediyor?” sorusuna baskın gelir.
“Ya beceremezsem” kaygısı, “Bugün beni aramadın, beni unuttun” sitemini silip geçer.
Hele bir de yorgun eve gelmişse ağzını açacak takati kalmayacağı için “Nerelerdeydin bu saate kadar?” sorgusuna hali kalmaz.
İşiyle ilgili tüm ayrıntılar kafasından geçerken, sizin kafanızdan neyin geçtiği aklına bile gelmez.
Konunun bu yanı erkeklerin işine gelir. Diğer yanı ise kadınları kurtarır.
Sürekli koşturan meşgul kadın için koca da, sevgili de sadece ayrıntıdır. Öyle sonu gelmeyecek sorularla boğuşmak yerine bitkin yatağına sokulur, nasılsa inanmayacağı yanıtları dinleyip de gireceği depresif ruh halinden kurtulur.
Kadınlar bilir, erkekler de bilir ki “Meşgul kadın aynı zamanda sorun çıkarmayan kadındır.”
Dikkat edin, karısından bunalan hali vakti yerinde her erkek ya karısına işyeri açar ya da onu harcamakla meşgul olsun diye bol miktarda parayla tatile gönderir.
Züğürt adamın ve kocasına muhtaç kadının hikayesi ise maalesef koşullara katlanmak üzerinedir.

VAY BE…

Bir önceki yazımda Sevgili Ahmet Hakan’a sormuştum:“Bu mutaassıp kesimin küfürle bu kadar içli dışlı olmasının nedeni acep nedir?”
O da dün bu soruma köşesinde uzun bir yanıt vermiş. Ama yanıtını verdiği sorunun sahibini anmamayı tercih etmiş. Söyleyeceğini ortaya söylemiş.
Ahmet’i tanımasam, başka bir yazarın adını köşesinde olumlu bağlamda geçirmek istemeyen kompleksli yazarlar takımından diyeceğim. Ama Ahmet onlardan değil. Gölgesinden korkanlardan mı, hiç değil…
Belki de soruyu okuyunca, arayıp sözlü yanıt vermiş olmasındaki inceliği yeterli bulmuş olabilir.
Onun yanıtını okurken zihnimde şöyle bir cümle beliriverdi: “Vay be… Koskoca Doğan Grubu’nun, koskoca gazetesinin, koskoca yazarı köşesinde belki de Habertürk’ün reklamı olur diye, bir Habertürk yazarının adını anmak bile istemiyor. O yazar arkadaşı olsa bile…”
Ahmet Hakan’ın yazısının ilk cümlesindeki hayret ifadesi bu yazının başlığına çok uygun düşmüştür…

AKLIMDA KALAN

Sevgililer günü geyikleri: Her televizyon, her gazete, her muhabbet ortamı aynı konu etrafında dönüp duruyor: Kim, sevgilisine ne alacak? Bu soru gelip gelip burnuma yapışıyor, kulağımdan içeri akıyor. Olmaz ki… Ne aşkta masumiyet, ne sevgide saflıktan eser… Aşk dediğin iki kişilik değil miydi? Zaman zaman üç, dört, duruma göre, maharete göre beş kişi konuya dahil olsa da işin özü değişmez. Aşk iki kişiliktir. Bir gözlüğün iki camı gibi, ayrı dururlar ama birbirlerine bağlıdırlar. Onun için rica ederim sevgili okurlar ne sevgilime ne alacağımı sorun, ne de sevgilime ne alacağımı söyleyin. Ne ticari amaçla romantik ad konmuş kitapları, ne de kalp şeklindeki pırlantaları reklam etmeyin. Aşk iki kişiliktir ve aynı yataktaki iki kişi arasında ticaret çirkindir.

(Haberturk.com 06.02.2009)